4.Bölüm: Ateş ile Barut

7.3K 207 4
                                    


"Sırada yeni yerler var." dedi Tuna elimi tutup beni kalabalığın içinden çıkarırken. Hiçbir şey düşünmeden yaşamak bu yaşıma kadar deneyimlediğim en iyi şeylerden biriydi ve gerçekten çok eğleniyordum. Daha birkaç saat olmasına rağmen sanki günler geçmiş gibi hissediyordum. Hayalimde her zaman bir Portofino tatili bulunuyordu ancak bu kadar güzel olacağını bilsem kesinlikle daha önceden gelirdim.

"Şimdi nereye gidiyoruz?" dedim merakla. Hiçbir şey söylemeden elimi tutmaya devam ediyor ve yürüyordu. O kadar çok eğleniyordum ki bu kadar keyifli bir günün bitmemesini diliyordum çünkü güneş battığında, ay doğduğunda artık birbirimizi bir daha hiç görmeyecek iki yabancı olacaktık.

Biraz yürüdükten sonra bir mağazanın önüne geldiğimizde kaşlarımı çatarak ona baktım ve anlamsız bir bakış attım. Karşılığında gözlerimin içine bakarak gülümsemesi adeta içimi ürpertmişti. Bu adamı tanımıyordum, belki gerçek hayatında nefret edilesi, bir sürü hata yapan biriydi ancak bana delicesine bakan gözleri kalbimi yerinden fırlatıp çıkaracakmış gibi hissettiriyordu. Kadınlar, her şeyi en ince detayına kadar düşünen varlıklardı ve ben detayların içinde boğulmaktan anı yaşayamıyordum, evet bunun yarını olmayacağını bilerek bu yola çıkmıştım ve şimdi bundan daha fazlasını istiyordum. Sadece birkaç saattir tanıdığım adam için! Hadi ama Azra!

"Seni çok güzel bir yere götüreceğim ama bu kıyafetlerle olmaz." dediğinde kaşlarımı daha fazla çattım.

"Ben kıyafetlerimi seviyorum!" dedim hemen, her durumda mutlaka hızlıca verecek bir cevabım vardı.

"Elbiselerin çok güzel ve içinde oldukça seksi gözüküyorsun bu ayrı bir konu ama gideceğimiz yer için uygun değil, bundan daha seksi bir elbise bulabiliriz sana." dediğinde yutkundum, utanmıştım ve kalbim biraz öncekinden daha fazla hızlı atmaya başlamıştı. Beni seksi buluyor olması hoşuma gitse de yine de bir yabancıdan bunları duymak garibime gitmişti. Kendine söz verdin Azra, fazla düşünmek yok! Kendi kendimi telkin ettikten sonra yüzüme samimi bir gülüş yerleştirdim.

"Fazla düşünceli davranışlar bunlar sayın yabancı bey." dedim imalı bir tavırla.

"Sadece benimle geçireceğin tek bir günün kusursuz olmasını istiyorum." dediğinde duraksadım. Her ne kadar bu gecenin günler sürmesini istesem de bu gecenin sabahında birbirini bir daha asla görmeyecek iki yabancı olacaktık, çünkü bir oyun oynuyorduk ve oyunun tek kuralı bunu bozmamaktı.

"Göreceğiz bakalım." dedim kendimden emin bir tavırla, her ne kadar az önce söylediği şeye bozulsam da bunu belli etmemem gerekiyordu.

Yaklaşık yirmi dakika kadar oyalandıktan sonra nihayet, hafif parlak kumaştan, gümüş yansımaları olan, belime kadar sırt dekoltesi inen ve göğüslerimi selamlayacak derecede açıklıkta ön dekolteye sahip, ultra mini bir elbise tercih etmiştim. Seçtiğim elbise karşısında bay yabancı sessiz kalsa da etkilendiğini ve neredeyse küçük dilini yutacağını bakışlarından ve çene kaslarının gerilmesinden anlayabiliyordum. Bir insan bu durumda bile nasıl son derece yakışıklı gözüküyordu bilmiyordum ama her hali bir kadını baştan çıkarmak için fazlasıyla kusursuzdu.

"Saçlarımı da ortadan ikiye ayırıp arkadan topladığım zaman bu elbise daha güzel durur." dedim elimle saçımın modelini göstererek.

Derin bir iç çekerek güldüğünde, bu anlamsız durumun içinde eğlendiğini görebiliyordum.

"Elbise sana çok yakıştı, saçların her haliyle güzel olur." dediğinde gülümsedim, ardından kadına kaş göz yaparak bir şeyler söyledi ancak İtalyanca bilmediğim için hiçbir şey anlamamıştım.

Tenimdeki Yangın (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin