Honore de Balzac

16 1 4
                                    


Cemre ERKARA

"Duygunun yanında, akıl daima adi kalır."

AKIL VE DUYGU

İnsanoğlu zihninde birçok analiz yapma, karar verme ve ilişkilendirme yapacak olan akıl ile analiz edilemeyen, kişiye özel, indirgenemeyen, değişkenlik gösteren hisler, zihinsel yaşantılar ve süreçler olarak tanımlanan duygu ile birtakım ilişkilendirme ve belirsizliklerle karşılaşır. İki yargıda ayrı ayrı incelendiğinde baskın olduğu görülmektedir. Bu yargılardan biri, iki kavramın insanın farklı özelliği ve birbiriyle uyum içinde olduğunu savunurken; bir diğeri ise farklılıkları ortadan kaldırıp birini diğerine indirgeyen düşüncedir.

Nörolog Joseph LeDoux, beyinde bulunan 'Badem Şeklindeki Bölümün' duygusal fonksiyonların oluşturduğunu, farklı merkezlerde olan bilişsel süreçleri yöneten zihinsel araçlar ile farklı yönlerinin olduğunu kanıtlıyor. Zihinsel yaşantımızı oluştururken, akılcı zihnin bilince daha yakın olduğunu söyleyerek aklın mantıklı ve ölçülü kararlar aldığını duyguların ise hissiyat ve tutarlılığı kanıtlanamayan bir ikili olarak tanımlanmıştır. Yani doğru, mantıklı ve nesnel olan yargıların akıl tarafından netlik kazandığı ; varsayımların, ayırt ediciliği kesin olmayan bilgilerin ise duygular tarafından yönetildiği kalıplaşmış bir düşüncedir. Fakat duygu ve akıl birbiriyle ilişkili ve sistematik bir şekilde çalışan farklı işlevler ve konumlarda olsalar da bağıntılı iki yargıdır. Birçok araştırmacının da vurguladığı gibi 'Bireyi, düşünce ve akıl yürütme yönlendirirken birey aynı zamanda kuvvetli duyguların, ihtirasların ve diğer çeşitli duygusal faktörlerin de etkisi altındadır.' Aristoteles'in 'Ölçülülük' kavramında duygularımızın akıl ile birleştirilmesi önerisi olup yaşam sürecimizi yönlendirmekte olduğunu iyi ve kötü kullanımlarıyla bireyin karşılaşacağı tepkileri sunmaktadır. Yani Aristoteles'e göre akıl ve duygunun erdeme uygunluğunu da temsil etmektedir. Akıl ile duygunun ölçülülüğünü sağlamayı erdem olarak nitelendirmiştir.

Descartes ise akıl ile duyguyu iki farklı özellik olarak değil, biri diğerine indirgenebilen ya da biri diğerinin bir boyutu olan özellikler olarak görmekte ve bunu zihin ve beden ile yaptığı tözsel bir ayrıma dayandırmaktadır. Descartes'in antolojisinde iki töz olan ilişkilendirilmesi sonucunda insan organizmasıyla bütünleşmeyerek somut ve nesnel bir kavrama dönüşen aklın soyut ve tinden oluşan duygular ile birleşen bir sistem geliştirdiği kanısındadır.

-Bu biraz daha geliştirilebilir, öneriniz varsa yazabilirsiniz.-

Birkaç Cümlede HayatlarWhere stories live. Discover now