Bölüm 3

4.9K 402 29
                                    

Daha dikkatli görebilmek için odaklandı. Korkmaya başlamıştı. Siluet ona doğru gelmeye devam ediyordu. Karşısına en fazla otuz yaşlarında bir adam çıktı.

'' Merhaba Ashley '' dedi. Yüzünde soğukkanlı bir duruş, gözlerinde sokak lambasının ışıltısı parlarken.

Ashley panikledi. Bu adamı tanımıyordu. Fakat o ismini biliyordu. Korkmuştu ama bunu ne olduğu belirsiz olan bu adama belli etmek istemedi. Sesinin titremesine engel olmaya çalışarak,'' Ben... Ben sizi tanımıyorum '' diyebildi. İstese de sesindeki titremeye engel olamamıştı.

Adam, '' Kendimi tanıtıyım, ben Koruyucular Kurulu Başkanı Malcolm Williams ''

Bu kurulu hayatında ilk defa duyuyordu. Herhalde yanlış anladım diye düşündü. Emin olmak için şaşkın bir ifadeyle,'' Anlamadım ne başkanı? ''diye sordu dalga geçer bir ses tonuyla.

'' Her şeyi anlatacağım ama önce sakinleşmen lazım'' İleriyi gösterdi. '' Şuradaki bankta oturmak ister misin?''

Oraya baktı. Bank falan yoktu. Bu adam dalgamı geçiyordu?

'' Orada bank falan yok. '' dedi sinirden burnundan soluyarak.

Adam çok dikkatli bir şekilde gösterdiği yere baktı. Hafif bir rüzgâr esti. Etraftaki tozlar havaya kalktı. Sanki adamın gösterdiği yerde küçük bir kum fırtınası başlamıştı. Tozlar dağılırken ortaya bir cisim çıktı. Gördüğü şeyden emin olamıyordu. Daha da dikkatli baktı. Gözlerine inanamıyordu. Az önce bomboş olan yerde bir bank belirivermişti. O kadar çok şaşırdı ki ağzının açık kaldığını fark ettiğinde utanarak ağzını kapadı.

''Ama bu nasıl olur? Yani o bank... Yani o az önce orada değildi.''

Malcolm gülümsedi. Otuzlu yaşlarında olmasına rağmen gözlerinin altındaki kırışıklıklar belirginleşti.

'' Sakın korkma Ashley. Sende bir koruyucusun ve senin de böyle güçlerin olacak. Öncelikle oturalım '' dedi ve arkasına bakmadan banka doğru yürüdü. Sanki Ashley'in arkasından geleceğinden emindi. Belli ki bu numarayı birçok kişiye yapmıştı. Ve hep yaptığı kişiler arkasından takip etmişti. Ashley, adamın arkasından baktı. Peşinden gidip gitmemekte kararsızdı. Fakat adamın sihirli numarası ilgisini çekmişti. Bunun nasıl olduğunu öğrenmezse günlerce belki de tüm hayatı boyunca bu olay aklından çıkmayacaktı. Sakinleşmeye çalıştı. Derin bir nefes aldı. Ağır ağır peşinden ilerledi. Bank o kadar da uzakta değildi. Ama yol o kadar uzak gelmişti ki, sanki ayakları geri geri gidiyordu. Bu yaptığım delilik. Arkama bakmadan kaçsam mı acaba? diye düşündü içinden. Düşüncelerinden sıyrıldığında adamın yanına gelmişti bile. Adam banka oturdu. Ashley duraksadı. Artık çok geç diye geçirdi içinden yanına otururken. Adam direk konuya daldı.

'' Dediğim gibi sende bir koruyucusun. Bu dünya da insanların bilmediği birçok şey oluyor. Dünyamızı tehdit eden varlıklar var. Ve biz koruyucular olarak insanları bundan koruyoruz.''

'' Nasıl yani. Bu varlıklar ne? Siz insan değil misiniz?'' Merakla sorularını ardı ardına sıralamıştı.

