Geçmişin karanlık izi

69 2 2
                                    

Hava çok soğuktu bu yüzden kış ayını hiç sevmezdim.Her zamanki gibi kapüşonumu kafama geçirdim ve kulaklarımı kulağıma taktım, müzik listemden en sevdiğim şarkı olan 'I sent my therapist' şarkısını açıp dinlemeye başladım. Okulum, evime çok uzak ama sabah erkenden çıkıp okula yürüyorum, çünkü evde durmayı pek sevmiyorum... ben Dolunay, dolunaylı bir günde doğduğum için adımı Dolunay koymuşlar. İçime kapanık biriyim, hayal aleminde yaşıyorum, müzik dinlerken kendimi başka dünyada bulmak hoşuma gidiyor. Çünkü ben yalnızım, bu kalabalık dünyada yapayalnız.  Hiç arkadaşın yok mu diyeceksiniz. Var aslında, birkaç tane, ailem deseniz onlarla aram yok, kendi evimde bir yabancıyım ben. Bir  saat sonra okuduğum üniversiteye gelmiştim.Her zaman yaptığım gibi önce kafeteryaya gidip kendime kahve ve küçük bir sandviç alıp kütüphanenin yolunu tutmaya başladım. İnsanların gözü üstümdeydi o bakışlara aldırmadan kütüphaneye girdim bir yandan aldıklarımı yiyordum, bir yandan da birkaç araştırma yapmaya başladım... Zil çalınca mecbur yerimden kalkıp sınıfa gittim. Arka taraftaki sırama yerleştim, hoca gelince ders başladı ama hiç ders çekicek havamda değildim. Ders bitimine kadar defterime bir şeyler karalamaya başladım zaman çok hızlı geçiyordu okul bitimine kadar derslerle oyalandım... Son ders zili çalınca çantamı alıp kimseyle karşı karşıya gelmeden okuldan hemen çıktım. Müzik eşliğinde evin yolunu tuttum, birinin elini omzuma atmasıyla olduğum yerde durup arkamı döndüm.

"Naber huysuz şirine"
Can'ın  bunu demesiyle gözlerimi devirdim. Bana huysuz demesinden hoşlanmıyordum.

"bana huysuz şirine demeyi bırak Can!, iyi sen nasılsın?"

Sırıtarak bana baktı,birincisi, Dolunay sen huysuz şirinesin. ikincisi, iste ben sizleyken hep iyiyim"

Bazen sinir bozucu olsada, o
yakın arkadaşlarımdan biriydi. Bana huysuz 
demesine kaşlarımı çatsamda son söylediği şey gülümseme neden oldu. Can, tekrar kolunu omzuma attı ve birlikte yürümeye başladık... Kendi ellerimizle yaptığımız ağaç eve yürürken fazla sessizdik. Gördüğüm güzel şeylerin fotoğrafını çekiyordum. Daha sonra resimlerini çizebilmek için. Bu arada söylemeyi unuttum ben güzel sanatlarda okuyorum.  En büyük hobim resim çizmek çünkü diğerlerinin bölümleri çok daha farklı maalesef.. Ağaç evin toprak yoluna geldiğimiz an Can'la birbirimize bakıp sinsice sırıtıp aynı anda koşmaya başladık. Bu artık bir gelenekti önce kim yukarı çıkarsa diğeri ona hediye vermek zorundaydı, Can benim bir iki adım önemdeydi hızımı daha fazla arttırıp ondan önce merdivenleri tırmandım. Son basamağa bastığım an dengemi kaybedip geriye doğru düşmek üzereyken, Can beni fark edip hemen beni tuttu. Yüzündeki endişe bariz ortadaydı,

"Dolunay iyi misin, kızım dikkat etsene ya" Hiç durmadan cümlelerini sıralıyordu. Olayın şakkınlığıyla bir süre Can'ın yüzüne bakakaldım kendime gelmek adına başımı iki yana sallayıp dudaklarımı araladım

"özür dilerim bir an dikkatim dağıldı hem abartma, düşmedim senin sayende"

Can hafifçe gülümseyip bana baktı "rica ederim güzellik"

kendimi yukarı çektikten sonra Can'da arkamdan geldi.  Ağaç evin kapısını açıp içeri girdik. İçeri girmemizle kendimizi koltuklara atmamız bir olmuştu koltuklarda oturup Akasya ve Kuzey"in  gelmesini beklemeye başladık...

"Biz geldikk"

Akasya'nın neşeli sesini duymamızla kapıya bakmamız bir olmuştu, Hemen yanımıza gelip oturdular...Birlikte saatlerce sohbet edip dedikodu yapmıştık sadece bir ara sohbetten ayrılıp dönem ödevimi yapmak için yanlarından kalkmıştım. Hatta benimle baya dalga geçmişlerdi neymiş efendim inek öğrenciymişim ama anlamadıkları şuydu ki bu dönem ödevi sınıfı geçmem için ekstra şansımdı. Aslında okulu bitirmemdeki asıl amaç ailemden uzakta bir hayat kurmak istememdi yokluğum onlara bir şey ifade etmicekti zaten ben yokmuşum gibi davranıyorlardı çünkü, düşüncelere dalınca hemen yüzüm düşmüştü. Bunu fark edip yanıma geldiler,

"Ay ışığım üzülme biz senin hep yanındayız ve bu ekip asla ayrılmicak bunu sakın unutma olur mu"

Akasya'nın bunu demesiyle gülümseyip ayağa kalktım ve hep birlikte sıkıca sarıldık. Ve kendi aramızdaki sözü hep birlikte söyledik "Sonsuza Kadar Birlikte" bu üç şebek benim yanımda olmasaydı ne yapardım bilmiyorum ama şimdilik bunu düşünmek istemiyordum..

Evetttt bölümü nasıl buldunuzzz umarım beğenmişsinizdir sizlerle yepyeni bir maceraya çıktık.

Hepinizi çok seviyorum

Geçmişin karanlık izi Where stories live. Discover now