~2.Bölüm~

187 19 4
                                    

Her kes okumaya başladığı saati yazsın 📌

Ama sadece hissettim ve bilincimi kaybettim...

Yağız'ın anlatımıyla...

Aniden gelen telefonla hemen arabaya atlayıp mekana geçtim. Mekanın önünde polis arabaları vardı. Acaba yine ne haltlar dönmüşdü burda.

İçeriye geçip olayı öğrendim. Şükür çok büyük bir olay değildi. İki müşteri bir birine girmiş biri diğerinin kafasında şişe kırmıştı. Polis bizlik bir durum olmadığını söyleyip olaya şahit olan baristayı ifadesini almak için alıp gitti. Polisler çıktıktan sonra hemen kendi odama çıkıp iki adamımı da arkamdan çağırdım.

-"Evet şimdi söyleyin. Polis bir şeylerden şüphelendi mi?"

-"Hayır efendim. Zaten sık sık görülen bir olay olduğu için çok ta araştırma olmadı".

-"Size kaç kere söylemem gerek ki her hangi bir olayda ilk bana söyleyin ha! Bir daha küçük olaylara hatta olası bir şeyde polis geldiğini görürsem kendinize ölüm beğenin. Şimdi çıkın".

Kafalarını eğip çıktılar. Sırtımı koltuğa biraz daha yaslayıp şakaklarımı ovdum. Nasıl bir gündü ama. Sabahdan beri şirket işleri yormuştu. Yeraltı her yerde karşıma çıkıyordu. İnsanlara babadan ev, mal-mülk miras kalır, bizeyse kanlı işler işte. Burda bir işim yoktu zaten hemen eve gide bilirdim. Şu anda sıcak bir duştan başka hiç bir şey iyi gelmeyecekti bana galiba.

Arabaya bindim. Eve giden yolda kaza olmuştu. Tabi bu gün belalıydı ve böyle bir şey olması çok normal. Uzak ta olsa arka sokaklarla çıka bilirdim galiba burdan. Yönümü çevirip karanlık sokaklara girdim. Yağmur her saniye daha fazla yağıyor gibiydi. Pencereleri indirdim. Şu anda yağmurun sesinde huzur buluyordum sanki. Arabayı durdurdum ve kafamı arkaya yasladım. Gözlerimi kapatıp yağmurun sesine kulak verdim. Sanki koskoca İstanbulda hiç kimse kalmamış gibi bir sessizlik vardı.

Birden bir sesle gözlerimi açtım. Sanki birileri yardım edin diye bağırıyordu ama sesi boğuk geliyordu. Arabayı hemen çalıştırdım. Sesin geldiği yönü bulmaya çalışıyordum. O kadar sokak vardı ki bulamıyordum. Birden gür bir kahkaha sesi duydum. Yakınlaşmıştım galiba. Evet şu anda arabanın farı karanlık sokağı aydınlatmıştı ve ben bir daha insanlardan nefret etmiştim. Hızlı bir şekilde arabadan indim ve adamı kızın üzerinden alıp sert bir yumruk attım.

-"Sizin gibi şerefsizlerin gücü sadece böyle savunmasız kadınlara yetiyor dimi? Bakalım ben senin o kolunu kırdıkdan sonra da onlara dokuna bilecek misin?"-kolunu arkasına almış elini ters çevirmiştim. Karanlık sokakta acıyla bağırma sesi yankılandı. Onu yerde öylece bırakıp diğer ikisinin üzerine gitmeye başladım ve anında kaçtılar.

-"Bak onlar kaçtı ama benden kaçışları yok. Onları da bulup cezalarını bizzat kendim keseceğim. Sizin gibi insanları yok etmek boynumun borcu. Şimdi sen de burda demin şu yerde olan kızın çırpındığı gibi çırpın ve sesini kimse duymasın"-dedikten sonra yerde yatan kıza baktım. Büyük ihtimalle bayılmıştı. Üzerindekilerin bazı yerleri yırtılmıştı. Üzerimdeki ceketi omuzlarına geçirip kucağıma aldım ve arabaya doğru ilerledim. Arka kapıyı açıp yatırdım. Daha sonra öne geçip motoru çalıştırdım.

Eve geldiğim an kapıda Salihe doktoru aramasını söyledim. Kızı yukarı çıkardım. Yatağa yatırmak istedim ama üzeri çamurdu ve sırılsıklam olmuş bir vaziyetteydi. Üzerini değişmeliydim. Ayşe hanım da istifa edeceği zamanı buldu tam da. Gitmeseydi yardım ederdi. Başka çarem yoktu ben değiştirecektim. Üzerindekileri çıkardım ve bedenine bakmamaya çalıştım. Bedeni alev gibiydi şu anda. Elimi alnına koydum, cayır cayır yanıyordu. Banyoya gitdim ve küveti doldurdum. Daha sonra kızla birlikte küvete girdim. Kızı önüme oturtup belini göğsüme yasladım. Ama o an bir şey dikkatimi çekti. Kızın kolunda, belinde farklı yerlerinde farklı renklerde morluklar ve izler vardı. Bazıları yeni kabuk tutmuş, bazılarıysa morarmış ve sararmıştı. Bunun yeni bir şey olduğunu sanmıyordum. Birisi fena bir şekilde bu kıza şiddet uygulamıştı. Suyu ayarlayıp yine ona bakmadan yıkamaya başladım. Birden bir kıpırdanma hissettim. Fısıltı gibi bir sesle:

-"Üşüyorum yapma"-diyordu.

