Peyda 3

37.1K 1.7K 212
                                    

12.03.2024
Üçüncü bölümümüze hoş geldiniz.
İyi okumalar.

Bölüm şarkısı:
Gökhan Özen- Ne fark eder
🎀

"Zehirli Sularla Sulanan Tohum"

22 Ekim 2023
İstanbul, Türkiye

Hastanedeydik.

Ben, Nazlı Hanım ve Cihan Bey. Birkaç tartışmanın ardından hızlıca hastaneye gelmiş ve kan vermiştik. Sonuçları bekliyorduk.

Ben sonuçlardan emindim. Gözlerim her Nazlı Hanım'a çarptığında daha da emin oluyordum. Dudağının hemen üstündeki iki bene kadar birbirimize çok benziyorduk.

Bu benzerliği anlamak için insanın uzaktan bakması gerekiyordu belki de çünkü bu kadını ilk gördüğümde hiçbir şekilde kendime benzetmemiştim.

Ama şimdi daha dikkatli bakınca onunla olan benzerliklerim birer birer ortaya çıkıyordu.

Acaba kişiliğimiz de benziyor muydu? Benzemesini istemezdim, çünkü ben çekingen, korkak, hayatsız insanın ta kendisiydim ve onun benim tam aksime hayat dolu, mutlu, huzurlu, cesur, atılgan bir insan olmasını isterdim.

"Sonuçlar çıktı Cihan Bey!" Hemşirenin bizden tarafa seslenmesiyle üçümüz de ona dönmüştük. Nazlı Hanım ve Cihan Bey küçük bir bakışma yaşadıktan sonra Cihan Bey eşine elini uzatmış ve onu oturduğu yerden kaldırmıştı. Ve ayağa kalktıklarında bile hâlâ el ele tutuşuyorlardı.

İlerlemeye başladıklarında ne yapacağımı bilemiyordum. Cihan Bey bu durumu sezmiş gibi omzunun üzerinden bana bir bakış attı ve ardından boşta kalan eliyle odayı işaret ettiğinde hemen onların arkasından yürümeye başladım.

Odaya girdiğimizde odanın ortasında ayakta duran doktoru fark etmiştim. Elindeki sonuçların olduğunu düşündüğüm kağıdı inceliyordu.

Cihan Bey'in küçük öksürüğüyle bizi fark etmişti. Elindeki kağıdı bırakmadan bizim yanımıza gelmiş ve önce Cihan Bey'e dostça sarılmış, ardından Nazlı Hanım'ın sadece elini sıkmakla yetinmişti. Gözleri bana değdiğinde ise gergince tebessüm etmişti.

"Sonuçlar nedir, Arif?" Cihan Bey'in arkadaşı olduğunu düşündüğüm doktora olan sorusuyla birlikte doktor bir elini Cihan Bey'in omzuna koymuştu. Bunu büyük ihtimalle destek vermek amacıyla yapmıştı.

"Abi sonuçlar ortada, kız sizin kızınız." O an karşımdaki çiftin adeta buz kestiklerini görebildim. Şaşırmışlardı, benim aksime. Ben bu şeyin doğru olduğunu bana söylendiği ilk an anlamıştım. Onlar da anlamıştı. Sadece beni istemedikleri için bahaneydi bu onlar için.

"Cihan, olamaz. Bir şey de yanlış bakmışlardır, bir şey olmuştur, bir yanlışlık vardır, Cihan!" Nazlı Hanım'ın feryat eder gibi konuşmasıyla gözlerim dolmuştu. Artık üzerlerinden o donukluk hali kalkmış ve yerini acıya bırakmış gibi ağlıyordu. Eşi ise elini omzuna koymuş ona destek çıkmaya çalışıyordu.

Ben ise onları izliyordum. Yıllardır koparıldığım annem ve babamı izliyordum. İçimden onlara sarılmak bile geçiyordu şu an. Ama onların üzüntülerini saygı duyduğumdan onlara bakarken bile tereddüt ediyordum.

"Nazlı'm ağlama, bak güçlü olmamız gereken zamandayız, hadi sil gözünün yaşını." Cihan Bey'in sesi güçlü çıkıyordu, her durumda güçlü kalabilen bir adam olduğu belliydi. O an babam gibi olmak istedim. Çok güçsüz bir insandım, hayatımda azıcık da olsa güçlü olmak isterdim.
Zorluklarla karşılaştığında şu an olduğu gibi ağlamamak isterdim. Canım acıdığında canımı acıtandan hesap sormak isterdim, köşeye çekilip her zaman yaptığım gibi ağlamak değil.

PeydaWhere stories live. Discover now