Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Sınır: 50 vote ve 40 yorum
İyi okumalar.
•••
1 hafta sonra
Alican ile mükemmel bir tatil yaşamıştık. Adana'ya gittiğimizde oranın yemeklerinden ve kültürlerinden bahsedip durmuştu. Bende tabi onu dikkatlice dinleyip hevesini kırmamaya çalışmıştım.
Şimdi ise stüdyoya gelmiştik ve görevlinin haber vermesiyle tezgahlarımıza geçmiştik.
Bugün kaptanlık oyunu oynayacaktık ve kadroyla şampiyonlar da katılmıştı.
Kendi kendime öylece düşünürken yan tezgahımdaki Sergen yanıma gelmiş, "Heyecanlı mısın?" Diye sormuştu.
"Ne için?"
"Şampiyonlar da geldi ya artık. Onun için."
"Var biraz heyecan."
"Biz onlardan daha önce geldik ve alıştık. Bu yüzden bizi çok zorlayacaklarını sanmıyorum." Diyerek konuyu uzatınca derin bir nefes verdim. "Bilemezsin. Belki de çalışıp geldiler." Dediğimde omuzunu silkti.
"Yarışıp öğreneceğiz artık."
"Aynen öyle." Diye karşılık verdiğim de sonunda kendi tezgahına gitmişti.
Sergen'in yanımdan gitmesinin ardından bir kaç dakika sonra çekimler başlamış ve şampiyonlarda gelmişti. Hepsi önde duruyorlar ve konuşmalarını yapıyorlardı.
Aralarından en çok Cemre ilgimi çekiyordu. Gelir gelmez çok iddialı konuşmuş ve Barışa ağzının payını vermişti.
Umarım iyi anlaşırız.
"Evet arkadaşlar, herkes kutularını kaldırsın." Diyen Mehmet şefin sesiyle hepimiz kutumlarımızı açmıştık. İçindeki malzemelerden lahmacun olduğu belliydi.
"Bugün sizden lahmacun istiyoruz. 45 dakika süreniz var başlayın."
•••
İşler hiç iyi gitmiyordu. Malzemesini yapamamış ve yakmıştım. İşin kötü yanı ise benimkini Mehmet şef tatmıştı.
Şefler tattıkları lahmacunlardan bir kaç yarışmacıyı seçmişlerdi.
Seçtikleri bir yarışmacı da Alican'dı.
Alican hemen arka tezgahımda olduğu için yanına giderek, "Bence kaptanlığı sen alacaksın." Demiştim. Buna karşılık Alican, "Sanmıyorum." Dediğinde kollarımı önde birleştirip, "O neden?" Diye sormuştum.
