Wattpad'de ki bütün Dramione'leri okudun ama başka bulamadın mı?
Maalesef bende bulamadım. Bende kendi hikayemi yazmaya karar verdim.
Wattpad' de ki en iyi Dramione'leri okudum ve hepsi bana ilham verdi.
Umarım benim hikayem de size ilham verir.
...
Güne telefonun alarm sesiyle başlamak berbat bir duygu. Yatağımda doğrulup komodinin üzerindeki telefonuma uzandım. Alarm adını okuyunca uykusuzluk sinirim neşeye dönüştü. 'Draco'nun Doğum Günü.' Bugün 5 Haziran'dı. Yataktan hızla kalkıp banyoya girdim. Sabah uyuşukluğumu kısa bir duşla üzerimden atıp odama döndüm ve hemen üzerimi giyinip kahvaltı hazırlamak için aşağıya indim. Mutfağa girer girmez ilk iş kahve makinasını çalıştırdım. Kahvaltıda kahve içmeyi sevdiğini biliyordum. Artık onun hakkında daha fazla şey biliyordum ve her öğrendiğim şeyle onu daha çok seviyordum. Bu bir haftalık tatil bize çok iyi gelmişti. Masaya yönelip üzerine örtüsünü serdim. Buzdolabına ilerleyip kahvaltılıkları çıkardım ve masaya dizdim. Tabak, bardak, çatal, kaşık. Hepsi hazırdı. Mutfaktan çıkıp merdivenlere ilerledim ve onları da çıkıp Draco'nun odasının önünde durdum. Elimi yumruk yapıp birkaç kez kapıyı çaldım. Ses yoktu. "Draco! Müsait misin? Gelebilir miyim?" yine ses yok. Telaşlanmaya başlıyordum. Yavaşça kapıyı açıp kafamı içeriye uzattım. Mışıl mışıl uyuyordu. Gece ikiye kadar film izlemek ona yaramamıştı. Yatağın başına gidince yüzüne düşmüş sarı saçlarını fark ettim ve uzanıp saçları yüzünden çektim. Bir anda yüzündeki elimi tutunca çığlığımı durduramadım. "Yüce Merlin! Ne yapıyorsun Draco? Ödümü kopardın!" Onu yatakta doğrulmuş sırıtırken görünce sinirlenip omuzuna vurdum. "Acıdı Herm?" "Umurumda değil! Senin yüzünden kalp krizi geçirecektim!" dediğimde yine sırıttı ama çatık kaşlarımı görünce eski haline geri döndü. "Kahvaltıya çağırmak için gelmiştim. Aşağıda seni bekliyorum." dedim ve odadan çıkıp mutfağa indim.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Sandalyeme oturduktan iki dakika sonra o da gelip karşıma oturdu. "Kahve?" dediğimde gülümsedi. "Lütfen." Masadan kalkıp kahve makinasına ilerledim ve bir fincan kahve ve küçük bir hediye paketiyle geri döndüm. Fincanı tabağının yanına ve hediye paketini de tabağına bırakıp ona baktım. Tek kaşını kaldırmış bir pakete bir bana bakıyordu. "Bu ne için?" "Doğum günün kutlu olsun sevgilim." dediğimde gülümsedi. "Hadi paketi aç." Beni başıyla onaylayıp paketi açtı. İçindeki siyah kutunun da kapağını açıp gülümsedi. Siyah kayışlı gri saati kutudan çıkarıp inceledi. Arkasını çevirince gülümsemesi genişledi.
" 'Seninleyken zamanın durması dileğiyle. Doğum günün kutlu olsun sevgilim. Gryffindor Prensesi.' "
Yanındaki sandalyeye oturup saati aldım ve sol bileğine taktım. "Nice mutlu beraber senelere Draco." Gözlerimin içine bakıp gülümsedi. "Seninle geçirdiğim her saniye benim hediyem. Yanımda olduğun için teşekkürler Hermione." Uzanıp boynuna sarıldığımda o da bana sarıldı. "Hediyelerin daha bitmedi." dediğimde geri çekildi. "Başka ne var?" dediğinde muzipçe sırıtıp "Sürpriz." dedim. "Şimdi kahvaltımızı yapıp bavullarımızı toparlayalım. Sürprizden geldiğimizde de yola çıkarız." dediğimde sırıttı. "Yani sürpriz bir yer, öyle mi?" "Evet ve bu senin tek ipucundu. Şimdi kahvaltını yap doğum günü çocuğu." dediğimde kocaman bir kahkaha attı. "Sen nasıl istersen doğum günü çocuğunun sevgilisi." dedi ve tabağını doldurmaya başladı. Umarım sürprizimi sever.