'' Bu varlıklara Labor diyoruz." Güldü, "Bizde bildiğin insanız. Fakat seçilmiş insanlarız. Sana her şeyi göstereceğim'' Ellerini havaya kaldırdı. Gökyüzünde üç boyutlu bir simülasyon oluşturdu. Anlatırken bir yandan da görüntüleri gösteriyordu. ''Bu varlıklar, M.Ö 2500 yılında Gedoks ırkının gezegenleri olan Geyna da Gedokslarla huzur içinde yaşıyordu. Açgözlü olan Baş Labor Layon diğer Laborları da kışkırtıp isyan çıkardı.'' Görüntüde karanlık bir yerde Gedokslarla savaşan Laborlar belirdi. Laborlar, insan vücutluydu. Ama boyları iki metre kadardı. Gözleri büyüktü ve siyah şeffaf kanatları vardı. Suratları çirkin ve dişsiz bir insana benziyordu. Gedokslar ise aynı insanlara benziyordu fakat şeffaf nereyse yok gibi gözüken kanatları hariç. Ve her biri o kadar güzeldi ki sanki vücutları ışık saçıyor parlıyordu
Her yer de yangınlar çıkmış, dumanlar gökyüzüne salına salına uçuyordu. ''Laborlar Gedokslarla barış içinde yaşamak yerine gezegenin tek hakimi olmak istediler. Gedokslar onlardan akıllıydı. Saldırılarını bertaraf ettiler ve hepsini gezegenlerinden sürdüler.'' Şimdiki görüntüde mağlup edilmiş varlıklar, kimileri kollarını kimileri bacaklarını tutarak bitkin bir halde yürüyordu. ''Layon ve yandaşlarının yaşamak için yeni bir gezegene ihtiyaçları vardı. Kendisine yeni bir krallık yaratmak için hayat olan bir gezegen arayışına girdi.'' Görüntü fullulaştı. Uzayın görüntüsü belirdi. İlerleyen uzay mekiğine benzer araçlar vardı. Görüntü araçların önündeydi. Hızlı bir şekilde arkaya doğru döndü. Turunu tamamlamadan saniyeler önce yavaşladı ve durdu. Dünyanın kuş bakışı görüntüsü ortaya çıktı. Ashley nefesini tuttu. Malcolm'un suratında sanki o zamanki acıları yaşamış gibi üzgün bir ifade belirdi. Derin bir iç çekti. Konuşmaya devam etti. '' Ve Dünyamızı keşfettiler... İlk olarak eski mısırda ki insanları tanrı olduklarına inandırıp kandırmaya çalıştılar. İnsanlar onlardan mucizeler göstermelerini istediler. Sihirli güçlerini kullanarak onları ikna ettiler. O zamanlar Dünyadaki en büyük krallığın sahibi olan firavun Khufu onlara inanmadı. Layon onu ikna etmek için her şeyi yapardı. Eğer firavun onlara inanmazsa halkında onlara inanmaktan vazgeçeceğini biliyordu. Khufu Layon'u krallığından kovdu. Halk Layon'un yaptığı sihirleri mucize olarak tanımladılar. Khufu halkının dilinde gezen efsaneleri duydukça hata yaptığını düşündü. Bir gün Layon'u sarayına çağırttı. '' Sana inanmam için bana öyle bir yapıt yap ki, hiçbir insan gücüyle yapılamayacak kadar büyük, Dünyanın en ihtişamlı tapınağı olsun. Yıllar sonra bile bu tapınak dilden dile gezsin. Ne zaman o yapıtı bir el şaklatmasıyla önüme dikersen sana inanırım. '' dedi. Khufu, Layon'un bunu yapamayacağına emindi. Fakat onun sihirli güçleri vardı. Bu Layon için çocuk oyuncağıydı. Ellerini bir şaklatmasıyla piramit Khufu'nun önüne dikildi. Layon, " Firavun Khufu bu piramidin bir sürü özelliği var. Milyonlarca yıl geçse dahi adından söz ettirecek bir yapıt." Khufu o an Layon'un önünde secde etti. O günden sonra kendisini mısır halkı ve firavuna Güneş Tanrısı Ra olarak tanıttı. İşte her şey o zaman başladı... ''

Geyna-Layon'un FısıltısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin