15. Bölüm

696 214 21
                                    


"Azra?"

"Merhaba baba."

Kapıyı çalarken neyle karşılaşacağı hakkında en küçük fikri yoktu. Kendine düşünmeyi yasaklamıştı. Düşünmemek için bir şeyler okuyarak yapmıştı tüm yolculuğu.

Azra, halen dinçliğini koruyan adamın sadece biraz daha derinleşmiş çizgilerin olduğu yüzüne baktı. O gözlerde sevgi, özlem ve pişmanlık vardı. Yaşlı adamın sarılıp sarılmama arasındaki ikilemini anladığında geriye doğru küçük bir adım attı. Yıllarca kendisine hainlik ettiğini düşündüğü adama sarılmayı düşünmüyordu. Belki sonra ama asla şu anda değil.

"Gel, içeri gir." İlk şaşkınlığı geçtikten sonra kapının önünden çekilip yolu açmıştı.

Valizini vermek yerine kapının ağzında yere koymuştu. Orada kalıp kalmayacağı belli değildi. Mantosunu asarken ellerinin buz gibi olduğunu hissediyordu. Parmakları zorla hareket ediyordu. Eldivenlerini cebinde unutmuştu.

"Böyle gel, burası sıcaktır."

Güneş alan bir odaya sokmuştu Azra'yı. Kaloriferin hemen önündeki koltuğu oturup ellerini uzattı. Manzarası karşıdaki bina olan ev tahmininden küçüktü. Babasının yıllarca saray yavrusu evlerde yaşadıktan sonra böyle bir yere taşınması çok şaşırtmıştı Azra'yı.

"Adresimi nasıl buldun?"

"Önemli değil. Sen neden bana yazmadın? Neden hiç gelmedin?"

"Özür dilerim." Çok içten gibiydi. Ama suçlarken de içtendi. Kızının suçlu olduğunu kabullenmişti.

"Kabul etmedim. Nedenlerini söylemelisin. Aksi halde bu son görüşmemiz olacak. Seninle hesaplaşmak, neden böyle davrandığını öğrenmek için geldim." Sözlerindeki kadar kesin değildi duyguları. Yumuşamaya başlamıştı bile.

"Bu kadar nefret ediyorsan telefon da açabilirdin." İşte şimdi yıllar öncesinde bıraktığı adam vardı karşısında. Dik duran, hesap vermem diyen...

"Gözlerinin içine bakmam gerekiyordu." Bu cümle ile adamın o anlık dikleşen omuzları çöktü. İkisi de yalanların ardına saklanmayacak kadar özlemişti. Azra kızgınlığının boşa olmadığını kendine hatırlatmaya çalışıyordu.

"Orada gerçek bir pişmanlık görebilirsin. Gerçekten üzgünüm kızım."

"Üzgün olan biri kızının böyle bir suç işlemeyeceğini bilirdi. Kızına iyi bir avukat tutar, hatta Teoman denen pisliğin yaptıklarını ihbar eder beni de bir sürü masumu da kurtarırdı."

"O kadar kolay değildi."

"Kolay olmayan ne? Paralarından ayrılmak mı? Seni istediğin her yere sokan işinden uzak kalmak mı? Onların kızından daha değerli ve öncelikli olmasını anlayamıyorum. Üstelik şu an yaşadığın yer alıştıklarından çok çok aşağıda!"

"Asla öyle olmadılar. Asla..."

"O zaman neden?"

Babası ayağa kalkınca Azra şaşkınlıkla baktı. "Çay koyup geliyorum. Aç mısın? Yemek getirteyim eve. O arada da konuşuruz. Emin ol uzun konuşacağız."

Bir şey Azra'yı susturdu. Bu gözlerinde gördüğü pişmanlık mı, sesinde duyduğu korku muydu bilmiyordu. Babasının yeni hayatı o kadar farklıydı ki! İçinde olduğu oda son derece basit döşenmişti. Bir koltuk takımı ve televizyon vardı. Orta sehpanın üstünde eski evinden bildiği gümüş kâseyi gördü. Yerdeki halı yeni bir makine halısıydı. Eski evdeki el dokuması halılar ne olmuştu acaba?

AZRAWhere stories live. Discover now