Bölüm 2

5.5K 456 37
                                    

   Hayatı sıkıcı olarak devam ediyordu. Rutin olarak her zamanki gibi okula gidip geliyordu. Hiçbir şey değişmiyordu. Ama bir sabah uyandığında bir şeyler farklı gibiydi. Sanki güneş farklı doğmuş, odasını farklı aydınlatmıştı. Odasının yarım açık halde duran camından içeri esen ılık bir rüzgâr, tenini okşuyordu. Evin bahçesinde, ağaçlardaki kuşların cıvıltıları duyuluyordu. Bugünün farklı olacağını hissetti. Geçmişini unutup yeniden başlayacaktı. Birçok kez bunu denemişti fakat başarılı olamamıştı. Ama bu sefer olacaktı. Bugün okulun son günüydü ve 16 yaşına giriyordu. Babası artık ona çocukmuş gibi davranamayacaktı. Annesi kanser hastalığından öldüğünden beri çekilmez, huysuz biri olmuştu. Onu çok sıkıyor, bunaltıyordu. 3 yıl geçmişti ama hala değişmemişti. Belki de kızının da başına bir şey gelmesinden, onu da kaybetmekten korkuyordu. Üstünü giyinip aynanın karşısına geçti. Beline kadar uzun olan siyah saçlarını taradı. Bal rengi olan gözlerini ortaya çıkarmak için güzel bir göz makyajı yaptı. Salona geçtiğinde masanın üstünde bir not buldu.

''Erken çıkmak zorunda kaldım. Doğum günün kutlu olsun. Akşam erken gelmeye çalışacağım...''

Her zamanki gibi sevgiden yoksun bir nottu. Babası bir televizyon kanalında, ünlü bir muhabirdi. Çok çalışıyordu, geç saatlere kadar eve gelmiyordu. Ama bugün Ashley'in doğum günüydü. Erken gelmek zorundaydı...

Teneffüste okulun bahçesine adımını atığı anda Becky'i gördü. Kız ona ters bir bakış attı. Ashley bugün bu kızla uğraşmak istemiyordu. Yere bakarak oradan uzaklaştı. Sınıfında Becky ve iki kız bir grup kurmuşlardı. Duncan'ın Becky yerine Ashley'ı tercih ettiğinden beri ona düşmanlık yapıyorlardı. Ashley Duncan'ı reddetmişti. Onun kabadayı ve kendini beğenmiş tavırlarını sevmiyordu. O okulun en yakışıklıları en popülerleri arasındaydı. Kaslı bir vücudu, her zaman jölelediği sarı saçları vardı. Yeşil gözleri hergün okulda, çapkın bakışlarla etrafı izlerdi. Bir göz kırpmasıyla istediği her kızı elde ederdi. Reddedilmek Duncan'ın çok zoruna gitmişti. Ashley Duncanla aynı sınıfta olan siyah saçlı, mavi gözlü ve çalışkan bir öğrenci olan Ericden hoşlanıyordu. Onun kızlarla işi yoktu. Okulun bütün popüler erkekleriyle çok yakın arkadaştı, ama hiçbiriyle bir şeyler yapmazdı. Biraz muhabbet edip uzaklaşırdı. Ders aralarında bile okulun bahçesine çıkıp sadece kitap okurdu. Arada kalın çerçeveli gözlüklerinin üstünden etrafa bakıp yine kitabına dönerdi. Bu Ashley'in çok hoşuna gidiyordu. Aslında çok yakışıklıydı ama kendini her şeyden soyutluyordu. Sınıfa girmeden önce lavaboya gitti. Aynada kendine baktı. 

'' Bugün güzel bir gün olacak. '' dedi gülümseyerek. Saçlarını düzeltip oradan çıktı. Okulun koridorları çok sessiz ve boştu. Herkes sınıflara girmişti. Kendi sınıfının kapısına yaklaştı. Kapının önünde bekleyip üstüne çeki düzen verdi ve kapıyı açtı.

Kapıyı açtığı anda ne olduğunu anlayamadan bir serinlik hissetti. Her şey saniyeler içinde olmuştu. Panikle kapadığı gözlerini yavaşça açtı. Karşısında Becky ve diğerleri kahkahalarla gülüyorlardı. Becky'in sağına baktığında Duncan'ı gördü. Kapının üstüne su dolu bir kova koymuşlardı. Ashley içeri girdiğinde kovadaki bütün su başından aşağı dökülmüştü. Bu kadarı da fazlaydı. Yerinden kıpırdamadan derin derin nefesler alıp gözlerini kısarak onlara baktı. O kadar sinirlenmişti ki ellerini yumruk yapıp sıktığının farkına varmadı. Karşısındakiler hala kahkahalar atarak ona bakıyorlardı. Bir anda hepsinin önünde durdukları cam büyük bir gürültüyle patladı. Kimse ne olduğunu anlayamadı. Her yere cam kırıkları uçuştu. Kırıklar Becky ve Duncan'ın ellerini ve yüzünü kesmişti. Kanları akıyordu. Herkes panikle yanlarına koştu. Peçetelerle, kendi hırkalarıyla yaralarına tampon yapmaya başladılar. Çok kötü yaralanmışlardı. Muhtemelen dikiş atılması gerekiyordu. Becky'nin yüzündeki kanların arasından siyah gözleri parladı. Ashley'e baktı. İşaret parmağıyla onu göstererek;

Geyna-Layon'un FısıltısıWhere stories live. Discover now