III

5K 359 339
                                    

Yiğit ve Yağız, ailesini kaybetmenin verdiği acı ile haftalarca toparlanamamışlardı. Korkunun da etkiyle, büyüdükleri eve adım atamaz olmuşlardı. Bu süre zarfında amca Ekrem Bey onlara kapısını açtı. Polisler evde yaptıkları incelemelerde hiçbir ize rastlamamış olsa da Umut, cinayet hakkında bilgi edinmek için elinden geleni yapıyor, çoğu geceler uykusuz kalıyordu. Komiserle konuştuğunda o da ikizlerden farklı bir şey söylememişti.

Geçen süre zarfında Yiğit, her gece rüyasında kardeşinin parçalanmış cesedini görüyor, Yağız’sa ailesiyle birlikte bir çukurda olduğunu sanıp çırpınıyordu. Kâbuslarla dolu geçen günler iki kardeşi de kötü yönde etkilemiş, yaşadıkları yüzünden çalıştıkları şirketten istifa etmek zorunda kalmışlardı. Umut ise ikizlerin hâline üzülüyor ve onlar için bir şeyler öğrenmek istiyordu. Komodinin üzerinden laptopu aldı ve arama motoruna faili meçhul cinayetler yazdı. Karşısına çıkan ilk linke tıkladığında kalbi göğüs kafesini zorlamaya başlamıştı. Beril’in en son çekildiği fotoğraf ekranın yarısını kaplıyordu.

AKILALMAZ CİNAYET

Kısaca göz gezdirdiği haber yüzünden elleri titremeye başladı. Cinayet hakkında her şeyi biliyordu ve bu sebeple detaylıca okumasına gerek yoktu lakin kendine engel olamadı. Gözyaşları yanağını ıslatırken burnunu çekti ve birkaç saniye derin nefes aldı.
Ailesi ile birlikte yaşadığı evde katledilen Beril Karlı (22) hakkında konuşan Komiser Ahmet Mermerci şunları söyledi:

“Ağabeylerinin ifadelerine ve yaptığımız incelemelere dayanarak genç kızın akşam saatlerinde öldürüldüğünü söyleyebiliriz. Anne ve baba ise yılan sokması sonucu hayatını kaybetmiş. Geçmişte birbiriyle benzer vakalar da mevcut. Kimsenin endişeye veya umutsuzluğa kapılmasını istemiyoruz. Tüm birimlerimiz son derece istikrarlı ve titiz çalışıyorlar, araştırmalarımız devam ediyor.”

Umut, gözyaşlarını silip sayfadan çıktı ve diğer vakalara ait haber olup olmadığına baktı. Birkaç sayfaya daha baktı ve en sonunda aradığını buldu. Rehabilitasyon merkezinde tedavi gören birinin adına ulaşmayı başarmıştı. Yataktan fırlayıp gülümseyerek ikizlerin odasına doğru koştu. Heyecandan yerinde duramıyordu. Odanın kapısını çalmadan içeriye girdiğinde ikizlerin hâlâ uyuduğunu gördü. Üzerlerindeki çarşafları çekip onlara seslendi.

“İşimize yarayacak bir şey buldum. Kalkın tembeller!”
Yağız ve Yiğit, odada coşkuyla şakıyan kuzenlerine homurdanarak cevap verdi. Kâbuslar yüzünden uykuları yeterince bölünüyordu. Bir de Umut’un sesi üzerine tuz biber olmuştu.

“Bak hâlâ uyuyorlar! Uyanın dedim size be!” Başlarının altından yastıklarını da çekti ve ikisine de vurmaya başladı. Yiğit, tek gözü açık bir şekilde Umut’a bakarak söylendi.

“Bütün hıncımı senden alırım bak!”

“Tamam öyleyse, ben de tek başıma giderim. Sizin gibi hayatta kalan biri daha varmış. Yerini buldum da.” İkizler aniden yataktan fırladı ve Umut’un ciddi olup olmadığını anlamak için yüzünü incelemeye başladı.

“On dakikanız var beyler. Sizi aşağıda bekliyorum.”
Yiğit, füme rengi polo yaka tişörtün altına beyaz bir kot pantolon giymişti. Yağız ise kırmızı, sarı ve lacivert çizgileri olan polo yaka tişörtün altına siyah bir kot pantolon giymişti. İkisi siyah loafer ayakkabı giymeyi tercih etmişti. Telefon ve cüzdanlarını alıp evden ayrıldılar.

Arabanın yanında bekleyen Umut da çizgili mavi gömleğin altına ayak bilekleri kıvrılmış mavi bir kot giymişti. Beyaz spor ayakkabısına uyumlu olsun diye beyaz bir kol çantası takmıştı. Kumral saçları rüzgârda ahenkle dans ediyordu. Aracın kapısı açılınca arka koltuktaki yerini aldı.

ÇAVUŞÇU GÖLÜ (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin