Bölüm 5: Betrayal Within

537 30 16
                                    


İşte 4 yıl sonra dönen Klaroline gibi, 4 yılın ardından gelen yeni bölüm ♥ Keyifli okumalar yorum ve oylarınız bekleniyor... -Yazarınız, Hazal.


Caroline

Viskimi içerken, barın bir bara yakışmayan yoğun ahşap kokusuyla karışmış bira kokusunun burnumu rahatsız ettiğini hissediyordum. Zaten şu sıralar her şey beni biraz rahatsız ediyordu. Ve hepsi tek bir şeyden kaynaklanıyordu zaten. Hayatta kalmaktan.

Hayatta olmak beni rahatsız ediyordu. Öyle ki hayatın tüm ufak detayları bile bunu tek başına yapar olmuştu. Bir aptal değildim. Ve şimdi bir seçim yapacaktım. Yapabileceğim tek şey, önümde duran o şeyi seçmek olacaktı kuşkusuz. Düşünmeden karar vermiştim ve buradaydım ama şimdi, durup düşünmek istiyordum.

Elijah ile göstermelik bir ilişki oluşturmuştum kendime. Neden? Klaus kıskansın ve Elijah'ı tehdit etsin, saçma sapan davransın ve sürünsün diye mi? Hayır. Bu şey, bu göstermelik ilişki benim New Orleans'ta kalma bahanemdi. Bunu Klaus'u kızdırmak için yapmadığımı çok iyi biliyordum. Hatta sadece ben değil bunu Elijah, Klaus ve Rebekah da biliyordu. Burada kaldım, çünkü ondan alınacak bir intikamım var.

İşin doğrusu korkmuyordum. Salvatore kardeşler tarafından öldürülmekle Klaus tarafından öldürülmek sonuçta aynı yere çıkıyor. Sonunda hepimizin sonu buydu zaten. Ölecektik. Sonsuz sandığımız hayatım henüz 19. yılında sonlanacaktı. 2 yıllık bir bebek vampir olarak kalbime tahta kazığı yiyecek ve bu lanet olası hayattan defolup gidecektim. Plan çok açıktı. Her türlü ölecektim. Söz konusu olan bunu kimin yapacağını seçmekti.

Ama işte... İçim hiç rahat değildi. Çok fazla hayal kırıklığı yaşamıştım. Peş peşe ve çok fazla. Klaus'a inanma laneti içimi sarmadan önce, ne kadar realist ve dik kafalıydım. Oysa şuan kendime resmen acıyordum. Klaus hakkında çok fazla şeye güvenmiştim ve hepsi kucağımdan bir anda yere düşüvermişti. Beni tutan, taşıyan tüm bu destekler bir anda yumuşayıp, eriyip gitmişlerdi. Ve kendimi bir anda boşlukta bulmuştum. Yine de bir şekilde bir yerlerde her zaman inanmıştım. Klaus bana zarar vermez. İçimden durmadan bunu tekrar edip duruyordum. Neden? Buna inanmak için. Çünkü Klaus o yaşamak istemezken bile onun yaşamasını sağlamıştı ve onu öldürmezdi. Bu böyleydi. Tüm dünyaya dehşet saçan bir köken melezdi o. Tyler'ın annesini, arkadaşlarını ve masum insanları öldürmüştü. Ama yine de o Klaus'tu, yani ona zarar vermeyeceğinin sözünü uzun zaman önce vermiş korkunç köken melez.

Ancak bir şeylere, bazı şeylere aksi ispatlanana kadar inanmak kolaydı. Tıpkı Klaus'un beni bekleyeceğine inandığım gibi. Buna öylesine inanmıştım ki onu o kadınla gördükten sonra dahi belki bir gün beni görür umuduyla günlerce onların ikisinin yaşadığı evde kalmıştım. Sırf bana dönsün diye gururumu kırmıştım. Ve sonra aksi ispatlanmıştı. Ve ben Klaus'un beni beklemediğini kendime ispatlamak için bir adım atmıştım. Oysa bunu bilerek bir ömrü harcayabilir, bir ömrün içinde kaybolabilirdim. Ama bunun aksini kendime ispatlamıştım, aslında ne kadar sürerse sürsün demesinin hiçbir anlam ifade etmediğini. Ve şimdi Klaus'un bana zarar vermeyeceğine körü körüne inanıp kendime başka bir ölüm yolu ararken bu yanımı ferah tutar ancak içimdeki kızgın yanı asla söndüremezdim. Klaus'a olan kızgınlığımın intikamını alamamış olarak arafta sıkışıp kalabilirdim.

Ve diğer bir yan daha vardı. Klaus'a olan kızgınlığımın intikamını aldığım, ruhumdaki o koyu öfkeyi biraz olsun bastırdığım bir yan. Ve o yanın sonunda, Klaus'un bana asla zarar vermeyeceğine inanan yanım Klaus'un ellerinde hayatım sonlanırken yitip gidecekti. Bu defa inandığım hiçbir şey olmadan ölecektim. Hiçbir şey olmadan...

The Dark LustWhere stories live. Discover now