Site💋

85 14 26
                                    

Multi duş alırken Duncan. Elle düşmesin de ne yapsın dmdmdmd

Duncan'ın benim için attığı basketten sonra maçın geri kalanında sersem gibiydim. Mia da bu durumu fark etmişti ancak sormuyordu. Patrick onu sürekli sorular sorarak oyalıyordu. Nihayet maçı 21-26 yendiğimizde, bütün takım sevinçten birbirlerine sarılırken bu güzel anın da fotoğraflarını çektim. Duncan da o sevinç çığlıklarının arasında bile bana bakmaktan vazgeçmiyordu. Yanaklarımın iyice kızardığına emindim artık.

"Ben kazanacaklarını biliyordum zaten." dedi Mia, diğer kızlarla birlikte alkışlarken.

"O son adımda dikkati dağılmasaydı ve rakibin sağdan geldiğini fark edebilseydi eğer basket atıp iki sayı daha alabilirdik ama olsun, yine de kazandık." dedi Patrick de yine eleştiri yapmayı ihmal etmeden.

"Konuşmak için herkesin çıkmasını beklemeyeceğiz değil mi? Onu soyunma odasında sıkıştırabiliriz bence."

Erkeklerin terli, ıslak ve çıplak olacağı bir odaya girme fikri ne kadar beni dehşete düşürse de onu konuşturmak için mantıklıydı. "Gidelim o zaman."

Hep beraber tribünlerden inip soyunma odasına ilerlerken Patrick, ikimizin de önüne geçti. "Önden ben girip müsait olup olmadıklarını söyleyeyim. Kimseyi çıplak görmenizi istemiyorum kızlar."

Ben başımı sallarken Mia sesini çıkarmadı. Patrick soyunma odasına girdiğinde biz de önünde beklemeye başladık. İçeriden birkaç bağırış ve küfür sesi duyuyorduk. İki dakika sonra kapıyı açan Patrick değil beklediğimizin aksine Ashton'dı. Saçları ıslaktı, üzerinde dar bir tişört vardı. "Neden inek arkadaşınızın takımın soyunma odasında olduğunu söyler misiniz acaba?" Ardından beni süzdü. "Ya da neden içeriye girmek için beklediğinizi?"

"Seni ilgilendirmez Ash, işimize karışma. Patrick nerede?" Mia içeriye bir bakış attı ama Ashton kapıyı aralık bırakarak dışarı çıktı. "Mia, saçmalama. İçeriye girdiğin an seni yiyecek gibi bakacak bir yığın erkek var."

"Kevin buna izin vermez." diyince Ashton güldü.

"O salağa mı güveniyorsun? Komiksin."

Bu işin uzayacağını düşündüğümden içeri girmek için bu sefer de ben atak yapıp öne çıktım. Ashton zorlanmadan omuzuyla beni engellemişti. "Sen de hiçbir yere gitmiyorsun röntgenci."

"Andy ile konuşup çıkacağız sadece Ashton. Ayrıca bu koruyucu tavırlarınla kimseyi etkileyemezsin." Bıyık altından güldüm.

"Birini etkilemek için bunlara ihtiyacım yok," dedi ve kol kaslarını gösterdi. "Bunlar yeterli olur." Gözlerimi devirerek bir kez daha geçmeye çalıştım ancak yine engelledi beni. "Andy ile neden konuşacaksınız?"

"Listeyle ilgili konuşacağız, Giselle adını Andy'nin yazdığını söyledi. Bize yardımcı olabilir." diye yanıtladı Mia.

"Hala şu aptal listenin peşinde misiniz? Kim yazdıysa yazdı. Neden bu kadar ilgileniyorsunuz? Hadi Mia'yı anlarım, onun erkek arkadaşı var ve tanınmaya ihtiyacı yok ama sen Elle? Popülerliğin arttı diye sevinmelisin bence."

"Bu şekilde arttığı için sevinecek kızlardan değilim ben, üzgünüm Ash. Şimdi çekil de Andy ile konuşup gidelim."

"Tamam, sen geçebilirsin," dedi ve Mia'ya döndü. "Ama sen dışarıda kalıyorsun."

"Ben neden giremiyorum?"

"O umurumda değil ama sen kardeşimsin, sözlü olarak cesaret edemeseler de bakışlarıyla taciz etmelerini istemiyorum. İçeride ne kadar yoğun testesteron olduğunu biliyor musun?" Mia yüzünü buruşturup pes ederek kapıdan uzaklaştı.

"Andy'nin ağzından laf almaya çalışacağım, tamam mı?" diye sorarak, Mia'ya baktıktan sonra Ashton'ın omuzundan iterek içeri girdim. Arkamdan Mia'ya "Sen burada bekliyorsun." dediğini duymuştum.

