F/ Yirmi Beş

1K 324 4
                                    

Yorumlarda buluşalım :)

İnstagram; ki.vara / faithhofficial

°Vara

°Vara

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

---


Elflerin yanından ayrıldıktan hemen sonra koridorda Phelps ve Cadby'i yakaladım. Koridorda sesimi işittikleri an durdular ve bana soran bakışlarını yolladılar. Nedense, hâlâ onlara tam anlamıyla güvenmiyordum ama şu an aklımda, yapılacak listesinde, o kadar çok sıra vardı ki bu görevi de kendim üstlenemezdim. Ayrıca Cadby'e, Phelps'e güvendiğimden daha fazla güveniyordum. Bir şekilde Phelps'i idare edebilirdi. Çünkü hep öyle olmuştu.

Kollarını kavuşturmuş bana bakan iki çocuğu kenara çektim. Etrafı kolaçan ettim. Uzun koridorda bizden başka kimse yoktu ve bu boşlukta sesimin yankılanmasından korkuyordum. Kolaçandan sonra çocuklara döndüm. "Farly'i izlemelisiniz. Bu kanat olaylarını kafasına takmış. Kütüphaneye girdikçe onu izleyebilir misiniz?" dedim. Son anda emir vermek bir şekilde benim haddime değilmiş gibi hissetmiştim. İki çocuk kaşlarını kaldırıp birbirilerine baktılar.

"Farly?" diyen Phelps'e kaşlarımı çatarak baktım. Ah! Aptal kafam, isim biliyorlardı. Derin nefes aldım. "Revirde diklenen, kahverengi saçlı çocuk... Bu kanatlar falan..." dedim son cümlemde elimi iki kenara açarak parmaklarımı oynattım.

Bir an aydınlanan iki melek ağızlarını açıp başlarını dikleştirdiler. Sonra senkronize bir şekilde başlarını sallayıp görevi kabul ettiler. Gülümsedim ve kız kardeşimin yanına dönmek için adımlarımı hızlandırdım.

Odamın önünde gerçekleşen ani olay üzerine bütün yatakhane tekrar ayaklanmıştı ve elfler yeni sakinleşmişe benziyordu. Ortalıkta gezen biri yoktu ki bu benim için pozitif bir etkendi. Odama geçerken beni rahatsız edebilecek bütün etkilerden uzaktım. Kardeşimin yanına gidip derin düşüncelerle olacaklar planının tablosunu çıkarabilirdim. Bu tablonun köşesine imzamı atacağım, bir köşeye asacağım ve yorumcuların beyinlerini alt-üst edeceğim, diye kendime meydan okudum. Ciddi bir strateji geliştirmeli ve Cehennem Melekleri'ni en sert yerinden vurmalıydık.

Tabii, böyle ani bir saldırıda bu derecede zarar görmüş olsak bile.

Peki, onların en güçsüz yeri var mıydı? Hiçbir şeye sahip değillerdi ki onlar kanatlarını kaybetmiş meleklerdi. Bu bir melek için olmazsa olmazdı. Düşen melek benliğini kaybederdi, bu da itaat ve bağlılıktı. Hafızayı kaybederlerse her varlıklarını kaybetmeye hazırlardı. Zaten kanat koparılmasının acısını yaşamış bir meleği hiçbir şey yıkamazdı.

Bizimse, bağlı olduğumu kişiler, bizi biz yapan değerlerimiz vardı. Kaybetme koşulunda yerle bir olurduk. Bu aşamaya gelirsek tamamen yenilmiş sayılırdık. Eğer yıkılmaz, tekrar ayağa kalkarsak güçlü olduğumuz anlaşılırdı. O zaman, bizim için en kötüsü neydi? Kanatlarımızı kaybetmek, bütün varlığımızı kaybetmek, kaybetmek...

faith -düzenlemede-Where stories live. Discover now