Koru beni

734 79 65
                                    


Ben geldim ulan, özledim de geldim o yüzden cillop gibi bir bölümle geldim efenim, uzunluk olarak gayet iyi içerik olarak da iyi ama kime göre neye göre 😁

Ve artık sona yaklaşıyoruz gibi, buraya kadar desteğinizi ve sevginizi esirgemediğiniz için teşekkür ediyor sizi çehrenizden öpüyorum

yorumlar ve beğenileri eksik etmeyelim yaratıcı yorumların hastasıyım hadi Behlül kaçarr


Sahici bir yalan mı bu aşk, bu duygu? Sana vaat ettiğim bu kalp bir yalan mı? Gözlerini diktiğin nefesimi öyle bir çaldı ki hayranı olduğum eller. Öfkeye sığamadım, sığamadım sarındığım kumaşlara. İntikamını istedim göz bebeğimden akan kanın, boynuma dolan nefesin intikamını. Kalbime tuttuğun bıçağın hesabını sormak. Bir çığlık ve her şeyden kurtulmak.

Jimin'in evinden çıktığımda atıma binerken arkadan Jimin'in Yoongi'ye ağlayarak ve bağırarak neden bunu yaptığına dair hesap sorduğunu işitmem bile içimdeki acıyı daha fazla körüklüyordu. Muhtemelen öfke krizi geçiriyordum çünkü deli gibi titrememin ve hızlı hızlı solumamın başka açıklaması olamazdı.

Kim Taehyung'a olması gereken nefretimin şimdi açığa çıkması bir bakıma garip geliyordu. Ben bunun için büyütülmüştüm? Taehyung'u tahtından edip hükümdar olması için babama yardım etmeyecek miydim? Şimdi ne değişti. Koynuna girdiği insan mı sinirlendirmişti beni, yoksa beni hiç dinlemeyişi acımı kimsenin umursamayışı mı?

Atın üstünde hızla giderken elimi ağrıyan kalbimin üstüne koyup orayı birkaç saniye ovaladım, kalbimin dağları yerinden oynuyor gökyüzü hırçın fırtınalar arasında kayboluyor gibi hissediyordum. Sanki orada bir dünya vardı ve ben o adamı oraya ait kılmış gibiydim. Onsuzluğun acısını çeken kainat gibi acı içindeydim. Acıdan yüzümün buruştuğunu hissediyordum. Şu an mantıklı düşünemediğim ortadaydı, sanki gözlerime bir perde inmiş gibiydi. Gözlerim onu görmenin hasreti, özlemi içinde kan döküyordu. İçten içe kan içinde kalıyor, kokusu adeta burnuma doluyordu. Bir Aşk insanı kendi içinde boğabilir, kendi düşünceleri arasında deliye çevirebilirdi.

Havanın soğukluğu ciğerlerimi yaksa da vücudum bu eksi kaç olduğunu bilmediğim havada alev topuna dönmüştü. Sevdiğim ama içimde nefreti filizlenen adamın önünde ya diz çökecektim ya ona benimle yakınlaşarak hayatının hatasını yaptığını gösterecektim.

Bir ton düşünce yağmurunda gerçekten yağmurun şiddetli yağdığını geç fark etmiştim. Fakat sanki yağan ve tenime değen yağmurdan ziyade bir asitmiş de tenimi yakıyormuş gibi hissediyordum.

Sarayın önüne geldiğim vakit atımdan inip bir kenara bağladım. Sarayın devasa kapısından girmek elbette kolaydı, Kim Taehyung her zaman olduğu gibi iyi insanlığını konuşturup saraya gelen halkın derdini kolayca çözebilmek için saraya girişi kolay yapmıştı. Bu büyük kapının arkasında gardiyanların nöbetleştiği bir kapı daha vardı, sorun da o kapıydı işte.

Fakat bunu bir sorun olarak görüp de geri dönmeye asla niyetim yoktu. Atın eğerine asılı yayımı ve ok çantamı alıp sırtıma taktım. O kaleye girecektim. Sonunda ölüm olsa bile aylarca beni dinlemeyen Kim Taehyung'un beni dinlemesini sağlamak zorundaydım. Gece vakti girişin daha kolay olduğunu tahmin etmek çok da zor değildi. Büyük kapıdan girdiğim gibi uzunca yoldan yürüdüm, titriyordum deli gibi titrememe rağmen bu gecenin karanlığında bunu birisinin anlaması imkansızdı.

Biraz daha yürüdükten sonra ikinci kapıya geldiğimde saklanma ihtiyacı duydu. İki gardiyan zar zor ayakta duruyorlardı, muhtemelen nöbetlerinin son saatleriydi uyukluyor gibiydiler. 'Çalıştır kafayı, nasıl atlatacağım bunları?' O an aklıma düşen fikirle tebessüm ettim. Kapıdan biraz uzaklaşıp yere çöktüm. Yapmam gereken tek şey biraz oyunculuğumu konuşturmak olacaktı, ve sonra bamm! Çantamdan okumu ve bir yay çıkarıp elime aldım.

İMPARATOR Where stories live. Discover now