2. Bölüm: Sİ'NİN DÜŞÜŞÜ

48 19 5
                                    

Bölüm şarkısı: Kalben-Yara
***

'Bazen dinlediğim şarkıların arkasındaki melodiyi ve melodinin notalarını düşünürüm. Mesela notalardan bir tanesi olmasa, dinlediğiniz şarkının içerisinden çıkarılsa o şarkı önceki gibi güzel olur mu? Bir eksiklik hissedersiniz değil mi? İşte bizim durumumuz tam olarak öyleydi. Bizler birer nota, birleşimimiz ise bir melodiydi ve artık 'Si' mizi kaybetmiştik. Her zaman bir tarafımız eksik kalacaktı. O şarkı asla tamamlanmayacaktı. Tamamlansa bile eski şarkılarımız kadar güzel olmayacaktı.'

Ormandaki yangın sönmüştü fakat benim, içimdeki yangın daha yeni başlıyordu. Resmen kalbim ormana dönmüştü. Nasıl diyordu Cem Adrian; 'Kül olur kalbindeki zamanla' bana hiçte kül olacakmış gibi gelmiyordu.

Diğerlerine baktığımda onlarında durumunun benden farksız olduğunu gördüm. Kalbimde anlatamayacağım kadar büyük bir ağrı vardı. Herkes bu vahşet dolu görüntü karşısında şok olmuştu. "P-polis, polisi ve ambulansı aramalıyız!" Kendini ilk toparlayabilen Ardaydı. "Bu gerçek değil demi? Gerçek olamaz demi? Bir şey söylesenize!" diyip yere çöktü Sare. Bizim üzüntümüzün dışında şokta olup sinirle ağlayan Ege'yi gördüm. Hızlı bir şekilde Efe'yi Batu'nun kucağına verdi. "Bu nasıl olabilir lan! Bizim dışımızda kimse yok yazlıkta!" Doğru söylüyordu. Bu da demek oluyor ki... Hayır! Bizimkilerden biri yapmış olamaz. Kesinlikle olamaz. "Neyi ima etmeye çalışıyorsun Ege! Sena bizim kardeşimizdi. İnsan kardeşine kıyabilir mi?" Eylül ağlayarak Ege'nin üstüne yürüdü. Ortam gittikçe geriliyordu. "Şu anda bunları konuşmak yerine ambulansı arayın!" Arda sanırım beni duymamıştı. "Arda, nabzı atmıyor diyorum anlamıyor musun!" Ve kimsenin kabullenmek istemediği şeyi ilk önce ben kabullendim. "Ölmüş, Arda. Sena ölmüş! Bedeni buz gibi." Kısa bir sessizliğin ardından Batu "Öyle deme b-belki yaşıyordur." dedi ve sinirim iyice tepeme attı. "Ne saçmalıyorsun Batu! Daha fazla mi acı çektirmeye çalışıyorsunuz. Son kez söylüyorum nabzı atmıyor, nefes almıyor, kalbi durmuş!" Artık tam anlamıyla bağırıyordum. Efe ağlamaya başladı. "Ablam! Ablam!" diye sayıklıyordu. "Batu, hemen Efe'yi başka bir odaya götür." Arda'nın sözlerinin ardından Batu odadan çıktı. Aceleyle telefonunu açtı ve konuşmaya başladı. Fakat artık hiçbir şey duyamıyordum.

Kızlar ve Ege ile Sena'nın yanında oturuyorduk. Eylül bir umut karnındaki yarasının üstüne bastırırken oda da Arda'nın gürlercesine çıkan sesi yankılandı "Ne demek ekip gönderemiyoruz! Arkadaşımız öldü diyorum siz ne diyorsunuz!" Ona baktığımızı fark edince telefonu hoparlöre aldı. "Beyefendi lütfen sakin olun. Bulunduğunuz konumda gerçekleşen orman yangını daha yeni söndürülürdü. Tam yanmamış olan birkaç ağaç devrilerek yolu kapatmış. Bu yüzden ekiplerimiz bulunduğunuz yere ulaşamıyor." Ne demeye çalışıyordu bu kadın? "Hanımefendi, durumun ciddiyetinin farkında mısınız anlayamıyorum. Şuanda buraya bir ambulans gerekiyor. Bir şekilde gelmesi lazım o aracın!" Nasıl bir durumun içine düşmüştük böyle? Resmen kapana kısılmıştık. "En kısa sürede, ağaçlar yoldan kaldırılınca ekibimizi göndereceğiz. Lütfen soğukkanlı olmaya çalışın." Kadının son sözleri bu oldu. "Soğukkanlı mı olmaya çalışalım?" "Ulan kardeşimiz öldü diyoruz!" "Allah kahretsin!" "Nasıl denk gelebilir yangınla!" Herkesin sesi birbirine karışırken daha fazla dayanamadım ve kendimi bıraktım.

"Hilal, hadi uyan bebeğim." Duyduğum sesle kulaklarıma inanamadım. "S-sena!" Gözlerimi açtığımda bana bakan, güzel ela gözleriyle karşılaştım. "Çok uzun kalamayacağım. Sana söylemem gereken bir şey var. Birde veda etmeden gitmek istemedim." Yatak başlığına yaslandım gözlerim dolarak kıyafetindeki kan lekesine kaydı. "Bunu sana kim yaptı?" Sorumu umursamadan "Bebeğim, son zamanlarda çok garip şeyler öğrendim ve sanırım o öğrendiğim şeyler benim sonum oldu." Elleri yüzüme ulaştı. Aktığından bihaber olduğum gözyaşlarımı sildi. "Ne gibi şeyler?" Titreyen sesimle sordum. "Şuanda söyleyemem. Senin bulman gerekiyor." Ellerimi, yüzümdeki ellerine götürdüm. "Sena ben sensiz ne yapacağım? Sen benim her şeyimdin. Neden beni bıraktın?" Yüzünden hafif bir tebessüm geçti. "Biliyorum Hilalim. Ben senin yerinde olsam buna dayanamazdım. Ama seni tanıyorum. Ne kadar için yansa da bana bunu yapanı bulacaksın. Çünkü sen çok güçlüsün. Küçüklüğümüzden beri sendeki imrendiğim nadir şeylerden biri bu. Lütfen arkamdan ağlama. Bu sadece beni üzmene neden olur." Elini kalbime indirdi. "Beni özlediğinde burada olduğumu unutma. Sende benim için oradasın. Seni izlerken ağladığını görmek istemiyorum. Sen benim her zaman en iyi arkadaşımdın, her zamanda öyle kalacaksın. Şimdi gitmem gerekiyor. Seni çok seviyorum bebeğim." Kalbimin üzerindeki elinin ağırlığı azalmaya başladı. Gitmemesi için hızlıca kollarımı ona doladım. "Bende seni çok seviyorum. Söz veriyorum, sana bunu yapanı bulacağım." Son bir kez bana sıkıca sarıldı. Kollarımın arasındaki bedeni yavaş yavaş kaybolurken, ağzımdan sadece "Hayır Sena, Bana bunu yeniden yaşatma! Seni bir kez daha kaybetmek istemiyorum! Hem sen karanlıktan korkarsın ki." Kelimeleri döküldü ve kollarımın arasında büyük bir boşluk kaldı. Her yer bir anda bembeyaz oldu. Tıpkı sonsuzluk gibi. "Sena! Gitme!" ağlayarak yaptığım haykırışlar cevapsız kaldı.

Son Müzik NotasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin