Acısı Güzel Olan

70 4 0
                                    

Beşinci bölümle herkese merhaba.🐣❤️


Hayatımızda oluşan eksiklerle yola devam etmeye çalışırız. Fakat hayatımızı eksik devam ettirdiğimizin farkına varmadan kat ettiğimiz yolu o eksiklerin oluşturduğu boşluklar içerisinde bırakırız. Bizi rahatsız etmeyen boşlukları başkaları doldurmaya çalışır ve biz bunun ne kadar yanlış olduğunu göremeyiz. Ta ki hayat bize boşlukların başka insanlar tarafından değil de asıl bizim, sadece kendimizin o boşlukları görüp, o boşluklarla yaşamayı öğrenene kadar.

Haftanın bu günü Leyal için kışın en soğuk günüydü. Sabah Savaştan aldığı mesajla kendini bu kafede bulmuştu. Son üç haftadır hayatına giren adamın huyu değildi aslın da ilk defa ona emrivaki yapmıştı gerçi önce ki buluşmaları da çok planlı değildi, bu yüzden Savaşa kızamıyordu, sadece üç haftadır tanıyordu onu ama bu kadar kısa sürede ona iyi gelmesini oda beklemiyordu. Her ne kadar emrivaki olsa da şuan kafenin camlı bilmesinde onlar için ayrılan masada, önünde ki bardağın içinde olan sıcacık kahvesi ve dışarıda yeni başlayan karı izlerken geçen haftaların yorgunluğunu attığını düşünüyordu. Kahvesini yarılamıştı ki karşısında ki sandalye çekilince dışarıda olan gözleri oraya yöneldi ve ona mahcup bir şekilde gülümseyerek konuşan Savaşı görünce hafif bir tebessüm kondurdu yüzüne "kusura bakma ya, hem seni emrivaki yaparak çağırıyorum hem de ben geç geliyorum"

"önemli değil, biraz ani olsa da buluşma yeri için kafe seçimine bayıldım, zamanın nasıl geçtiğini anlamadım inan ki"

" buradan anlamam gereken yokluğumun pek hissedilmemiş olması mı"?

" hayır, yanlış anladın öyle demek istemedim"

" şaka yapıyorum Leyal, bu kadar ciddiye alma lütfen"

"peki" deyip karşısına oturan adama bakarken çok anlayışlı biri olması onu gerçekten mutlu ediyordu. Üç hafta da boşluk bulduğu her an buluşmak istiyordu onunla tabi bunu Leyal'i sıkmadan yapıyordu. İlk buluşmalarında ne kadar ön yargılı olduğunu hatırlayınca ona haksızlık yaptığını anlamıştı. Savaş bir anda elini uzatıp önünde ki bardağı alınca ne yaptığını anlayamadı. Bardağı alan adam ise içine söyle bir baktı ve " kahvaltı etmeden kahve pekte sağlıklı görünmüyor gibi" bu söylediği Leyal için komik durmuştu oysa son zaman da sadece bunu tükettiğini bilse ne derdi.

" seni beklerken bu manzaraya karşı bana güzel eşlik etti "

" öyle olsun bakalım, eee hadi sipariş verelim seninkiler seni aramadan" bu söylemini ciddi mi söylüyor yoksa şaka mı yapıyor anlamadı. Savaşın tepkilerinin çok çabuk değiştiğini biliyordu ve bu onu biraz zorlayacağa benziyordu. İlk başlarda onu hayatında nereye koyacağına karar vermesi zor gibi düşünüyordu ama Savaşın ona iyi gelmesi aslında bunun zor olmayacağını gösteriyordu ona. Daha adını koymasalar bile iki sevgili gibilerdi. Bu yüzden işin ciddiye gitmesini bekleyen aileleri onu korkutmuyordu artık. İkisi de babalarının zoruyla görüşmeye başlamıştı gerçi Savaş için önemsiz bir detay bu, sonuçta hayatından da biri yoktu ve babası kimi isterse onla görüşeceğini söylemişti. Öte yandan Leyal ise kalbinde yeri baki olan biri varken onun yerini değiştirmemişken hayatına birini almak aklının ucundan bile geçmezdi ta ki babasının onu savaşla tanıştırmak istediği geceye kadar.

.....

3 hafta önce

İşine mola verip eve dönmek için arabasına bindi. Tek istediği eve gidip annesinin güzel yemeklerinden yemek ve birazda olsa dinlenmek. Bir hafta önce kız kardeşini yolcu etmişti ve ondan sonra da hiç durmadan ellerinde ki son olay için gece gündüz çalışmışlardı. Bedenen ve ruhen çok yorulmuştu, bundan şikayetçi değildi tabi ama ilk defa bir dosya bu kadar uzun ellerinde duruyordu, bu hafta sadece yatmadan yatmaya eve uğrar olmuştu bazen ise hiç uğramıyordu. Molalarını çoğunlukla ekibi ve savcıyla ya bir yemek yiyor ya da bahçede oturup sohbet edip kafalarını dağıtıyorlardı. Bu süreçte savcıyla da yakın olmaya başlamışlardı. Sevmişti savcıyı iyi adamdı, bazen kısacık bir sohbeti bile iyi geliyordu buda yeni yeni karar verdiği bir şeydi. Düşünceleri içerisinde eve geldiğinde arabasını park edip eve çıkmıştı. Zile basıp beklemeye başlamıştı, onu gören ailesi kesinlikle mutlu olacaklardı, kaç gündür yüzünü göremedikleri için sitem edip duruyorlardı. Kapının açılmasıyla karşısında gördüğü yabancı kişiyle yüzünde ki tebessüm dondu, ona bakan kişi kesinlikle kapıyı açmasını beklediği kişi değildi. Ona gülümseyerek bakan adam " selam, Leyal baş komiserim" deyince böyle durmanın ayıp olacağını düşünüp " selam, Savaş amirim" deyip içeriye girdi. Üstünde ki kabanını çıkarıp portmantoya asıp arkasına dönünce Savaşın aynı yerde onu beklediğini görünce gülümseyip tam burada neden bulunduğunu soracaktı ki babasının sesiyle aydınlandı. " Savaş oğlum sen mi açtın kapıyı, bende açmak için gelmiştim"

GECENİN ESİRİWhere stories live. Discover now