Tanıtım.

752 89 59
                                    

̶B̶i̶r ̶a̶v̶u̶ç ̶b̶a̶r̶u̶t

Hatalar yeni başlangıçlardır.


. . .

Başlangıçtan bir gece önce.


İspanyadaki hayatımın değerini şimdi anlıyordum. Doğduğum eve geri dönerken, oraya ait olmadığımın net bir şekilde farkındaydım.
Başımı yasladığım koltuktan kaldırasım yokken ne işlere kalkışmıştım yine.

Dakikalardır yanımda müzik dinleyen kadına baktım. Sarı kıvırcık saçlarını yolculuk boyu düzeltmeye çalışmıştı. Küçük aynasını sık sık çıkartıyor, ince parmaklarını saçlarının arasından geçiyordu. Otuzlarını çoktan geçtiğini kırışan derisinden anlamak mümkündü.

İri yeşil gözlerini benim tarafımda olan minik pencereden dışarı çevirirken sıkıca kolçağa tutunuyordu. Galiba korkuyordu. Bense düşüncelerimi onu izleyerek bastırmıştım.

Derince esnedikten sonra uçağın bana sunduğu eşsiz gece manzarasına daldım. Koca binaların bile asaletini yitirdiğini, küçük bedenlerinse yok olduğunu gökyüzüne çıkınca anlıyordu insan. Belki de uçakta ölüm korkusunu artıran diğer etkenlerden biri de buydu. Kıvırcık saçlı kadın onu aşağıda bekleyen birisinin olduğunu bilmese belki de tüm insanlığın yok olduğunu da düşüne bilirdi.

Kafamı yavaşça salladım. Kendi karmaşık fikirlerimi yine bir günahmışçasına başkasına yüklemeye çalışıyordum.

Kadın kıpırdandığında bakışlarım yeniden ondaydı. Kulaklarına büyük halka küpeler takmıştı.
" Sonunda iniyoruz galiba?" Heyecanlı sesine karşılık gülümsedim.

" Az kalmış olmalı." Yorgun düştüğüm her halimden belli olsa da sesimi daha canlı çıkarmaya çalıştım.

Kadın kulaklıklarını çantasına koyup, geriye yaslandı ve gözlerini kapattı.
Onun için bu bir dönüş olmalıydı. Ve malesef dönmek her insanı mutlu etmezdi.

Kalbimdeki sessizlik yol azaldıkça yerini hızlı atışlarla değiştirmişti. Ben sussam da bedenim gizlice sızlanmaya başlamıştı.

Anılar sanki burda bıraktığım bir sandıktaydı. Daha havadayken bile onları orada daha fazla tutamayacağımı anladım. Küçük bir fırtına indiğim an beni geçmişe sürükleyip atacaktı.

Sıkıca gözlerimi kapattım. Fakat kulağıma az sonra inceğimizi bildiren o anons ulaşmıştı. Bedenimi isteksizce koltuktan çekip koparttım.
Yüzleşmek için zaman çoktu.

Önü açık olan hırkamın düğmelerini tek tek iliklerken uçağın alçaldığını hissettim. Parmaklarım buz gibi olmuş ve hissizleşmişti.

Az sonra yanımdaki kadının kalbini hoplattığına emin olduğum bir sarsıntı eşliğinde piste indik.
Anonsla artık inebileceğimizi duyduğumuzda sesler çoğalmış, yolcular teker teker uçağı terk ediyordu.

Sarışın kadına veda edip ben de sonunda ayaklanmıştım. Minik çantamı koluma geçirdim. Saçlarımın dağılmış örgüsünü de bozup merdivenleri indim.

Ülkemin soğuk rüzgarı beni uykulu halimden çekip koparmıştı. Karanlığı bölen ışıklar, bavulların tekerleklerinin sesi ve yorgunluğum bir birine karışıp tek bir hisse dönüşmüş gibiydi.

İçime derin bir nefes çektim. Üşüyen parmaklarımı, kollarımı etrafıma dolayıp beni almaları için gelecek olan ailemi beklemeye başladım.

Bir Avuç BarutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin