Peyda 24

21.6K 2K 267
                                    

16.04.2024
Yirmi dördüncü bölümümüze hoş geldiniz.
Keyifli okumalar:)

Bölüm şarkısı:
Sena Şener-Bak Bana
🎀

"İçimdeki Dürtülmüş Nar"

Dürtme içimdeki narı
Üstümde beyaz gömlek var.

31 Ekim 2023
İstanbul, Türkiye

İçimdeki narı çok dürtmüşlerdi ve üzerimdeki beyaz gömlek çoktan kırmızıya bulanmıştı.

O nar benim kalbimdi, beyaz gömlek ise hayatım. Kalbimi elleri arasında sıktıkça ve beni umursamadan kalbimle, duygularımla oynadıkça kötü insanlar, tüm hayatım tepetaklak olmuştu.

Daha doğduğum ilk gün...

İlk kez içimdeki narı o gün dürtmüştü kötü insanlar, bunlardan biri öz be öz dedemdi.

Bir diğeri annemdi, Zalim'di. İçimdeki narı, kalbimi kırıp durmuşlardı. Beyaz gömleğim ala boyanınca da durmamışlardı.

Ben de herkesin gömleğini kırmızı zannetmiştim. Oysaki başkalarının gömleği beyazdı, temizdi. Anneleri kirlendikçe temizlemişti gömleklerini, zihinlerini.

Ben ise kirli zihnimle, bulamadığım doğrularımla ve kirli gömleğimle kalmıştım ortada. Kanamıştım, kirden görmemişti kimse kanadığımı.

Nar lekesini annem çıkarmamıştı, babam görmemişti. Nar lekesi gömleğimde kaldıkça leke hâline gelmiş ve orada kalmıştı. Şimdi ise kimse geçiremiyordu onu. Kimse fark edemiyordu dürttüklerini içimdeki narı, kırıldıklarını kalbimi...

Odamın köşesinde bir yere çökmüş ağlarken üç gün önce dürtülmüştü içimdeki nar ve hâlâ kanıyordu.

Abim bana sarıldığında kalbime dokunmuştu, dokunduğu kalbimden kan akmış, içimdeki narı dürtmüştü sarılışı ve bu sefer gömleğimin kirliliğine ağlamaya başlamıştım.

Tam üç gündür durmadan ağlıyordum.

Yemek yemiyor, dışarı çıkmıyor ve sadece ağlıyordum. Odamın kapısına nadir geliyorlardı ya da bana geldiklerini belli etmiyorlardı. Bilmiyordum. Düşünmek istemiyordum.

O gün o sarılmadan sonra Alparslan ile ikimiz de birbirimizin yüzüne bakamamıştık. Onun sarılışı beni resmen yıktığı için dizlerimin üzerine çökmüştüm ve orada başlamıştım üç gün süren ağlamalarıma.

Herkes şaşkındı, herkes üzgündü. İlk defa... Benim için ilk defa birilerinin üzüldüğünü görmüştüm. Bu daha fazla dürtmüştü içimdeki narı.

Odama kapanmıştım, orada ağlamıştım bir süre. Onlar kaçırıldığım için ağladığımı sanmıştı ama ben kirli gömleğime ağlıyordum.

Her gün kapıma gelen biri vardı bir de, konuşuyordu benimle. Başta onun gelişine şaşırmıştım ama sonra alışmıştım. Bana iyiliği değil kötülüğü dokunmuştu her zaman ama üç gündür birkaç dakika da olsa ağlamamı durduran şey onun konuşmasıydı.

Yine gelmişti. Kapının ardında oturan bedenini duyunca ağlamam şiddetlendi başta ama sonra o konuşmaya başladı ve merakımdan sustum yine. Üç gündür olduğu gibi.

"17 Haziran 1991
Yine o odadayım, karşımda babam var. Açım, susuzum ama konuşmuyorum. Bir parça ekmeği bıraktım bir damla su için yalvaracak haldeyim ama ölümü tercih ediyorum. Cesurum, gençlik cesareti sanırım. Bana bakarken yine aynı sözleri söylüyor. 'Bana benziyorsun, oğlum.'" Durdu okuduğu günlüğü bıraktı ve bana doğru cevap alamayacağını bile bile sordu. "Sence ona benziyor muyum, Peyda?" Cevap vermedim, umursamadan devam etti.

PeydaWhere stories live. Discover now