Bölüm 43: Umut Dolu Yarınlar

2.5K 279 15
                                    

2 Hafta Önce

"Mesafeyi koru Yeşim." Doğu'nun talimatıyla onun bana yaklaşmasına karşılık geriye doğru iki adım attım. "Mesafeni korumazsan dezavantajlı duruma düşebilirsin." Başımı sallayarak onayladım ve o aramızdaki mesafeyi kapatmak için yeniden bana yaklaştığında geriye doğru adımladım. Ondan daha geç davrandığım için yakınımda olduğu birkaç saniyeyi bana bir yumruk savurmakla değerlendirdi ama bu yumruğa karşılık vermemi istiyor olmalı ki biraz yavaştı. Yumruğu ön kolumla engelledim.

"Güzel. Şimdi daha hızlı." Doğu atik bir şekilde hareket etmeye başladı. Onunla aramızdaki mesafeyi korumaya özen gösterdim ama yakıma ulaşabildiği birkaç sefer de olmuştu. Bu yakınlaşmalarda yeniden yumruk savurdu ama bu yumrukları öncesine göre daha hızlıydı ve benim de daha hızlı karşılık vermemi gerektiriyordu.

Zamanında engelleyemediğim bir yumruğu yüzüme ulaştı ama Doğu kendisini frenledi ve bana gerçekten bir yumruk atmadı. Hala sıkılı yumruğu yüzüme yaslıyken hafifçe sırıttı ve konuştu. "Bundan daha iyisini yapabildiğini sanıyordum."

"Bundan daha iyisini yapabiliyordum. Omzumdan bıçaklandığımdan beri, neredeyse son iki haftadır hiç antrenman yapmadım." Doğu yumruk yaptığı elini yüzümden çekti ve aramıza yeniden mesafe koydu. Sağ elini beline yerleştirip sol elini yüzüne götürdü ve burun kemerini sıktı. "Senin yaralandığını tamamen unutmuşum." Sol elini de beline yerleştirdi. "Beni uyarman gerekirdi. Tüm bu olanların arasında omzunun durumunu unuttum ve seni zorladım."

"Bir sıkıntı ya da ağrı hissetseydim bunu sana söylerdim. Ben iyiyim." Yumruklarımı kaldırdım. "Uzun zamandır kendime senin gibi dişli bir antrenman eşi bulamamıştım. Devam edelim." 

Sorar bir tonda konuştu. "Çelebi ve Sinan?" Nedense onlarla yaptığım antrenmanları kastettiğini anlamam birkaç saniye aldı. Her zaman antrenman yapmaya vakit bulamamış olsak da son üç yılda onlarla sayamadığım kadar çok karşı karşıya gelmiştim. "Onlarla antrenman yapmaya alıştım. Nasıl dövüştüklerini biliyorum. Hamlelerine gözüm kapalı karşılık veririm."

Benim gibi yumruklarını kaldırması için sağ elimle işaret yaptım. Doğu da yumruklarını kaldırdı ama atak yapmadan önce konuştu. "Eğer seni çok zorlarsam bana hemen söyle, tamam mı?" Başımı aşağı yukarı sallayarak onayladım. "Tamam."

Yarım saatin ardından terlemiş bir biçimde kendimi çimlerin üzerine attım. Tüm kaslarımın yandığını hissederken sırt üstü uzandım. Doğu yanımdan uzaklaştı. O gidince bir süre etrafta bakışlarımı dolaştırıp diğerlerini izledim.

Herkes ikili gruplara ayrılmıştı ve yakın dövüş antrenmanı yapıyordu. Elçin, bizimle aynı zamanda başlamış olsalar da hala Çelebi ile antrenmana devam ediyordu. İkisi de terlemişlerdi ve kaşlarının altından birbirlerine meydan okur bir şekilde bakıyorlardı. Çelebi'nin göğsü derin nefeslerle inip kalkıyordu ve bakışları Elçin'in her hareketi takip ediyordu. Çelebi'yi daha önce antrenmanda hiç böyle görmediğim ve artık Elçin'i az çok tanıdığım için Elçin'in onu zorladığını rahatlıkla söyleyebilirdim.

Ayaz ve Sinan antrenmanlarına bir ara vermiş yan yana bir ağaca yaslanmışlardı ve yaptıkları yumruk hareketlerinden hala yakın dövüş üzerine konuştuklarını anlamak zor değildi. Sinan yumruğunu Ayaz'ın tarif ettiği bir şekilde tuttu ve Ayaz ona öyle bir yumruktan kurtulmanın birkaç yolunu göstermeye başladı.

Halit ve Selim diğer herkesten daha uzak bir yerde duruyorlardı ve yerde boğuşuyorlardı. Selim'in, Halit'in boğazının etrafına kolunu sardığını gördüm. Halit arkasındaki Selim'in tutuşundan kurtulmak için çabalıyordu. 

İkişerli gruplara ayrıldığımızda içimizden birisi açıkta kaldığı için Aytaç da bu antrenmana dahil olmuştu. Tolga ile dize yapılan darbelerin üzerine çalışıyorlardı.

SESSİZ SİPERWhere stories live. Discover now