İlkler & Sonlar

26 2 0
                                    

On birinci bölümle herkese merhaba.🐣❤️

Bölüm şarkısı: cinnamon girl

(lana del rey)


Sanki tüm şehri ölüm sessizliği kaplamıştı. Ölenle ölünmez lafı vardır ya işte o laf tam bir safsata çünkü asıl ölenle ölünürdü. Ölüm aslında gerçek bir bitişti. Biri ölür ve onunla başlayan hikaye son bulur.

Bir ölümle sarsıldık ve dağıldık. Ama ayağa kalkmamız için bile bir süre tanınmadı. Ezgiyi defnettikten hemen sonra işe koyulmamız gerekmişti. Ne garip bir gereklilik dimi. Ne yazık ki bazı mesleklerde böyleydi, acının arkasından düşmene izin verilmezdi. Tamda böyle bir meslek seçtiğimi bu gün daha iyi anladım. Merkezin toplantı odasında cenazede gelen ceset haberi ve Ezgi'nin mezarının üzerinde bulduğum not kağıdı için masanın etrafında toplanmıştık, yerleri dolamayacak eksik iki kişiyle. Bu kimin işi bilmiyorum, tek bildiğim artık durdurulması gerektiğiydi.

Dün Ezgiyi defnettikten sonra mezarın başında ki yavaş yavaş dağılırken bende bizimkilerle yürüyordum. Arabaların yanına geldiğimizde son kez arkamızda bıraktığımız mezarlığa baktığımda simsiyah giyinen birini görmüştüm. İlk an aklıma Erdem olabileceği geldi fakat mezarın üzerinde duran eldivenli ellerini görünce o olmayacağını anladım. Kimseye söylemeden gerisin geri mezara doğru yaklaşmaya başlamıştım ki beni fark etmişçesine hızla ayaklanıp uzaklaşmaya başladı. onun bu hareketini görür görmez arkasından koşturup " heyyy, kimsin" diye seslenmiştim ama bu onu ne durdurmuştu ne de benim ona yetişebilmemi sağlamıştı. Bundan dolayı olduğum yerde durup yeni kapanan mezara bakışlarımı çevirmemle ilk defa pişmanlıkla dolmuştum.

Toprağın üstünde küçük poşetin içinde yeni bir not kağıdı yarısı gömülü şekilde bırakılmıştı!

Ben belki de katili elimden kaçırmıştım!

Not kağıdını elime alırken arkamda bıraktığım ekip üyeleri de yanıma gelmişti. Aramızda fazla mesafe olmamasına rağmen koşmuş ve nefes nefese kalmışlardı. Onların nefeslenmelerini beklerken elimde ki kağıdı inceliyordum. Bu sefer cesetsiz bir not olması şaşırtmıştı. Sonuçta zanlı katlettiği cesetlerle notlarını birleştirmişti, her ne kadar Ezginin sadece ruhunu öldürmüş olsa da bedenini o öldürmemişti beni düşündüren de buydu. Elimde baktığım kağıdın çekilmesiyle önümde duran ayakların sahibine yüzümü kaldırmıştım.

"Bu sefer cesedin notunu kendi bırakmak istemiş hayret" diyen Arınla düşüncelerim darmadağın olmuştu.

"Ne cesedi ortada onun bıraktığı bir ceset yok ki" dediğimde kaşlarını kaldırarak emin misin diyen bakışlarıyla nasıl bir tepki vereceğimi anlayamamıştım ki ağzını çıkan cümlelerle bir tepki vermemin şart olduğunu anlamıştım.

"Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun seni tanımasam katilin öldürdüğü her cesetten seni haberdar ettiğini sanabilirdim" bu söylediği şeyle tamda bunu kastediyordu ki oda farkındaydı.

Ses tonumdan kızgınlık aktığını biliyordum ama umurumda mıydı?

" Beni tanıyor musunuz ki Savcım. Hayır yani bu soruyu sormanızdan bile anlaşılıyor gerçek anlamda tanışmadığımız. Eğer onu tanısaydım şuan bir hücrede çürüyor olurdu ki" mezarı elimle göstererek " o aramızda olurdu." Dediğimde fazla tepki verdiğini fark etse de geri adım atmamıştı çünkü bana gerçekten kızgındı.

"Bende tanışmadığımızı bir şeyleri sakladığını öğrendiğimde anlamıştım Baş komiserim." Diyerek konuşmaya devam edecekken ona izin vermeden devam etmiştim.

GECENİN ESİRİWhere stories live. Discover now