4. Bölüm

788 225 52
                                    


"Diyorum sana, bu kadın temizlik şirketinde harcanmayacak kadar iş bilen biri. Müvekkilimin dosyasını gösterdim. Hemen neler yaptığını anladı. Bana Orhan Abinin söylediği her şeyi atlamadan söyledi. Muhasebecinin attığı kazığın büyüklüğünü şöyle bir bakmakla görecek göz gerçekten usta olmalıymış. Orhan abi bile inanamadı anlattığımda. Çok tecrübeli olmalı dedi. Bugün gelen raporla müvekkilimin başının gerçekten ne kadar büyük derde gireceğini de anlattı. Bu adamı kaçmadan tutuklatmam lazım."

Kız kardeşine bakan Çınar onun heyecanlı haline gülümsedi. Geldiğinden beri temizlikçi kadını ve bir bakışta hatayı buluşunu dinliyordu. Avukat olan kız kardeşinin açacağı davaya hazırlanması bunun için de kendisinden yardım istemesi pek alışılagelmiş değildi.

"Niye temizlik yapıyor o halde?"

"Hapis yatmış. Parayı beğenmeyip temizlik yapmayacağına göre, iş bulamamış olmalı. Orhan Abi görüşmeyi kabul etti. Yetki vermez belki ama en azından iyi bir işi olur. Müvekkilimin hesaplarını da Orhan abiye verdim. "

"Akıllı firma, böyle birini kaçırmak istemiyor demek ki. Ne yemek yaptın bize? Saatlerdir aç bilaç konuşturuyorsun beni."

"Elbette konuştururum. Senin işin bu değil mi? Bak bu adam dolandırıcı. Tek başına yapıyor olabilir ama görmezden gelen maliye ayağı olamaz mı? Gün gelir ekip değişir ve tüm bu işler ortaya çıkar ama o zamana kadar bir sürü insanı dolandırıp paralarını çalan çete kaçar. Sen de zamanında sözümü dinlemediğin için üzülürsün."

"Sen davayı açar açmaz ilgili bölümler detaylı araştıracak ama organize olduğu anlaşılmazsa benim yapacağım bir şey yok. Genelde bu tarz eylemler en fazla iki kişi arasında gerçekleşir."

"Bak işte iki kişi diyorsun."

"Diyorum da bu organize demek değil. Sen aç davayı, gerisini hallederiz." Kardeşini başından atmaya çabaladığını belli ediyordu. Lale, anlamazlıktan gelip devam etti. "Tamam, senin işler nasıl? O bitmeyen dosyan kapanmadı mı hala?" Son yıllarda abisinin elindeki özel dosyayı biliyor, çözemediği için sinirlendiğini tahmin ediyordu.

"Tanıklar, deliller yok olduğu sürece kapanmaz. Tüm dünya suçlu olduğunu biliyor ama bir türlü ispatlanamıyor. Al Capone gibi onu da vergi kaçakçılığından enseleyeceğiz bu gidişle."

"Acaba benim muhasebeci de onun adamı mı? Bak sana bir soru daha, araştır bence."

"Sen avukatlığı bırak senaryo yaz. Süper bağlantılar ayarlıyorsun."

"Zaten işi yaparken olayın kurgusunu senaryolaştırıyoruz, yoksa nasıl çözeceğiz, aralardaki kaçakları yakalayacağız? Düşüneyim ben bu işi. Belki ek kazanç sağlarım."

"Yemeğini ye de sonra kocan başıma ekşimesin, aç kalmış karım, tansiyonu düşmüş demesin."

"Artık daha iyiyim. Baş dönmelerim bitti. Yoğunlukla ilgiliydi belli ki."

"Doktora gitmedin mi?"

"Gittim, bir şeyin yok dedi."

"Yalancının?"

"Vallahi gittim. Yemek yememi düzene sokmalı ve su içmeliymişim. Yoksa önemli bir şeyim yokmuş."

"Dikkat et."

Masayı hazırlayınca oğluna seslendi. Dersinin başından kalkıp gelen yeğeni, dayısının yanına oturup yemeğini yemeye başlamıştı. Kısa süre dayısı ile okul hakkında konuştuktan sonra yemeğini hızlıca bitirip yeniden odasına gitmişti. Dersleri olduğu zaman dünyayı umursamayan bir çocuktu. Kendi okul yıllarındaki haline çok benziyordu.

AZRAWhere stories live. Discover now