Gökyüzünün Çocukları/ 6. Bölüm: Arayış

42 8 25
                                    

♕ 𝕊𝕦 𝕂𝕝𝕒𝕟ı𝕟𝕕𝕒𝕟 𝕓𝕚𝕣 𝕫𝕒𝕞𝕒𝕟 𝕕𝕚𝕝𝕚𝕞𝕚 ♕

Dev işlemeli kapılar gözler önüne serildi. Uzaktan bakıldığında bir çift melek kanadını andırıyordu. Tavandan yere kadar uzanan beyaz kapıların kolları mavinin en güzel tonundaydı,kapının kanat şeklinde gözükmesini sağlayan detaylar parlak mavi korund taşıyla süslenmişti. Büyük kapının önce sağ kanadı sonra sol kanadı yana açıldı. Açılan kapıdan üzerinde siyah bir pelerin olan kadın belirdi,nefes nefes kalmıştı. Taht odası geniş bir düzlüğe sahipti. Odanın tam ortasında taht ve kral bulunuyordu,yerde kapının önünden tahtın önüne kadar uzayan kırmızı,sarı işlemeli halı vardı.

Kadın başında ki pelerini omuzlarına indirerek kırmızı halının üzerinde hızla yürümeye başladı. Şatafatlı,büyük tahtın önüne geldiğinde saygıyla selam vererek başını yere eğdi ve bir dizini yere kırdı. Tek dizinin üzerine çökmüş,başı yerde Kralının buyruğunu bekliyordu. Bir kaç dakikanın ardından tek düze bir sesle "Ekselansları" dedi krala. Kralının bir el hareketiyle başını kaldırdı.

"Söyle *Bermunda"

"Ekselansları vakit geldi. Beşgen yıldız tortul düzen içine girerek yer yüzü için geçit açtı,diğer efendiler taşlarıyla sizi beklemekte."

Su kralı tüm heybetiyle ayağa kalktı,daha önceden ayarladığı iki askerinin komutasında son kontrolleri yaparak taht odasından çıktılar.

Altı büyük kral yan yana geldi. Yere çizilmiş çember içinde ki yıldızın her bir köşesine elementi temsilen biri geçti. Birazdan bu mağarada büyük bir ayîn gerçekleşecek,yer yüzü gök yüzüne kapılarını açacaktı. Doğaya ve toprağa hükmeden kral diğerlerine bakmadan kendi dairesinden çıkarak yıldızın ortasındaki daireye geldi. Bileğini yerde gürül gürül yanan alev kasesinin üzerine uzattı.

"Ben Doğa klanının efendisiyim. Ey yüce ruh taşı,önünde diz çökmeye hazırım"

Doğa klanının efendisi elinde ki zümrüt taşını avuçlarında sıktı, taş çatırdamaya başladı çok geçmeden de parçalara ayrıldı aralarından en keskin olanını avucunun ortasına koydu. "Gücümü kapının açılması için yıldızlara bahşediyorum." Dedi. Avucunda ki taşla damarlarından başlayan ve yüzük parmağına doğru ilerleyen bir kesik açtı. Teninden sızan kanları yıldızın hemen ortasında ki ateş kasesinin girdabına damlattı.

Sıra buz klanına geldi. Hiç beklemeden boynunda ki asılı taşı çıkardı. Elinde ki taşın doygunluğu az, açık mavi renkte bir kyanit taşıydı,kendinden önce ki kralın yaptıklarını tekrarlayarak taşı elinde sıkarak parçaladı,en keskin olanını aldı. "Ben Buz klanının efendisiyim. Ey! Yüce ruh taşı,önünde diz çökmeye hazırım." Diğer kralların bakışları altında hızlı hareket ediyordu. Bir an önce ayinin bitmesi ve yer yüzüne inmek için zaman kolluyordu. "Gücümü kapının açılması için yıldızlara bahşediyorum."
Keskin olan taşı bileğinden işaret parmağına kadar keserek kanını ateş girdabına akıttı. Girdaba damlayan kanlar cızırtıyla beraber yok oldu. Buz klanının efendisi kendi sembolüne döndüğünde yerini hava klanının efendisi aldı. Boynundan kolyeyi çıkardı,ucunda ki açık mavi renkte beyaza kaçan akumarin taşını parçaladı,diğerlerinin yaptığının aynısını yaptı. O da kendi sembolüne geçtiğinde arkasından su klanının efendisi geldi.