Tanımadığım iki çocuğun Patrick'i dolaba yaslayıp kollarından tuttuklarını gördüm. "Sonunda Elle, açıklamaya çalıştım ama dinlemediler."

O sırada duşların önünde üstsüz bir şekilde şaşkınca bana bakan Duncan'ı görmemle nefesimin tıkandığını hissettim. Altında şort vardı ve saçları ıpıslaktı. Omzuna su damlacıkları damlıyordu. "Elle?"

Arkamdan gelen Ashton, bir anda yanımda bitmişti. "Manzarayı çok beğendin sanırım."

Duncan aceleyle yanıma geldi. "Ne yapıyorsun erkekler soyunma odasında?"

"Andy nerede? Onunla konuşup gideceğim. Ayrıca, arkadaşlarına söyler misin Patrick'i bıraksınlar." Gözlerimi özellikle vücudundan uzak tutmaya çalışıyordum.

"Çocuklar yeter bu kadar korkuttuğunuz, bırakın gitsin." Soyunma odasının en köşesini gösterdi. "Andy orada, gidelim."

Beni elimden tutarak Andy'nin yanına çekiştirdi. Duştan yeni çıktığı için çok sıcaktı elleri. Yanlarından geçerken birkaç kişinin bize sırıtarak baktığını, kendi aralarında fısıldadığını fark etmiştim. "Andy?" diye bağırdığında Andy ürkerek bize döndü.

"Ne oldu?" Beni gözleriyle süzdü. "Elle Stewart?"

"Sadece bir kere soracağım ve cevabımı istiyorum. Giselle ve Michelle'i listeye sen mi ekledin?"

Bunu sormamı beklemiyor olacak ki kaşlarını çattı. "Neden bahsettiğini bilmiyorum."

"Yalan söyleme Andy. Giselle senin yazdığını söyledi. O listeyi sen mi hazırladın? Bizim adlarımızı da sen mi yazdın?"

Andy tekrar bilmiyorum diyeceği sırada, Duncan Andy'i omuzundan itti. "Sen bunun için mi soyunma odasını bastın? İnanmıyorum."

"Mia'nın fikriydi ama işe yaradı."

"İkizleri ben yazdım ama listenin geri kalanı ile bir ilgim yok. Hatta o listenin okula yayılmaması gerekiyordu. Sadece aptal bir internet sitesiydi." Andy, pot kırdığını fark ederek dudaklarını ısırdı.

"Ne sitesi?" diye sorunca ben, Duncan "Siz o siteyi hala kapatmadınız mı?" diye sordu.

"Kapattıklarını sanıyordum, yemin ederim."

"Ulan, kardeşimin adının o listede ne işi var lan şerefsiz?" Ashton'ın sesini duymamla arkamı döndüm. Kollarını göğsünde birleştirmiş, tek omzu ile dolaplardan birine yaslanmıştı.

"Bilmiyorum Ashton, gerçekten bilmiyorum. Sizi kimin eklediğini de bilmiyorum. Sitenin kapandığını sanıyordum, kimin dışarı sızdırdığını bilmiyorum." Andy bankın üzerinde duran çantasını omzuna taktı.

"Ne çeşit bir site bu?" diye sordum yine anlamayarak.

"Bizim takımın aptallıkları işte, önce en güzel kızları listelemeye başlamıştık. Sadece bizim bildiğimiz bir şifre ile girilebiliyordu siteye. Sonradan bunlar bokunu çıkarıp öptükleri kızları falan da yazdılar. Sonra bir ara kavga filan çıktı, sonra da kapandığını söylediler. Meğer kapanmamış." Duncan, Ashton'ın kafasının arkasında vurdu.

"Size inanmıyorum. Bu sapıkça bir şey. Kızları bu şekilde numaralandırma hakkını size kim veriyor?" Erkeklerin bu kadar ileri gideceğini, bunun için bir site açacaklarını tahmin edememiştim. Karşı cinsimden nefret etmem için bir sebep daha bulmuştum.

"Olayı bu kadar dramatize etme röntgenci. Erkek erkeğe eğleniyorduk sadece." Bunu söyleyen Ashton'dı ve şu anda da eğlendiği belliydi.

Duncan, omuzlarımı tuttu. "Çıkalım hadi." Burada daha fazla duramayacağımı anlayınca başımla onaylayıp önden yürümeye başladım. Ashton'a omuz atmayı da ihmal etmemiştim. Duncan da tek eliyle belimden tutmuştu. Şu an bunu umursamayacak kadar kızgındım.

Patrick'i de alarak odadan çıktığımda Mia gözlerini kırpıştırdı. "Ee? Bir şeyler öğrenebildin mi?"

Duncan beni bıraktığında Mia'ya döndüm. "Konuşmamız gereken bir şey var."

Öpücük Listesi | Half-TextingWhere stories live. Discover now