Bölüm 1: When It Goes Wrong

1.4K 52 35
                                    


Merhaba sevgili okuyucularım. Bu sezon, 4 yıllık hasretimiz son bulacak ve nihayet o üstün kimyayı, dünya çapında en büyük hayran kitlesine sahip çiftlerden bir tanesini tekrar izleyebilme şansını yakalayacağız. Bu sebeple ve tabi ki Ece'nin isteği üzerine zamanında TurkFanfiction'da başlayıp çok uzun süre devam ettirmeyi başaramadığım hikayeme geri dönüyorum. Umarım severek okursunuz. Yayınlanmış ilk dört bölümü burada da paylaşıp, devam ediyorum. Keyifli okumalar....

Klaus

Eve geldiğimde salonda oturmuş film izleyen sarışın kadını görüp gülümsedim. Artık iyiden iyiye her şeyi kendi tarafıma çektiğim New Orleans'ta sahip olduğum en iyi şeylerden birisi de oydu.

Başlarda başka bir kadını hatırlattığı için yakın olmak istediğim kadın, şimdi bana onu hiç hatırlatmayacak kadar yakındı ve ondan aslında nasıl farklı olduğunu ortaya koymuştu ve şimdi arada yaptığım tüm karşılaştırmaları rafa kaldırmıştım.

"Ben geldim." Dedim tamamen filme yoğunlaştığı için beni fark edemeyeceğini anlayarak. Sesimi duyunca başını çevirip bana baktı ve gülümsedi.

Ayağa kalkıp yanıma geldi ve kollarını boynuma doladı. Bana mutluluk veriyordu ve açıkçası hayatımın tamamı değildi ama aradığım eşin o olduğunu düşünüyordum. En azından son bir iki aydır...

Ona vampir olmayı sadece bir kere teklif etmiştim ve o da bunu reddetmişti. Olduğu gibi kalmak istiyordu ve buna saygı duyuyordum. Ancak bu benim gibi olmadığını gösteriyordu.

"Artık her şeyin bittiğini var sayıyorum." dedi Camille mutlulukla gülümseyerek.

"Her zaman yeni şeyler başlayacaktır, Camille. Ancak haklısın, şimdilik bitti."

Omuz silkti.

"Şimdilik bittiyse bile bunu kutlamaya değer. Ve bu kez, bir kez daha sana sormadan o şarabı açacağım."

Hafifçe kıkırdarken beni de gülümsetti. O koşturarak mutfağa girerken arkasından seslendim. "Balkonda bekliyorum."

...

Caroline

Soğukta nefesimden çıkan buharla ellerimi ısıtmaya çalışıyordum. Burası çok soğuktu, ya da sadece Mystic Falls'tan biraz daha soğuktu; ama ben çok üşüyordum. Belki de yalnızlığımdandı, bilmiyordum, tek bildiğim sonunda anlayacağımı söylediğinde haklı olduğuydu. Kimse beni onun kadar tanımamıştı, sevmeyecekti ve dahası ben de kimseyi onun kadar sevmeyecektim.

Basit bir mektupla Jessy'den ayrılmamın sebebi de buydu aslında. Bana bir gün kapımı çalacaksın ve dünyanın ne vaat ettiğini sana göstermeme izin vereceksin demişti. Bugün, o gündü. Ona olan kızgınlığımın bile onu tanıdıktan sonra gerçekte sevdiğim tek adamın o olduğu gerçeğini kapatamadığını hissediyordum. Üstü örtülmüş, baskılanmış ve bu yüzden büyümüş yığınla özlem ve bir de yalnızlık hepten üşümeme neden oluyordu. Yoldan geçen bir taksiyi durdurdum ve taksi şoförüne "Mikaelson Malikânesi'ne." dedim. Her nasılsa bu kadar sürede herkesin onu tanıyacağına adım kadar emindim ve işte, haksız çıkmamıştım.

...

Klaus

"Her zamanki şeyler." dedi kaşlarını çatıp başını iki yana sallarken, Camille. "Sabah içen tipler, vesaire... Ama asıl anlatacak şeyi olan sensin. Nasıl oldu da Marcel gitti, anlamıyorum. Ve tüm şehre sahipsin..."

The Dark LustTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang