Gökyüzünün Çocukları/7. Bölüm: Buza hapsolan bedenler

24 10 21
                                    

VOTEEEEE VERİNNN

💋💋💋
●●●

"Bedenleri buza hapsolmuş!"

●●●

Festivale geldiğimiz de her yerde bir renk cümbüşü vardı. Yüksek sesli müziğe diğer insanların eğlenceli,
neşeli cıvıltıları katılıyordu. Arazi toprağı nemliydi bu sebepten olsa gerek yerlere beyaz,siyah,kırmızı gibi farklı renkler de nakışlı ince bir halı serilmişti.

Alan; bir çember içinde ikiye ayrılmış gibiydi,sağ tarafta yeşil veya siyah kumaşlı kurulmuş çadırlar vardı.
Tepelerine renkli yıldızlar koyulmuş,
boyalarla anlamsız işaretler çizilmiş,
demirlere neon ışıklar sarılmıştı. Genellikle içerde ses sevmeyenler için hazırlanmış küçük oturma masaları olurdu bazılarında ise kahve falı yorumcuları,astroloji ile ilgilenenler vardı. Sol tarafım da açık bir büfe vardı,içecekler ve ikramlar olurdu. Bir köşeye DJ kabini ona yakın yere de bir kaç masa koymuşlardı. Geri kalan yerse bizim pistimizdi sadece tam ortada uzun bir direğimiz vardı,led ışıklarla sarılmış ve renkli tüllerle süslenmişti.

Festival de verilen mola arasında gençlerin sepetlere yazılı kağıtlarını bıraktığını söylemiştim zaten,ara bitip tekrar festival başlandığında şenliğe özel danslar yapılırdı. Her genç direkte ki tüllerden birini kapmaya çalışırdı,sonra tüllerle beraber dans ederler,sanatlarını kendilerine has yeteneklerini sergilerlerdi.

"Moli bizimkiler orada!"

Annem DJ kabinin oradaki masalardan birini işaret ediyordu. Kalabalıkta tam göremesem de orada arkadaşlarının olduğuna emindim. Moli teyzeyle beraber o tarafa doğru ilerlemeye başlayınca Monayla yalnız kaldım. Gözleri üzerimdeydi. "Seninle konuşmam la-" Mona'nın cümlesini yarıda kesen yanımıza gelen arkadaşımdı.

"Selam asi!"

Adi yüzünde bir gülümsemeyle geldi. Onu baştan aşağı inceleyince ne kadar şık durduğunu fark ettim,
festival için özen göstermişti. Üzerinde lacivert spor bir gömlek altında hemen hemen onun tonuna yakın bir pantolon,gömleğinde üstteki ki açık düğmeden gördüğüm kadarıyla boynunda gümüş bir kolye vardı.

Gözlerim bu sefer de yüzüne tırmandı. Uzun kızıl saçlarını arkadan topuz yapmıştı,yüzünde çekici ve onu tatlı gösteren bir gülümseme vardı. Gözleriyse yüzüne vuran ışıkla beraber gri ama yeşile de çalan bir tonda parlıyordu.

"Merhaba Adi."

Selamlaşmak için uzattığım elimi tuttu. Ters çevirdi ve elimin üzerini hafifçe öperek önümde abartılı bir reverans yaptı. Göz ucuyla Mona'nın göz devirdiğin yine de gözlerini Adi'den çekmediğini gördüm.

"Çok güzel gözüküyorsun asicim"

Gözleri dekoltem de ki kırmızı yakutun üzerinde durdu.

"Teşekkür ederim,sen de çok iyi görünüyorsun Adicim."

Şakayla karışık ikimiz de güldük,bu durum Mona'yı daha da delirtti. İltifat almamak ve yok sayılmak onu kızdırıyordu. İyi de bu kimin umrunda? Banane,geber,kıskan kudur...

Adi sanki yeni fark ediyor gibi Mona'ya bir baş selamı vererek çadırlara yakın bir masaya beni çekiştirmeye başladı. Ayağımda ki sporları iyi ki giydiğimi söylemek isterim çünkü yerde,ayaklarımın altında ezilen çakıl taşlarını hissede biliyordum muhtemelen bir topuklu giyseydim yürümeyi beceremez ve düşü verirdim şuraya. Boş bir masaya geçtiğimiz de buradan herkesi göre bilmeyi başardık.

Gökyüzünün Çocukları Where stories live. Discover now