part 29

676 35 6
                                    

İlk önce Alaeddinin yaptığı araba girdi Atranos kapılarından. Büyük bir patlama duyuldu kalenin surlarından, sonra da ahalinin bağrış çağrışları...
Tabi bunun olmasında prensesin etkisi de büyüktü, sonuçta kaleye giriş onun sayesinde sağlanmıştı.

Gizli geçite dair hiçbir planlama yoktu, bomboştu içerisi ne bir tuzak ne de bir muhafız vardı. Prenses Osman beye haber verince içeri girdiler.

Atranosun kapılarında Alaeddin, Gonca, Mehmet bekleyecekti, içeriden Osman bey, Bala ve Orhan kapıyı açacaklardı. Bir süre Mehmet'in sabırsızlığı sinirlerini bozsa da sonunda kapı açılmıştı.

Artonusun içerisi toz dumandı, araba belliki etkisini fena göstermişti.
Alaeddinin yüzünde kendinden emin bir gülüş peydah oldu, sonra da kılıcıyla askerlerin içinden deldi geçti . Arada Fatmayı kontrol etse de Goncayı da ihmal etmiyordu gözleri..
Bacısının sıkıştığı yerde Gonca yanında bitiyordu hemen. Mehmet desen öfkesini kusuyordu bütün muhafızlara, kılıcıyla olmasa hançeriyle, hançeriyle olmasa yumruğuyla bir bir öldürüyordu Bizans keferesini.

Osman Bey'in İmrenin peşinden gittiğini bilirdi lakin anası ortalıkta görünmezdi. Bir anlık gafletle üzerine gelen muhafızı görememişti bu yüzden, son anda kılıcını savurdu askere, hançeriyle omzundan yaraladı, yere fırlattı. Kulakları kılıç seslerinden çınlamaya başlamıştı sanki, bir bir öldürdüğü adamların haykırışları peki?
Fakat bir ses duyardı, bu askerlerin feryat sesi değildi, bu bacısının sesiydi. Endişeyle Fatmayı aradı gözleri, sonunda buldu.
Fatma yerde sırt üstü vaziyette, bir askerlere boğuşurdu, kılıç boynuna deydi deyecekti. Hızla yetişmeye çalıştı lakin önüne iki muhafız çıktı.

" Gonca!" diye seslendi.

Gonca endişeyle Alaeddine döndü, sonra da Fatma'nın vaziyetini gördü zaten. Önündeki askerin göğsüne kılıcı geçirdiği gibi Fatmaya koştu.
Fakat ondan önce Fatmaya yetişen biri vardı. Fatma'nın üzerindeki muhafızın sırtından tuttuğu gibi yere fırlattı, kılıcıyla karnını deşti. Sonra da Aleaddine döndü öfkeyle.

" Alaaeddinn! Ne demeye bacını getirirsin he! Biz buraya fethe geldik, fethe! Bacını kurtarmaya değil!" diye bir gürleme sesi duyuldu Mehmetten.

Yerdeki bacısını ayağa kaldırdı Aleaddin, eyi olup olmadığını sordu. Bir yandan da Mehmete bakardı soğukkanlılıkla.

" Eyiyim ağabey! dedi Mehmet beye kötü bakışlarını atarken. " Evvelallah kimsenin yardımına ihtiyacım yoktur, kendim hallederdim diyede devam etti Fatma.

Lakin Mehmet alaycı bir kahkaha patlattı ortaya, yüzünde küçümseyici bir ifade vardı.

" Ne demeye gülersin Çahzadan!" diye kılıcıyla önüne atılsa da Fatma, Alaeddin koluyla engelledi bacısını.

" Fatmam sırası değildir, imdi kefereyle uğraşırken bir de siz çıkmayın."

Fatma duruldu, haklıydı ağabeyi, geri çekildi.

" Hayde sen anamın yanına gidesin bacım, dedi Alaeddin, eliyle de anasını gösterdi.

Mehmet boynunu çevirmiş göz ucuyla Fatmaya bakış atarken Goncaya yakalandı, surat ifadesini hızla değiştirdi, çattı kaşlarını.

" Bir de beceriksiz Alaeddinin beceriksiz bacısıyla uğraşırız" dedi Goncaya bakarak.

" Ağabey! Etmeyesin, zaten ne halde olduğumuzu görmez misin!"dedi Gonca çaresizce.

" Bacım.. zaten ortalık duruldu, imdi Osman bey İmrenin kellesini getirir" dedi Mehmet.

Gonca başıyla onayladı ağabeyini, sonrada karşısında duran Alaeddine baktı. Alnından soğuk terler akıtırdı.

algon Where stories live. Discover now