4

250 38 7
                                    

Kitabin kadın karakterinin adı İvony ama otomatik düzeltme yüzünden önceki bölüm hep İvory olarak geçmiş. Kafanız karışmasın yani bu bölüm İvony olarak görünce. Ara sıra yine İvory olarak da görebilirsiniz gözümden kaçarsa...

☆☆☆

Sanırım bu büyüleyici bahçeyi geçip biraz daha yürüyünce eğitim alanına ulaşacaktım. Bu yüzden adımlarımı bir melek görene kadar düzenli bir şekilde atmaya devam ettim.

Melek?

Çiçeklerin arasındaki sarı saçlı, büyüleyici kadından bahsediyorum. Elindeki şemsiye ile zarafetin beden bulmuş haliydi. Minik adımları ile bahçeyi turluyordu. Üzerinde mavi, şirin bir elbise vardı ama güzelliği karşısında sönük kalmıştı.

Kimdi bu melek?

Bakışları insanın içini titretiyordu. O kadar narin görünüyordu ki yaprakları dökülmesin diye dokunmaktan korkacağınız bir çiçeği andırıyordu. Saflığın ve zarafetin temsili gibiydi. İçimde ilahi bir şeylere bakıyormuşum hissiyatı uyandırıyordu.

Özenle çizilmiş estetik bir- hayır odaklanmam lazım! Şu an önemli bir görevim var. Bu melekle ya da onun abileri ile tanışma düşüncesi ile kafamı meşgul edemem. Ama yine de kendisi böyleyse şüphesiz abileri, kuzenleri hatta babası... Annesine mi benziyor acaba? Hayır! Bu genleri kim aktardıysa tebrik etmeyi sonraya bırakıyorum. Şu an cidden önemli bir işim var.

İçim kan ağlaya ağlaya, ayaklarım geri gide gide meleğin yanından uzaklaştım. Ne için mi? Bir grup kaslı herif görmek için! Ah, önceki hayatımda olsaydım bunu yaptığım için kendime tokat atardım.

Nadiren insanlara görünen ormanda beliren ilahi bir varlığa şahit olmuş ve onu orada bırakıp eve dönmüş gibi enayi hissediyorum.

Gözlerimi devirerek önünde bulunduğum alana baktım.

Eğitim alanı... Başka bir deyişle onlarca kaslı erkek ve bir kadının ter akıtırken genç kızlara görsel şölen sunmayı da ihmal etmediği acemi sahası... Aynı zamanda sarayın halka açık olan en büyük bölgesi. Yani şu an önünde bulunduğum toprak alan, görebildiğim kadarıyla yaklaşık 80 acemi şövalyeyi barındırıyordu. İçlerinden yalnızca 30 tanesi yarınki müsabakaya çıkmaya hak kazanmıştı. Bunu nereden mi duymuştum? Yanımda kıkırdayarak kaslı şövalyelere fanlık yapan leydilerden. Yani müsabakanın yarın olduğunu bilmiyordum. Benim için de sürpriz olmuştu. Onun dışındaki çoğu şeyi zaten biliyordum.

Bu kalabalık grupta aradığım tek bir kişi vardı: Kadın kahraman İvony... Ay ışığı gibi dökülen beyaz saçları ve etkileyici buz mavisi gözleri ile oldukça egzotik bir görünüşü vardı. Bu sözlerin pembe saçlı birinden çıktığını da göz önünde bulundurursak yani.

Kitabı okurken ona bu kadar hayran olmamın birden fazla sebebi vardı. 100 kişilik acemi birliğindeki tek kadın şövalyeydi. Kadın olduğu için eğitim hayatı boyunca küçümsenmişti. Tabii kişiliği kadar güçlü olan kasları ile de kimsenin eline koz vermemişti. İvony mükemmel bir kadındı. Sağlam bir kişiliği vardı. Aptal değildi. Kendini ezdirmezdi. Çok çalışarak elde ettiği bir kas gücü de buna eklendiğinde sanırım (müstakbel) İmparatorun kişisel şövalyesi olması kaçınılmazdı.

2 ay sonra mezun oluyordu ama şu anda erkek kahraman Darian'ın ilgisini çekmeye başladığını tahmin ediyorum. 2 ay sonra mezun olup Darian'ın şövalyelerinden biri olarak işe başladığında kitap da başlıyordu.

Acemi sahasındaki eğitimler başta asiller olmak üzere krallıktaki herkes için izlemeye açıktı. Halkın saray bölgesine girmek için izin alması gerekse ve bu biraz zor olsa bile... Sonuç olarak halka da açıktı. Bu acemi birliğinin resmi olarak 2 ay sonra eğitimi bitiyordu ama yarından itibaren sponsorlarını beklemeye başlayacaklardı. Yarın bu birliğin ilk resmi müsabakası olacaktı. 2 ay boyunca haftada iki gün, öncesindeki üstün başarıları sayesinde seçilen 30 başarılı şövalyenin karşılaşmaları yer alacaktı. Bu karşılaşmaları izlemeye sadece soylular gelebilirdi ama zaten asıl amaç da buydu. Bir şövalye müsabakada asil birinin ilgisini çekerse isterse şimdiden bile bir şövalye olarak işe başlayabilirdi. Yine de bu çok nadirdi. Genelde asiller ilgilerini çeken şövalyeleri 2 ay boyunca takip ederdi. Mezuniyet sonrasında ise kendi aileleri altında çalışmaları için şövalyelere teklifte bulunurlardı. Bu güne kadar kendine gelen teklifi reddeden şövalye olmamıştı. Teklif almayan şövalyeler ise sarayda muhafız olarak çalışmaya başlardı. Mezuniyetten tam 1 ay sonraysa kraliyet şövalyesi seçimleri yapılırdı. Bu sınavı geçenler sarayda daha üst bir rütbede çalışmaya başlardı. Yeni birliklere atananlar olurdu, bazıları ünlü Generallerin birlikleriydi. Kendilerini güçlendirdikçe önlerine çıkan fırsatlarla daha da yükselebilirlerdi.

Ben Bu Kitabın Kötü KarakteriyimWhere stories live. Discover now