Bölüm 5

14 1 81
                                    

Gece yarısı huzursuz uykumdan uyanıyorum. Annem yatakta, hemen yanıma uzanmış uyuyor. Yüzü uyurken ne de güzel diye düşünüyorum öylesine huzurlu görünüyor ki.

Biraz temiz hava almak istiyorum. Ses çıkarmamaya özen göstererek ayağa kalkıyor ve parmak uçlarıma basa basa odadan çıkıyorum. Gözlerimin yandığını hissediyorum, belli ki halen ateşim var. O an fark ediyorum, annem ben uyuduktan sonra bana yeni pijamalar giydirmiş.

Aniden aklıma önceki akşam yaşananlar geliyor, utanıyorum kendimden. Nasıl bir acizim ki ben, canımın yandığını bile saklayamıyorum her şeyden çok sevdiğim annemden. İlk kocasının ardından ikinci kocası tarafından da terk edilen annemken ne hakla bütün ilgiyi ve alakayı üzerime çekiyorum.

Ayakkabılıktan ayakkabılarımı alıyor ve yine ses çıkarmamaya özen gösteriyorum. Biraz sigara içersem her şey daha iyi olacak gibi hissediyorum. İçimde öyle büyük bir yangın var ki askılıktan paltomu almaya bile yeltenmiyorum.

Oldukça yavaş bir şekilde evin kapısını çekiyorum. Merdivenleri üçer beşer atlayarak giriş katına geldiğimde duyuru panosundaki yazı ilişiyor gözüme yeniden. İçimi bir acı dolduruyor, derhal para kazanmanın bir yolunu bulmam gerek.

Demir kapıyı tüm gücümü kullanarak itiyorum ve kendimi gecenin soğuğuna teslim ediyorum. Her zaman ayakkabılarımın içinde bir çakmak ve birkaç dal sigara bulundururum, eğilip bir dalga sigara ve fosforlu yeşil çakmağımı çıkarıyorum.

Gecenin sessizliği ve karanlığında yakıyorum sigaramı. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başlıyor yine. Kalbimde öyle büyük bir sızı var ki kelimelerle anlatamıyorum. Ölmek istiyorum, tüm kalbimle ölmek istiyorum. Yaşamak zor şey çünkü ve ben daha fazla katlanmak istemiyorum. Ama biliyorum ki ölürsem annem çok üzülecek, onu üzmek en büyük kabusumdan bile beter. O yüzden vazgeçiyorum bu düşüncemden de.

Sigaramdan ardı ardına nefesler çekiyorum ciğerime. Öksürüyorum, benim ciğerlerim sigarayı kaldıracak kadar güçlü değiller ki. Yine de devam ediyorum sigarayı içmeye. İçtikçe öksürüklerim artıyor ama bir yandan da içimde nereden geldiğini anlayamadığım bir güçle doluyor.

Annemin cırtlak sesiyle irkiliyorum. ''Bu soğukta üstündeki o ince pijamayla dışarıda ne yaptığını sanıyorsun acaba?'' Annem kapının girişinde dikilmiş ellerini belinin iki yanına yaslamış anlamayan gözlerle bakıyor bana.

Sigara parmaklarımın arasından kurtulup yere düşüyor. Ayağımla çiğniyorum küllerini. ''Düşünüyorum,'' diye mırıldanıyorum ''Düşünecek çok şey var.''

Annem iç çekiyor. Hıçkırdığını duyuyorum. Kendimden nefret ediyorum yine annemi üzdüğüm için. Ayağa kalkıyorum ve merdivenin başında bekleyen anneme sarılıyorum. ''Berbat bir evladım.'' diyorum sıkıntıyla ''Hep ağlatıyorum seni.''

''Sen bir insanın,'' diyor ''Sahip olabileceği en uysal evlatsın. Ben, sen berbat bir çocuk olduğun için değil seni üzgün görmeye dayanamadığım için ağlıyorum.''

''Yazları çalıştığım işlerden biriktirdiğim bir miktar param var.'' diyorum annemin söylediklerine cevap vermemek için konuyu değiştirerek ''Yeni bir ev tutmamız için yeter herhalde. Sonrasında eli yüzü düzgün bir iş bulurum, seni elin adamlarına muhtaç etmem anneciğim hiç endişen olmasın.''

Gülümsüyor, o gülümseyince ben de gülümsüyorum. ''Bütün sorunlarımız çözülecek diyorsun yani.'' diyor. Başımı olumlu anlamda sallıyorum. ''Bunca yıl, her derdin altından birlikte kalktık anne.'' diyorum ''İstersek bu sorunu da çözebiliriz. Hem belki üvey babamın aradan çekilmesi ikimizin arasındaki bağı da güçlendirir.''

Yokuş AşağıOn viuen les histories. Descobreix ara