Anneden miras kader

32 3 0
                                    

Onuncu bölümle herkese merhaba.🐣❤️

Bölüm şarkısı: İncelikler yüzünden

(Sertap Erener)


"Yazık, kör bahçıvanın bahçesinde biten goncaya"

Bu hikayede ki kötü ben miyim? Hayır, ben olamam sekiz yaşında kalan kız çocuğu ne kadar kötü olabilir ki. Yaşım kaç olursa olsun ben hep sekiz yaşımda ki kız çocuğuydum. Büyümeye çabalayan ama boşa kürek çeken kız çocuğu. Sekiz yaşında birilerinin evladıydım ondan sonrası ise her yaşım eksik, her yanım yarımdı. Ama artık ne sekizdim ne de çocuk şuandan itibaren çocuk kalmam imkansız. İnsanı acılar büyütürmüş beni büyüten acının adıydı; sevgi!

Bir amaç uğruna feda edilmeden önce sadece kız çocuğuydum. Onun bana sahip çıkışı en güzel hediye gibiydi. Beni seviyordu, evladı gibi bakıyor, koruyor, en acısı da iyiliğimi istiyordu fakat aslında sadece böyle düşünmemi istiyordu. Beni yanına aldığı zamandan çok sonra fark ettiğim şey artık hayatımın bana ait olmamasıydı. Onunla beraber bana mutluluğun geleceğini beklemek ilk yanılgımdı. En başta yalanı doladı dilime kimsenin gerçek beni görmesini istemedi. İşimi seçti, arkadaşlarımı seçti, hayatıma almam gereken adamı seçti. O ne yaşayacağımı planladı ve oynattı. Kurtarıcım zannettiğim insan katilimmiş meğer bilememişim. Kim derdi ki annemle aynı masalı yaşayacağımı, onun da dediği gibi " bazı masallar mutsuz sonlara mahkûmdur." Biz sevgisizliğin kurbanı iki kadın, aynı kadere, aynı sona, aynı kedere yazılanlarız.

Annem, çok güzel bir kadındı oysa ki. Sevmesi, bakması, gülmesi, konuşması her şeyiyle güzeldi. Kim bilebilirdi ki bu kadar güzellik taşıyan kadının yüreğimin yangınına ilk kıvılcımı atan olacağını ve o kadınla aynı tarihte hayatımıza son vereceğimizi.

.....

15.02.2007

Okuldan çıkan küçük kız evinin yolunu tutmakta geç kalmamıştı yine. Hızlı hızlı koşturan kızı gören gözler onun için üzülüyordu çünkü kendi yaşıtları gibi evinin yolunu yavaş yavaş yürümemişti hiç. Beş yaşından beri evine geç kalmaktan korkuyordu sanki bir saniye bile geç kalsa artık bir evi olmayacaktı. Nefes nefese kalmış bir biçimde evinin sokağına girdiğinde aşina olduğu sesler kulaklarını doldurmakta geç kalmamıştı. Tek katlı, bahçesinde çeşit çeşit çiçekler bulunan gökyüzü mavisi evi her gören beğenirdi ta ki evin içerisinden gelen sesleri duyana kadar. Bu kadar güzel bir evi olan aileyi herkes mutlu düşler ama evin güzel olması bir aileyi yuva yapar mı?

Evine yaklaşınca nefesini düzene sokmak için durup gözlerini kapatmıştı tam da o an aşina olduğu bağırışların kulağına farklı geldiğini düşündü. İçini kötü bir his düşünce gözlerini açmıştı. Onun gözlerini açmasıyla bir kapı açılmıştı, kapıdan ilk çıkan bir bavul oldu sonrasında ise babasının evlerinden kurtulmak istercesine attığı ilk adımı, bu adımları hızla diğer adımlar takip etti. Babasının ona doğru gelişini yabancılamıştı, her günü aynı düzende ilerleyen kızın düzeninin altını üstüne getirmişti hızlı atılan adımlar. Neyse ki ona doğru geliyordu elbette ki kızını görünce duracaktı buna çok inanıyordu. Tüm umuduyla ona bakmayan babasına bakmıştı. Gözleri içinde oluşan kötü hisse inat babasına ışıldayarak bakıyordu. Adımları yanına gelince yüzünde derin bir gülümseme oluşmuştu. İçinde ki umudun ilk yıkılışıydı bu an çünkü ona doğru gelmesine rağmen yanından geçip giderek onu görmezden geldiğini belli etmişti. Oysa ki her zaman dolu olan sokakları o gün kimsesizdi ve bomboş sokakta bir tek o olmasına rağmen görülmemişti!

Babasının yanından geçmesiyle arkasına dönen kız çocuğu bu gidişi izlerken aşina olduğu bağırışlar da farklı olan şeyi bulmuştu. Bu artık vazgeçmişliğin kavgasıydı!

GECENİN ESİRİWhere stories live. Discover now