#0000CC

1.2K 162 54
                                    

Ertesi gün, salı. Saat 14.08

Todd zımparaladığı tahta figürü bana gösteriyor.

"Olmuş mu, Kaptan?"

Olmuş olmuş. Şimdi nasıl renklendireceğini biliyor musun?

Utanıp sıkılarak "Hayır." diyor.

Kalkıp yukarı kattaki atölyeme çıkarıyorum onu. Masanın kenarında bir yerde çakmak buluyorum. Sonra figürün bazı yerlerini ufak ufak yakmaya başlıyorum. Yaktığım yerler koyulaşıyor ve figür gölgeyle boyut kazanıyor.

Todd beni izlerken soruyor "Pazar günü nasıldı?"

Güzeldi. Bir dahakine sen de git. Bu kez neden gitmek istemedin?

"Eski kız arkadaşım orada görevliydi. Çok cırlak kızdır, kesin kavga çıkarırdı."

Gülüyorum.

"Namjoon nasıl bir tip, çok dırdırcı mı?"

Çok değil, sohbet etmeyi seviyordu ama benimle çok uğraşmadı.

"Kendi haline bırakmış seni yani."

Evet, evet. Öyle yaptı. İyi de etti.

"Çok geç mi döndün eve?"

Burnumu kaşıyorum.

Evet. O kısımdan sonrasını sorma.

"Sorun mu oldu?"

Todd, sorun oldu da anlatmak istemiyorum değil mi? Sorma.

"Tamam, pardon."

Figürü tamamen bitirmeden Todd'a veriyorum.

Anladın mı nasıl yapacağını?

"Anladım, hallederim şimdi. Sonra vernikleyeyim değil mi?"

Olur, güzel fikir. Ama verniği her yerine eşit sık, geçen yaptığına özenmemiştin, tekrar zımparalamak zorunda kaldık.

"Tamam, o aptallığıma geldi. Tekrar yapmam."

Masayı elimle şöylece bir süpürdükten sonra, Ben Rose'a uğrayıp geliyorum, tart falan ister misin? diye soruyorum.

"Olabilir ya."

Siparişi aldıktan sonra pastaneye doğru yollanıyorum.

Saat 15.02

"Nasıl ya, çocuk seni ta oradan eve mi götürdü?"

Rezil oldum.

Rose ellerini önlüğüne silip karşıma oturuyor. Bu saatlerde pastane boş olduğu için Rose benimle oturup laklak yapabiliyor.

"Yok, rezil olmazsın. Niye olasın da... Hiç bencilce bir şey değil yaptığı, çok şaşırdım açıkçası."

Gece de evine gitmeyip başımda beklemiş.

"Hadi şurdan."

Sabah bir kalktım, gözümün önünde oturuyordu.

Şaşkınlıkla gülüyor "Yılın 'İnsanı' plaketi falan yaptırsınlar o çocuğa. Gerçi hırsız falan da olabilirdi, kötü niyetli olabilirdi ama sen de bunu düşünecek halde değildin. Ya sen çok şanslısın, ya da Tanrı seni çok seviyor."

Gülüyorum. Ben mi şanslıyım, Rose?

"Öf, hayatındaki trajedilerden bahsedeceksen başlama yine. Kendi kendine iş çıkarıyorsun."

Konuyu değiştiriyorum.

Senin hayatın nasıl gidiyor? Birileri var mı?

Hemen modu değişiyor ve heyecanlanıyor "Biriyle sürekli bakışıp duruyoruz. Bence yakında gelip söyleyecek."

Blue ¨ namgi (düzenleniyor)Where stories live. Discover now