Elinde mavinin en güzel tonu olan ama yarı yeşile de kaçan grandidierit taşını tutuyordu,diğerleri ne yaptıysa aynısını tekrarladı. Ateş krallığının efendisi geldi,elinde siyah turmalin taşı vardı,hepsinin yaptığını tekrarladı,kanı ateş girdabına düştüğünde cızırdadı ve beraberinde girdabın ateşini harladı.

Sırasıyla Hava,Su,Buz,Ateş,Doğa geldi ve sona hepsinin bağlılık gösterdiği asıl krallığın efendisi geçti ortaya.

"Ben Kan krallığının efendisi,diğer beş element hükümdarının asıl kralıyım! Onların kanı benim kanımdır. Altı element hükümdarının güçlerini kabul et ve onları gök sunagına yerleştir."

Elinde dünya da eşi benzeri görülmeyecek parlaklıkta ve açık rengiyle göz kamaştıran bir yakutu tutuyordu, o taş parçasının hiç bir değeri yoktu kral için,diğerleri gibi o da avuçlarında onu parçaladı. Diğerlerinin aksine onunla kanını akıtmak yerine taşı girdabın içine attı. İşaret parmağıyla havada daireler çizmeye başladığında ateş kasesi bir küreye dönüştü. Kralların gözünü kapatmasını sağlayacak bir güçte patladı,ışık ve ateş tekrar birleşerek halka halini aldı,sonra hiç durmadan hızla büyümeye başladı. Etrafa derin bir sessizlik hakim oldu.

Gök gürledi,şimşekler çakmaya başladı. Hava akışının değiştiğini tüm krallar hissetti. Yağmur damlaları aşağı doğru damlasa bile yarı da kalarak yukarı doğru gitmeye başladı,her şey tersine dönmüş gibiydi. Ateş girdabı artık büyük çember halini aldı. Sonra evren herkes için bir ilahi yazmaya başladı,bu kralların ortak kaderi olan bir ilahiydi.

𝓨𝓮𝓻 𝓼𝓪𝓵𝓵𝓪𝓷ı𝔂𝓸𝓻, 𝓖ö𝓴 𝓪ğ𝓵ı𝔂𝓸𝓻
𝓖ö𝓴 𝓫𝓪𝓴ı𝔂𝓸𝓻, 𝓨𝓮𝓻 𝓰ü𝓵ü𝔂𝓸𝓻.
𝓚𝓪𝓹ı𝓵𝓪𝓻 𝓫𝓲𝓻 𝓴𝓮𝔃 𝓪çı𝓵𝓭ı𝔂𝓼𝓪 𝔂𝓲𝓷𝓮 𝓪çı𝓵ı𝓻.
𝓩𝓪𝓶𝓪𝓷 𝓽ü𝓴𝓮𝓷𝓲𝔂𝓸𝓻
𝓣𝓲𝓴. 𝓣𝓪𝓴.
𝓐𝓻𝓴𝓪𝓷𝓪 𝓫𝓪𝓴𝓶𝓪𝓭𝓪𝓷 𝓴𝓪ç
𝓚𝓸ş. 𝓚𝓸ş. 𝓚𝓸ş

Yer sallanıyor,gök ağlıyor.
Gök bakıyor,yer gülüyor.
Kapılar bir kez açıldıysa yine açılır.
Zaman tükeniyor.
Tik tak.
Arkana bakmadan kaç.
Koş. Koş. Koş.

Ateş çemberi bir kapı şeklini aldı. Ateş yavaş yavaş dindi yerini demirden bir kapı aldı,açıktı ve krallar baktığı zaman orada onları bekleyen dünyayı görüyordu. Kan kralı kapının önünde duruyordu,
ellerini havaya kaldırdı önce, parmakları kapıya bakıyordu. Yer yüzünü kapatan perdenin onları alması içi büyülü sözlerini söylemeye başladı.

Perde uğultulu bir şekilde yırtıldı,
etrafta dalga dalga titreşimi hissedildi. Kan kralı geçitten geçmeden önce başını hafifçe geriye çevirdi.

"Perdeden geçerken ruhunuzu dünyaya açın ve aradığımız düşeni bulmadan gelmeyin dostlarım!.."

Ve arayış zamanı başladı.

Gelir mi bir beğeni?

*Bermunda: Su krallığında asil ve değer gören kadınlara hitap şeklidir.

Gökyüzünün Çocukları Where stories live. Discover now