Karmaşanın Miladı

387 8 4
                                    

Merhaba ilk defa kurgularımdan birini hikaye halinde paylaşıyorum. Bir hatam olursa affola. Şimdiden iyi okumalar. Umarım seversiniz. Herkes başladığı tarihi yazsın. 14.12.2023🐣


Ensemde hissettiğim çarpmayla bir anda yüzümü bunun nedenine döndüm. Yüzüme gülerek bakan kardeşime anlamsızca gülmesinin nedenini sormak için ağzımı açıyordum ki "boş ense görünce dayanamadığımı söylemiştim " diye bir açıklama yapınca tüm sorularım rafa kalktı bazen bir açıklama tüm soruları cevaplar. " Aşağıya inmeyi düşünüyor musun yoksa merdivenin ortasında dikilmeye devam mı? " ne dediğini ilk kavrayamadım ama sonra durduğum yeri fark edince bu karışıklıkta bitmiş oldu. Yavaş yavaş inerken hala kendimi gördüğüm rüyayı hatırlamak için zorluyordum. İnsanı hatırlamadığı bazı noktalar uçurumdan aşağı düşürür diye tekrar etmem bana her şeyi hatırlamak zorunda olduğumu hissettiriyor. Gülüşme seslerinin geldiği mutfağa ilerlerken bunu düşünmeyi sonraya erteledim, sofranın etrafında gülüşerek kahvaltı yapan ailem biraz olsa da yüzüme bir tebessüm eklememi sağladı.

" Günaydın Leyalim "

"Günaydın anne".

"Hadi kahvaltını yap yoksa geç kalacağım diye bir şey yemiyorsun aklım sende kalıyor kızım". Tebessümle cevap verdiğim annemin tam karşısında ki sandalyeyi çekmek üzereyken babamın sesiyle durmak zorunda kaldım " telefonunu açmayı düşünmüyor musun kızım" cebimdeki telefonumun titreşimini hissedince elimi cebime attım, o sırada annem benim bile fark etmediğim titreşimi babamın nasıl anladığını sorgulamaktaydı. Masaya otururken ekranda gördüğüm isimle yüzümdeki tebessüm büyüdü.

Beliz'im ♥

"Ablaların bir tanesi nasılsın bakalım."

"Güz güzeli iyiyse oda iyidir bilirsin."

" ooo kalbimi çaldınız baş komiserim "

"Şımarma hemen acelem var şuan kahvaltı yapıp çıkmam lazım sonra arayayım seni olur mu "?

"Tamam, ablacım bizimkilere selamımı ilet öptüm hepinizi"

" beliz "

"efendim"

"Teşekkür ederim"

"Her zaman biliyorsun"

Telefonu masaya bıraktığım da önümde duran kasenin içinde ki vişne reçeline bakınca bir türlü hatırlayamadığım rüyayı hatırlamıştım. Reçele olan bakışlarımın farkına varan babamın " bir şey mi oldu kızım ne bu dalgınlık" diye sorduğunda hepsi merakla bana bakmaya başlamıştı. "acayip bir rüya gördüm de onu hatırlamaya çalışıyordum uyandığımdan beri şimdi aklıma geldi" dediğimde annemin "hayırdır inşallah ne gördün" demesiyle sonunda hatırlaya bildiğim rüyayı onlara anlattım.

" koca bir ormandaydım, etraf karanlık tek bir ışık belirtisi yoktu. Bir çıkış yolu bulmak için korku içinde yürümeye başladım. Ben yürüdükçe sizin seslenişlerinizi duymaya başladım. Bana bir şeyler anlatıyordunuz fakat ne anlattığınızı anlayamıyordum. Üstüne üstlük seslerin geldiği yöne baktığım zamanda kimseyi göremiyordum. Annem ve babamın seslerini tanıyordum." Diyerek onlara baktım "siz kendi aranızda bir şeyler konuşuyordunuz, size seslensem de bir cevap alamıyordum. Tamda o sırada Beliz'in beni çağırışını duymaya başladım. Ondan duyduğum sesin tonu sizden çok farklıydı. Acı çekiyor gibiydi ve ben onun dediği bazı cümleleri duyuyordum. Gitmememi söylüyordu. Ona bir şey oldu korkusuyla ormanın içerisinde daha hızlı koşmaya başlamıştım ta ki önüme çıkan küçük bir derenin önüne gelene kadar." Dediğimde annemin anlattığım rüyanın içerisinde su görmüş olmamı " su iyidir ferahlıktır derler" diye iyiye yormasıyla, başımı olumlu anlamda sallayarak " tabi bende berrak bir su görseydim senin gibi düşünürdüm ama ne yazık ki gördüğüm derenin içi kıpkırmızıydı. Bir süre önümde ki kırmızılığın ne olduğunu anlayamadım, tam eğilip ne olduğuna bakmak istediğimde duyduğum seslerin yerini bir çok insanın yardım çığlığı almasıyla arkamdan çok sert bir rüzgar eserek beni kırmızılığın içine düşürmüştü. O an dere dediğim küçük yerin bir anda koca bir denize dönüşmesi bir olmuştu. Bu sesleri boğuk duymaya başladığım da ise dibe batmaya başlamıştım. Ne kadar çırpınsamda sanki daha çok dibe batıyordum. Öleceğimi düşündüğüm bir anda bir elin bileğimi tutarak beni yukarıya çekmesiyle sıçrayarak uyanmıştım." Anlatırken bile ürperten rüyayı duyan annemin bakışlarında ki korkuyu görebilmiştim. Asaf'ın " bir insan rüyasında bile polisçilik oynar mı ya" diyerek babama dönerek "tüm genlerini ilk evladına vermek hiç vicdanını sızlatmıyor mu be adam" demesiyle babamdan önce lafa atlamıştım.

GECENİN ESİRİKde žijí příběhy. Začni objevovat