Bölüm 3

788 229 37
                                    

3. Bölüm

Bir hafta olmuştu temizlik şirketinde işe başlayalı. Haftalığını alıp kaldığı otel bozmasına olan borcunu karşılayan Semahat ablaya ödeme yapacaktı. Ayrıca yiyecek bir şeyler alacaktı. Ucuz bir hırka alırken büyük bedenini de Semahat ablaya almıştı. Pahalı bir şey almaya henüz parası yetmiyordu. Aynı mağazadan bir de kot ve kazan almıştı kendisine. O kadar ucuzdu ki hepsi hayret etmişti. Kalitesiz olacaklarını düşünmüştü. Satıcı kız kendi imalatları olduğunu, o nedenle toptan fiyattan sattıklarını söyleyince rahatlamıştı. Bir sonraki hafta da bir şeyler alabileceğini söyleyip çıkmıştı mağazadan. Hesabını kontrol ettiğinde halen tedbirin kalkmadığını görüp morali bozuldu. O kadar para hesapta yatarken her şeyi düşüne düşüne harcamak canını sıkıyordu. Eninde sonunda açılacaktı hesap.

Danışmada yine Semahat Abla oturuyordu. Borcunu ödeyip hırkayı verdikten sonra odasına çıkmıştı. Eski telefonu için şarj cihazı almıştı. Odasına gider gitmez şarja takacak ve eski telefonun çalışmasını umacaktı. Bir saat sonra tekrar aşağı indiğinde elinde yarım yamalak da olsa şarj olmuş telefonu vardı.

"Abla, ben bu akşam yeni bir yere gidiyorum temizliğe. Hiç bilmediğim bir yer. Tek gidiyorum. Kartında yazan telefonu sana da not etsem, bir şey olursa falan haberleşsek olur mu?"

"İşi Fikret mi buldu? Benim kızın patronu? Yoksa kadınlardan biri mi çağırdı?"

"Fikret abi buldu."

"O sağlam olmayan yere kimseyi göndermez. Ben kızımı kurda teslim etmem. O bizim köylümüz. Sen yine de yaz şuraya ama rahat ol."

"Sağ ol abla. Tüm kızlar aynı şeyi söylüyor ama içerde o kadar çok hikâye dinledim ki, kendimden bile şüpheleniyorum."

"Sen de haklısın kibarcık, devir o kadar kötü ki. Yemek yedin mi?"

"Yemedim. Geç kalırım yersem. Dönüşte bir şeyler alırım. Sen de çok yeme. Birlikte yeriz."

"Paranı harcama. Makarna yapıyorum, yoğurt al yeter."

O ilk yedikleri günden beri akşam yemeklerini birlikte yemek adetleri olmuştu. Arada kızı Selma da onlara katılıyordu. İkisinin de elleri temizlik eldivenlerine rağmen şişiyor, eklemleri ağrıyordu. Gerçekten zor işti iş hanlarını, büroları temizlemek.

Azra, verilen adrese giderken parasının kullanıma açılmasından sonra da iyi bir iş bulana kadar bu işe devam edeceğini kendine hatırlattı. Zor, yorucu bir işti ama en azından iş ararken kendini yetersiz hissetmezdi. Paraya kavuşunca yapacağı iş otelden çıkmak ve kendisine ait eşyaların olduğu bir evde dilediği gibi yaşamaktı. Çamaşırını kendi makinesinde yıkamak gözünde büyük lükstü. Biraz da üstünü başını düzeltirse iş ararken daha güvenli olacağını biliyordu.

Gittiği iş hanın kapısında büroların isimlerinin yazdığı tabelalara baktı. Her gittiği yerde bunu yapıyordu. Genel olarak muhasebe işi yapan ya da yakın iş kolunda olan yerleri öğrenmeye çalışıyordu. Aynı nedenle tabelaları tararken tanıdık bir isim gözüne çarptı. İsmi değil kadının soyadını hatırlıyordu. Belki de birinin soy adı ile karıştırıyordu. Avukat Lale Gürkan Haznedar! Gürkan soyadı acaba hapisten birinin miydi? Çok mu vardı bu soy ad? Kendisi için önemli birinin olmalı ki görür görmez çağrışım yapmıştı.

Bir sürü büro vardı temizlenecek. Üst kattan başlamıştı çalışmaya. Başkalarının da geleceğini biliyordu ama onlar kendisinden sonra gelecekleri için yapabildiği kadarını tek başına halletmesi gerekiyordu. Üst katın işi bittiğinde aradan bir saatten fazla zaman geçmişti. Bekçi ara sıra çıkıyor kontrol ediyordu. Neyse ki çalışanlar vardı daha handa. Tedirginliği artınca kendine hatırlattı, kendini savunabilirsin.

AZRAWhere stories live. Discover now