九 / en yakının, en uzağın

499 78 49
                                    



Ekim, 2020

SEUL, GÜNEY KORE


ruelle - war of hearts (acoustic version)




Büyükelçi Hirano'nun Japonya'dan getirilmiş, Hinoki selvisinden yapılma mobilyalarıyla döşenmiş minimal ve ferah salonundaydılar. Evin kahyası Estelle tepsideki üç matcha latteyi önlerine koyarken, porselenin masaya değme sesi ortamda yankı yapmıştı. Taehyung hala ayakta dikildiği için Akira ona dönüp yanındaki boşluğu işaret etti ve Taehyung gizleyemediği donuk bakışlarıyla onu onaylayıp oturdu. Do Hyun fincanı dudaklarına götürüp içeceğinden bir yudum aldıktan sonra, "Demek biricik Akira'mızı o gece büyük kazadan kurtaran sendin." dedi yumuşak bir sesle. Bakışları dik bir şekilde oturmuş dosdoğru kendisine bakan Taehyung'daydı.

"Evet efendim."

"Peki ya neden?" diye sordu bu defa. Az önceki yumuşak ses tonu şimdi mesleğinin hakkını verircesine kuşku doluydu. Bu esnada Akira devreye girdi ve "Do Hyun-shi, sen bugün neden geldin? Bana haber vermemiştin." dedi.

Do Hyun tebessüm etti ama bakışlarını Taehyung'dan çekmesi uzun sürdü. "Sürpriz yapmak istedim. Seni özlediğim için..."

Taehyung'dan yalnızca Akira'nın duyabileceği alaylı bir gülüş çıktı. Akira göz ucuyla ona baksa da Taehyung yalnızca masaya odaklanmıştı. Kafasını kurcalayan çok mühim bir mesele vardı çünkü. O esnada onu geren, buradan uzaklaşmasını güdüleyen çok büyük bir mesele. Eğer beni hatırlamış olsaydı şimdiye söylerdi, diye düşündü. Ya da hatırladı ve bir şeyler mi planlıyordu?

"Teşekkür ederim. Geldiğin için yani." Akira Do Hyun'un masaya koyduğu kasımpatılara baktı. Renk renklerdi ve burnuna götürmese dahi kokularının çok güzel olduğuna emindi. Platonik aşk, diye düşündü. Kasımpatıların simgesi...

"İçgüdüseldi. Gördüm ve refleks olarak koştum, her insanın yapacağı gibi. Peki ya siz?" diye sordu Taehyung. Sorusu öylesine ansız, öylesine beklenmedik olmuştu ki Akira da şaşkınca ona döndü. "Siz o gece neden Akira hanımı kurtarmak yerine kaçtınız?"

Do Hyun öfkelenmiş gözükmüyordu ancak içten içe bu soru canını sıkmıştı, bu barizdi. "Ben kaçmadım." Dedi sesini düz tutmaya çalışarak. "Bunu nereden çıkardın anlamadım?"

"Terasta birlikte olduğunuzu sanıyordum. Oradan ayrıldığınızda olmadı mı bu olay?"

"Sen ne-"Do Hyun lafını tamamlayamadan Akira Taehyung'a "Yeter." Diye karşı çıktı. "Bunun konuşulmasını istemiyorum. İkiniz de o geceden söz etmeyi kesin artık."

Do Hyun istifini bozmadı. Gülümsedi ve Akira'ya sorun yok dercesine baktı.

"Çok cesur olduğun için Bay Hirano tarafından işe alındın demek ki. Ancak ne gariptir ki seni daha önce hiç görmedim. Elçilik için çalışan güvenlik ekibinden değilsin, NIS için mi çalışıyorsun?"

"Hayır, o gece destek ekibine katıldım. Bu işi yarı zamanlı yapıyordum, hiçbir kurumla bağım yok."

"Çok ilginç, Bay Hirano asla böyle ipsiz sapsız birini işe almazdı. Gerçekten etkileyici olmalısın."

Taehyung yumruğunu sıktı ama bu savcının göremeyeceği şekilde oldu. Kendisini hatırlamadığına emin olmuştu ama küstahlığı asla değişmemiş bu adamı öldürmemek için kendini zor zapt ediyordu. Güçlükle yutkundu ve omuzlarını dikleştirerek, "Teşekkürler." Demekle yetindi. Daha fazla zorlarsa her şeyi mahvedeceğinin farkındaydı. Oturduğu yerden kalktı ve hem Akira'ya hem de savcıya selam verip, "Tanıştığıma memnun oldum efendim. Akira hanım siz de evde olduğunuza göre izninizle ben ayrılmak istiyorum. İhtiyacınız olduğunda burada olurum." dedi ve Akira'nın bir şey demesine müsaade etmeden oradan ayrıldı. Akira kalkıp ona seslenecekti ki Do Hyun kolundan tuttu ve "Gitmesen olmaz mı?" diye sordu. "Seni gerçekten görmek istemiştim."

diphylleia grayi | kthHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin