Bölüm 5: Kehanet

6 1 0
                                    

Gözlerimi açtığımda güneşin ışıkları perdelerin arasından odaya süzülüyordu. Yatağımdan kalkıp pencereye doğru yürüdüm. Manzara çok güzeldi aslında. Eğer gerçekliği ve mantığı bir kenara bırakırsanız her şeyden zevk alabilirdiniz.

Kapının tıklatılma sesiyle arkama dönüp "Girin." diye seslenince İria neşeli bir tavırla içeri süzüldü. Sanki yürümüyor, adeta uçuyordu. O kadar ince vücudu ve mükemmel yüz hatları vardı ki, onun hizmetçi olduğunu düşünmek çok zordu. Aslında buradaki her kes konumundan asılı olmaksızın çok güzel ve mükemmeldi.

"Leydim, kahvaltınızı yaptıktan sonra dilerseniz bir elbise seçelim. Çünki iki saat sonra kraliçeyle bir randevunuz var."

Afalladım. Kraliçe geri mi dönmüştü yani ? Bu diyarın karliçesiyle tanışacağım için heyecandan midem kasılıyordu.

"Öyle mi ?" dedim gerginliğimi belli etmemeye çalışarak. İria başıyla onaylayıp parmağını şıklattı ve içeri yemek tepsisi süzüldü. Tepside farklı çeşitlerde yemekler vardı. Sehpanın üzerine yerleştirdiği yemeklere doğru hızla yürüdüm. Gerçekten çok acıkmıştım ve nezaketli davranmak umrumda bile değildi şu anda.

Yemeğimi yedikten sonra yatağımı toplayan İria'ya çevirdim bakışlarımı. Sihir olduğunu tahmin ettiğim hareketlerle odayı temizliyordu.

Dayanamayıp "Bunu nasıl yapıyorsun ?" diye sordum.

Bana dönüp "Neyi ?" diye sordu.

Ellerimle onun yaptığı hareketleri taklit ederek "Bunu." dedim anlamasını umarak.

"Ha, bu telekinezi."

Dediği şeyi anlamadığımı belli ederek tek kaşımı kaldırdım. O da bunu anlamış olacak ki, hemen açıklamaya koyuldu. "Şöyle ki, bizim diyarda tek temel güç vardır. Telekinezi, yani zihin gücüyle eşyaları kontrol etme yeteneği. Gücünü daha da mükemmelleştirenler artık tabiatın gücüyle bir bütün haline gelerek, doğanın ona sunduğu güçlere sahip olur. Mesela, ateş, su, hava, toprak ve onların türevi olan diğer güçler."

"Çok karışık."

"Aslında o kadar da karışık değil. Zamanla öğrenir..." duraksadı ve söyleyeceği şeyi yarım bıraktı ama çok geçti. Duymuştum.

Odadan çıkmak için kapıya yeltendi ama ben hemen "Bir dakika," diye bağırınca yerinde donup kaldı ve korkarak bana döndü. "Ne demek istedin ?"

"Ben... Şey..."

"Ağzında geveleme de anlat artık şu sakladığınız şeyi. Diyara geldiğimden beri her kes bir şey bildiğini ima ediyor ama benden saklıyor. Artık gerçekleri duymam gerek. Ne demek 'zamanla öğrenirim' ?"

"Bunu benim söylemem uygun olmaz, leydim."

Artık resmen korkudan titriyordu. Bir an ona acıdım fakat ben de mağdur durumdaydım. Buraya geldiğimden beri Elyna, Eadric, İria bir şeyler bilseler bile benden saklamak için resmen çabalıyorlardı. Ormanda Elyna'nın kulübesinde olduğumuzda bir şeyler anlamıştı kendi kendine ama bana söylememişti. Sonra dün gece Eadric bir şeyler çeviriyordu ama yine benden saklamıştı. Şimdi de İria bir pot kırdı ve hala saklamaya çabalıyor. Artık yorulmuştum sırlardan ve tüm bu olanlardan.

"Kim söyleyecek peki, İria ? Beni burada esir gibi tutuyorsunuz her şeyden habersiz. Arkadaşım ortalarda yok..."

"Arkadaşınız re..." dedi aceleyle ama ben lafını yarıda kestim. Ne diyeceğini biliyordum.

"Revirde, biliyorum. Hep aynı şeyi söylüyorsunuz zaten. Size inanmıyorum."

"Ama leydim. Lütfen sakin olun." dedi korkuyla bana bakarak. Kendimi kaybetmiştim ve doğru dürüst düşünemiyordum. Aklımı kaybedecektim neredeyse. Birden kendime geldim ve cevapların kraliçede olduğunu hatırlayarak "Tamam, İria. Özür dilerim. Sadece... Sadece çok gerginim ve ne yapacağımı bilmiyorum."

Kraliçelerin Yolu 1: Melesea Where stories live. Discover now