4. Bölüm

20 1 0
                                    

Bilincim yavaş yavaş yerine geliyordu. Gözlerimi açmadan önce ilk duyduğum ses monitörden gelen sesi duymam bir olmuştu. Gözlerimi yavaş bir şekilde araladıktan ilk birkaç saniye etrafımada olan hiçbir şeyi algılayamadım. Sonra zihnimde kesik kesik anıları gördüm. Tam karşıya baktığım zaman Can ve Kuzeyle göz göze gelmem bir oldu ama Akasya yoktu. Nerde acaba diye düşünürken Kuzey camın başından ayrılıp karşıya gitti 2 saniye sonra Akasya'nın da camın önünde olduğunu gördüm. Gülümseyip onlara el salladım. Onlarda bana el sallamaya başlamıştı, bu üç kişi için canımı bile verirdim çünkü onlardan başka kimsem yoktu. Onları görmek güzel ama bizimkileri görememek yüzümün düşmesine sebep olmuştu. Annemi, Babamı ve abimi... beni hiçbir zaman kabullenip sevmemişlerdi ben onlar için her zaman görünmez olmuştum. Bu durma alıştım artık dediğim anlar çok oldu ama insanların anne ve babasıyla ilişkilerini gördükçe içim kötü oluyordu. Benim babam benim saçımı hiç okşamamıştı, Benim annem hiç benimle ilgilenip derdimi dinlememişti, Benim abim bana hiç abilik yapmamıştı.. ben bu düşüncelere dalmışken içeriye doktor girdi.

"Merhaba Dolunay  hanım nasılsınız" doktor hem bana soru sorup hemde son kontrollerimi yapıyordu.

"İyiyim doktor bey"

"Hm değerleriniz iyi gözüküyor ağrınız falan var mı?"

"Hayır yok size bir şey sorabilir miyim"dememle kafasını dosyadan kaldırıp bana baktı

"Tabiki sorun Dolunay hanım"

"Ailemin durumu nasıl" Ailem derken çok zorlanmıştım çünkü onlar hiçbir zaman benim ailem olamamıştı.

" Abinizle babanızın durumu gayet iyi" annemden bahsetmemişti. Bu durum bana tuhaf gelmişti o yüzden bu sefer sadece annemi sordum.

"Annemden bahsetmediniz, annemin durumu nasıl" bunu söylediğim an doktor yutkunmuştu. Nasıl söyliyeceğini bilemiyor gibiydi,

"Başınız sağolsun Dolunay hanım annenizi kaybettik"  Annem ölüş müydü? Ne tepki vereceğimi bilemez halde öylece doktora baktım ne hissedeceğimi bilemiyordum.

"Sizi birazdan normal odaya alıcaz" diyip odadan çıkmıştı..

Sonunda normal odaya alınmıştım. Kapının açılma sesini duyduğum an kafamı o tarafa döndürdüm. Benim üç şebeğim gelip bana hemen sarıldılar.

"Ay ışığım çok korkuttun bizi" Akasya'nın ağlamaklı çıkan sesiyle hemen ona dönüp akmak üzere olan göz yaşlarını elimle sildim.

"Yapma Akasyam ben iyiyim" dememle gülümsemişti hemen,

"Cimcime nasıl söyliceğimi bilmiyorum. Yerimi bilmiyorum ama annen.." Kuzey'in neyi söylemekte çekindiğini hemen anlamıştım.

"Yorma kendini Kuzey biliyorum" dememle hepsinin yüzü aynı anda bana döndü ve aynı anda konuştular.

"Nasıl?,kendini nasıl hissediyorsun!" Aynı anda konuşmalarına gülecek gibi oldum ama gülüşümü engelledim.

"Bilmiyorum üzülüyorum ama derin bir üzüntü yok içimde niye bilmiyorum böyle hissetmem beni kötü bir evlat yapar mı?"

" hayır huysuz şirine öyle düşünme o senin annendi belki biraz da olsa buna üzülüyorsun ama içinde derin bir üzüntü olmamasının sebebi sana hiç annelik yapmamış olması o yüzden kendini suçlama" Can'ın bunu demsiyle içime biraz daha su serpilmişti.

"Haklısın Can peki babam ve abim nerde" son bir umut sormuştum bunu

"Annenin ölüm haberini alınca gittiler" dedi Kuzey tamda tahmin ettiğim gibi olmuştu beni hiç umursamadan gitmişlerdi. Kafamdaki sesler yine konuşmaya başlamıştı. Kafamda her şeyi tartarken Akasya söze girdi.

Geçmişin karanlık izi Where stories live. Discover now