Biraz daha suda kaldıktan sonra hemen havlunu bedenine sarıp çıkardım ve yatağa yatırdım. Üzerimi değiştikten sonra ilk önce kızın üzerine uzun bir tişört geçirdim. Daha sonra dikkatlice sütyen ve kilodunu çıkardım. Paketi açılmamış bir boxer alıp giydirdim. En küçük eşofmanı da alıp giydirdikten sonra elimi bir daha alnına koydum ateşi biraz düşmüştü sanki ama yine de çoktu. Birden kapı çaldı:

-"Gell"

-"Abi doktor geldi"

-"Tamam Salih hemen içeriye al".

Salih odadan çıktı ve bir kaç dakika içinde Mehmet bey odaya girdi. Muayene ettikten sonra bir kaç ilaç verdi ve dikkat etmemiz gerektiğini söyledi. Doktoru yolcu ettikten sonra hemen kızın yanına gelmiştim. Ben ilaçları nasıl verecektim acaba. Bir kaşık yardımıyla ilacı ezip biraz su kattım. İçirdikten sonra hemen suyu da verip üzerini çok az örttüm. Daha sonra ortalığı toparlayıp mutfağa indim. Kendime bir kahve yaptım. Bezle suyu da alıp odaya çıktım. Alnına ıslak bezi koyup örtmüş olduğu üzerini açtım.

-"Ya anne yapmasana üşüyorum".

Küçük bir çocuk gibiydi. Ne desem anlamayacaktı şu haliyle ben de cevap vermemeği seçtim. Karşısındaki sandalyeye geçip kahvemden yudumladım. Daha 2 saat önce sıcak bir duş alıp uyumayı planlıyordum. Ama şimdi hiç tanımadığım bir kıza refakatlık ediyordum. Ama hâlâ bir duşa ihtiyacım vardı. Telefonumu elime alıp Salihi aradım.

-"Salih benim odama gel".

-"Tamam abi"-deyip telefonu kapattı.

Tam 2 dakikaya burdaydı. En güvendiğim adamımdı. Aramızda patron çalışan ilişkisinden çok arkadaş ilişkisi olmuştu.

-"Efendim abi acil bir şey mi var?"

-"Salih koçum sen burda kal. Ben bir duşa girip çıkacağım. Kız yalnız kalmasın uyanır filan ortalığı ayağa kaldırmasın".

-"Tamam abi emrin olur".

Omzunu sıvazlayıp aşağı kattaki banyoya gittim. Üzerimdekilerden kurtulup sıcak bir duş aldım. Sanki yorgunluğumu daha yeni hissediyordum. Yarın kendime tatil vermem gerekiyordu. Tatilden kastım evden çalışmaktı. Hemen üzerimi değiştikten sonra yukarı çıktım.

-"Bir sorun oldu mu?"

-"Hayır abi ama "Dokunma bana nolur, yardım edin" diye sayıklıyordu".

-"Tamam teşekkür ederim. Sen de git dinlen biraz, diğerleri nöbette zaten. Bir şey olursa ararım".

-"Eyvallah abi ben teşekkür ederim".

Salih gittikten sonra tüm gece kızın başında nöbet tutmuş bezleri değiştirmiştim. Bütün gece farklı şeyler sayıklamıştı. Sonunda ateşi düşmüştü ama ben de bitmiştim. Birazdan sabah olacaktı ama ben 24 saattir uykusuzdum. Biraz koltukta uyusam bir şey olmazdı bence.

Sabah kolumda bir dokunuş hissettim. Uyku sersemliğiyle kolunu kavradım.

-"Bırak bırak dokunma bana"-diyerek kız kolunu kurtarmaya çalışıyordu. Kolunu bıraktım ve hemen uzaklaştı.

-"Merak etme sana bir şey yapmam. Korkma. Burda güvendesin".

-"Size neden inanayım? Gözümü açıyorum hiç tanımadığım bir yerde tanımadığım bir yatakta üzerimde bilmediğim birinin kıyafetleri. Sahi siz kimsiniz de size güveneyim?"

...

Hello bebişlerim. Yeni bölümle karşınızdayım. İnşallah beğenirsiniz. Beğenmeniz için bolca dua ediyorum. Yorumlarınızı bekliyorum. Yıldızımızı parlatmayı unutmayın 🌟 Keyifli okumalarrrr...💗

~SANA SAKLI~Where stories live. Discover now