4. Bölüm: ŞÜPHELERİN ESİRİ

45 9 5
                                    

Arkadaşlar bu bölüme kadar geldiyseniz lütfen vote göndermeyi unutmayın. Okunma sayısıyla oy sayısı birbirini tutmuyor. Ayrıca kitap hakkında ki düşüncelerinizi yorumlarda belirtirseniz beni çok mutlu edersiniz. Desteklerinizi bekliyorum. Keyifli okumalar dilerim<33

Bölüm şarkısı: The Neighborhood-Leaving Tonight

***

'Biz insanlar, nasıl bu kadar kolay bir şekilde şüphelerimize esir düşebiliyoruz? Neden daha hiçbir şeyi sorgulamadan doğru yanıtlara ulaşabileceğimize inanıyoruz? Sanırım her zaman kolaya kaçıyoruz ve bunun bedelini, geri dönülemez hatalarımızla ödüyoruz...'

Hiçbir güç bana kardeşimin katilinin, öbür kardeşim olduğuna inandıramazdı. Allah aşkına insan kardeşine kıyabilir miydi?

Ege'yi apar topar evden çıkarmışlardı. Bahçede ilerlerken dışarıda gördüğüm araç ile, Ege'yi almaya gelenlerin sadece dedektif ve Umut komiser olmadığını fark etmiştim. Hiçte nazik olmayan bir biçimde Ege'yi resmen arabaya fırlattılar. Daha fazla dayanamadım.

"Ne yaptığınızı zannediyorsunuz Özgür bey!" Sözlerimle bana döndü.

"Kardeşim dediğiniz kızın katilini tutukluyorum."

Normal bir şey konuşuyormuşuz gibi bir hali vardı.

"Kardeşinin katili dediğiniz kişi de benim kardeşim ve ben kardeşlerimi çok iyi tanırım. Sena'yı, Ege öldürmedi!"

Araç yavaş yavaş uzaklaştı.

"Kanıtlar öyle demiyor ama."

Konuşurken ki sakinliği sinirimi bozup daha fazla gerilmeme neden oluyordu. Çileden çıkmama ramak kalmıştı.

"Neyin kanıtı ne diyorsunuz! Olmamış bir şeyin kanıtı da olamaz."

"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz? Hilal hanım sanırım bilmiyorsunuz ama kardeşler de birbirini öldürebilirler. İnsanlar düşündüğünüzden daha cani varlıklar."

Dedektif damarıma basıyorsun, yapma. Ege'nin bir şeyler sakladığı doğru ama o asla Sena'ya zarar vermez.

"Emin olun insanların ne kadar cani olduğunu çok iyi biliyorum. Ama Ege, o kategoriye girmiyor."

Yüzünden dediklerimi sorgularcasına bir ifade geçti.

"Arkadaşınıza o kadar güveniyorsunuz ki gözünüz resmen kör olmuş. Elimde tutuklama kararı çıkartacak kadar büyük kanıtlar var diyorum, bana hala arkadaşınızı savunuyorsunuz. Yine de umarım durum sizin dediğiniz gibidir."

Şimdi de söylediklerini sorgulama sırası bendeydi. Ne kadar bu duruma inanmak istemesem de, içimden bir ses çevremdekilere körkütük güvenmemin yanlış olduğunu söylüyordu. Fakat ben yine de Ege'yi suçlayıp, şüphelerime esir düşmek istemiyordum.

"Bakın Hilal hanım, bir teklifim var. Bu konuda size tam olarak güvenemesem de, bana bildiğiniz her şeyi anlatmanız karşılığında size, Ege'nin masum olduğunu ispatlama şansı vereceğim."

"Daha açık konuşur musunuz?"

"Yani bana bildiklerini anlatırsan, arkadaşlarından kimseye söylememen şartıyla bu davayı sen, Ege'nin masumiyetini ispatlayana kadar birlikte sürdürebiliriz."

Belki her şey yalnızca benden daha fazla bilgi almak içindi. Belki de bilgileri verdikten sonra beni bir kenara atacaktı.

"Sana neden güveneyim ki? Bulduğun ilk fırsatta bizden birini tutukladın. Anlattıklarımdan sonra da aynı şeyi yapmayacağın ne malum?"

Son Müzik NotasıWhere stories live. Discover now