İsimsiz çiçek

11 1 0
                                    

Masamda masum masum otururken kapı aralandı elimdeki kalemi masaya bırakıp kulaklığımı çıkarttım içeriye giren kişi masaya çiçek buketini bırakıp çıktı üstünde not bile yoktu

"Bakarmısınız"

Arkasından seslensemde duymadı ofisime kadar gelip nasıl bu şekilde odama izinsiz girebiliyor.

"Suzan gelirmisin yanıma"

Kapıdan içeri giren suzan Buyrun der gibi kafasını salladı

"O adam kimdi"

"Hangi adam?"

"Suzan dalgamı geçiyorsun az önce odaya bir adam girdi ve masama çiçek bırakıp gitti"

"Efendim ben kimseyi görmedim siz iyimisiniz"

"Sen kimseyi görmediysen,nasıl yani?"

"Efendim su istermisiniz"

"Hayır,dışarı çık ve bana kamera kayıtlarını getir"

"Tabiki"

Suzan kapıyı kapattıktan sonra odama giren kişiyi gözümün önüne getirdim uzun boylu,siyah giyinmişti saçları gözlerini kapatıyordu gözleri mavi renkti siyah saçlarının arasında parlıyordu.

"Efendim istediğiniz kamera kayıtları"

Suzan elindeki USB belleği uzattı bilgisayara takıp görüntüyü oynat tuşuna bastım giriş katında yoktu orta katlarda veya üst katlarda siyah giyinimli kimse yoktu.

"Suzan?"

"Araştırmamı istermisiniz"

"Elbette"

Suzan ufak bir gülümseme ile odadan çıktı önümde duran belgeler imzalanmak için beni bekliyorlardı kalemi tekrar elime alıp imzaları atmaya başladım.

"Seni gören oldumu?"

"Hayır kimse görmedi yada duymadı"

"İyi,çiçeği bıraktınmı?"

"Çok kolaydı kılık değiştirmek çok zevk veriyor"

"Şımarma işini yap"

"Sen benim kardeşimsin bana emir veremezsin güzelim"

"Sinir etme beni kuzey"

"Edersem ne olurmuş küçük prenses"

Güney silahını çıkarıp boyu yetmediği için kuzeyin kalbine dayamıştı
"Kısasın"

Güney dahada sinir oluyordu

"Çok sinir bozucusun kuzey"

"Biliyorum ve bundan zevk alıyorum"

Kuzey,güneyin elinden tek hamle ile silahı almıştı ve kafasına dayamıştı

"Bu benim silahım ve buna dokunmana izin yok biliyorsun değilmi"

"Evet"

"Cezasını çekmen gerek küçük hanım"

Kuzey silahı beline koyup güneyi kucağına alıp barın sandalyesine oturttu

"Benim ayaklarım var"

"Kes sesini ve bana birşeyler hazırla"

"Neyim ben barmen falanmı?"

"Evet dediğimi yap yoksa daha ağırını ödersin"

"Tamam KUZEY"

güney sandalyeden kalkıp barın başına geçti birkaç şeyi karıştırıp bardağa döktü önceki çalıştığı yerde de bu işi yaptığı için profesyonel idi bardağa buzları koyup kuzeye uzattı

"İlacını aldınmı"

Kuzey bardaktan ilk yudumunu alırken iç çekti

"O ilaçları almazsan en riskli yerde bile tetiklenebilir"

"Aldım"

Yalan,güney bunu bildiği için ilacı çoktan bardağın içine atmıştı

"Dosyaları aldınmı?"

"Hangisi?"

"KUZEY!"

kuzey kahkahayı basmıştı karargahta olan asil olan herşeyi duymuş fırça atmak için bilgisayarın başından kalkıp içeri gelmişti arkasında tuttuğu şeyin ne olduğunu anlayamayan kuzey ve güney dikkatle asile bakıyordu

"Çokmu ses yaptık?"

"Evet sizi iki kardeş bozuntusu"

Diyerek arkasında tuttuğu tabancayı çıkarttı

"Lan dur manyak"

Güney tezgahın arkasına saklanmıştı kuzey ayakta durduğu için saklanacak yer bulamamıştı elindeki bardak yere düşüp parçalanmıştı

"Son kez diyorum bir daha sesinizi duymayayım"

Kuzey beline koyduğu silahı çıkartıp asile doğrulttu güney saklandığı tezgahın arkasından olayları izliyordu karargahın arka girişinden içeri giren mert onları ayırmak için aralarına girdi

"AYRILIN LAN!"

Mert ellerindeki silahları zorlada olsada alıp yere fırlattı

"Bu götveren benim kardeşime laf ediyor"

"Ben senin kardeşine laf etmedim çok ses çıkardığınız için uyardım"

"YETER SUSUN,Güney yanıma gel"

Mert güneyi kanatlarının altına almıştı ona asla zarar gelemezdi

"Arka odaya geçin birbirinize ne yaparsanız yapın"

Güney mertin gözlerinin içine yalvarır gibi baktı mert güneyin kulağına fısıltılı bir şekilde

"Bırak sinirlerini çıkarsınlar yoksa kuzey gelir sana patlar kalbini kırar"

Evet yazdıklarıma devam etmiyorum çünkü aklıma gelmiyor gelmiyor.
Okuyun işte aaa.

İsimsiz çiçekWhere stories live. Discover now