3: find the right person

83 15 18
                                    

"Boş vakitlerimde yürüyüşe çıkmaktan ve en çok da yüzmekten hoşlanırım. Evimizin havuzunda saatlerce vakit geçirdiğim oluyor bazen. Onun dışında kış mevsimine bayılıyorum. Soğuktan falan hoşlandığımdan değil tabii, kayak yapmaya gidiyoruz da ondan. Herkesin bunun için yeteri kadar zengin olmaması acı verici."

Ah, Tanrım! Düşüp bayılmama çok az kalmıştı. "Hiç sinemaya gider misin peki?"

Karşımdaki kız sorduğum soru bir saçmalıkmış gibi güldü bana. "Dalga mı geçiyorsun? Netflix'im varken sinemaya gidecek değilim herhalde."

An itibariyle düşüp bayılma evresini hızlı bir şekilde atlayıp kendimi boğma evresine geçmiş bulunmaktaydım. Yine de verdiği cevapların intihar etmek istememe sebep olduğunu ona belli etmemeye çalışarak, "Tabii ya," dedim. "Kim evinde yatağından sarkarak Netflix izleyebilecekken aptal bir beyaz perdeye yansıtılan görüntüleri izlemek ister ki?"

Kız şüpheyle bana baktı. "Pardon, anketim ne hakkındaydı demiştin?"

Elimdeki not defterinden Leslie Bennet isminin üstünü çizerken, "Biliyor musun, çok yardımcı oldun, teşekkür ederim," dedim ve hızla kızın dolabının önünü terk ettim.

Bu nasıl bir giriş, bu kız ne yapıyor diye sorguluyor olabilirsiniz sevgili okuyucularım, durun hemen size açıklayayım. Hatırlarsanız en son Ashton'ın hayatımdaki varlığıyla ne yapacağımı bulmuş, ona bir mutlu son bahşetmeye karar vermiştim. Bu fikir aklıma oldukça yatmasına karşın, fikri nasıl gerçekleştireceğim konusu... Ne desem?.. Biraz belirsizdi. Ben de ne yapacağımı düşünmeye oldukça uzun bir zaman dilimi ayırmıştım.

Ne düşündüğünüzü biliyorum. Koskoca dünya benim uyduruk hikayelerim değildi, evet. Ben kim oluyordum da gerçek bir insana mutlu son bahşediyordum, değil mi? Tanrı olmadığım barizdi sonuçta. Ama sırf Tanrı değilim diye amacımdan vazgeçecek değildim. Kadere müdahale etmenin zararı olmayacağını düşünüyordum. Bu yüzden kollarımı sıvadım ve aklıma parlak bir fikir gelene kadar, en azından geldiğini sanana kadar düşündüm. Eğer bu kendi yazdığım bir hikâye olsa, hemen Ashton'a uygun özelliklerde bir kız yaratır, bu işi çözerdim, ama gerçek hayatta ne yazık ki böyle şeyler yapamıyordunuz.

İşte! Parlak fikrimi tam olarak bu düşüncemden hemen sonra bulmuştum. Evet, gerçek hayatta kafanızdan karakterler uyduramıyordunuz, ama kafanızdaki karaktere uyan birilerini de mi bulamazdınız? Tabii ki bulabilirdiniz. Araştırarak.

İşe koyulmakta vakit kaybetmemiştim. Öncelikle okulda Ashton'ın tipi olabilecek bütün kızları bulmam gerekiyordu. Bu işin kolay kısmıydı, çünkü okulunuz kocaman olsa bile eğer Jodie Comer tarzı bir kız bulmayı amaçlıyorsanız seçenekleriniz oldukça azalırdı. Sonraki adımdaysa bu kızların ismini öğrenmek vardı. Amacıma ulaşmak için her şeyi yapabilecek biriydim, bu sebeple yoklama listelerini gizlice fotoğraflamak da bütün isimleri Instagram'da aratıp isimlerle eşleşen kızları bulmak da benim için pek zor olmadı. Ancak yüzmüş yüzmüş kuyruğuna gelmişken beni çok ama çok zorlayan bir şey vardı: Doğru kişiyi bulmak.

Lanet olsun! Kızlarla anket yapıyorum yalanı altında konuşuyordum -ki bence bu zekice bir plandı- ama her konuştuğum kızda, daha çok dibe batıyordum. Hobilerini, fobilerini, hayat tarzını öğrendiğim kızların hiçbiri aradığım kişi değildi. Bana çok daha farklı biri lazımdı. İlk tanışmada etkileyici olmasa bile tanındıkça etkileyiciliği fark edilen, hisli, iyi kalpli, karakterli biri. Komik olmasından da zarar gelmezdi açıkçası. Ancak ne yazık ki konuştuğum hiçbir kızın bu niteliklere uyduğu söylenemezdi. İşler böyle devam ederse Ashton için bir mutlu son olmayacağından endişeleniyordum.

Resim kulübünün bugünkü resim etkinliğine katılmak üzere adımlarken telefonum titredi. Telefonumu cebimden çıkardım ve gelen mesajı açtım.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Sep 03, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

imaginary reality of harvey sharp ☾ a.iWhere stories live. Discover now