twelve

19.3K 1.6K 2.6K
                                    

lütfen görüşlerinizi belirtin, hızlı hızlı yeni bölüm atmaya çalışıyorum.🧚🏻‍♀️💟

Zamanın asla geçmesini istemediğim dersin tam ortasındaydım. Sessizce, gözlerimi ayırmadan onu izliyor ve her zaman ki gibi dalıp gidiyordum. İki yandan ayırdığı siyah saçlarından tutun; gözlerine, özenle yaratılmış dudaklarına, kulak piercinglerine, saatlerce anlatsam daha da derine ineceğim bedenine âşıktım.

Jeon jungkook kelimenin tam anlamıyla bakıp bakıp asla sıkınılmayacak ve bedeni ezberlenecek tek kişiydi.

Tam anlamıyla tapıyordum.

En arka sırada her zaman jimin ile oturuyordum ama bugün ne yazık ki tek kalmıştım, çünkü canı istemediği için gelmemişti. Geçtiğimiz seneler boyunca sürekli devamsızlık yapardım ve okulu herkes gibi sevmezdim. Bu sene başı geldiğinde her şey benim için değişmişti. Her gün sırf biraz daha izleyebilmek için okula geliyordum. Saat sayımız bay jeon ile fazlaydı, yani bu yüzden bizim dersimize her gün giriyordu.

Bugün yine onu izlemeye dalıp deftere birkaç soruyu gelişigüzel yazmıştım. Defterin gerisi bay jeon'un ayrıntıları ile doluydu.

Çizim yeteneğim olduğu için şanslı insanlardan biriydim.

Elimde sallayıp durduğum kalemi defterin üzerine bırakıp bay jeon'u dinlemeye başlamıştım. Tahtaya birkaç başlık yazıyor ve dönüp onu sorduktan sonra yanıt bekliyordu. Eh, ne olsun her sınıfta olduğu gibi bizim sınıfta da o dibi düşen kız gruplarından vardı tabii. Bay jeon sayesinde herkes bu derse meraklı hâle gelmişti, bu da beni deli etmeye yetiyordu zaten.

"Taehyung, hayal dünyadan çıkıp aramıza katılmak ve şu soruyu çözmek ister misin?"

Duyduğum hafif sinirli ses tonuyla düşünce balonlarım sanki filmlerdeki gibi patlamıştı. Başımı iki yana sallayıp kendime geldim ve seyretmeye daldığım güzel bacaklarından bakışlarımı çektim.

Bay jeon, güzel karanlık irislerini üzerimde gezdirip konuştuğunda birkaç kişi de bana dönmüştü. Ne dediğini tekrar aklımda tarttığımda soruyu çözmem gerektiğini hatırlamıştım.

"Uhm..." Ellerimi saçlarımın arasından geçirip kurumuş dudaklarımı yaladım. "Ben mi?" Elinde tuttuğu siyah tahta kalemini döndürüp dururken başını sallamıştı, aynı zamanda dilini yanağında gezdiriyordu. İçimden bir 'siktir' çekip ayağa kalktım ve defterimi kapatıp yavaş adımlarla yanına ilerlemeye başladım. Tam önünde durunca beni süzüp gözlerime bakmıştı.

"Neden dersi dinlemiyorsun?" Sanki ikimiz arasında özel bir şey konuşuyormuş gibi sesini kısmıştı, zaten sınıftakilerde kendi aralarında bir şeyler konuşuyorlardı yani bizi duyma olasılıkları yoktu.

"Ben dinliyordum bay jeon... Fakat aklıma birkaç şey takılınca her şey uçup gidiyor." Hafif mızmızlanan sesimle konuştuğumda ciddiyetle beni dinlediğini fark etmiştim, kaşları ve başı hafifçe havalanmıştı. "Öyle mi?" Yavaş hareketlerle masasının kenarına oturduğunda dudaklarımı ısırdım.

Bu masanın üzerinde çok fazla hayalim vardı.

"Odaklanmalısın, matematik bildiğin üzere çok önemli bir ders. Aklında ne varsa o an uçup gitsin. Bana odaklan." Öylece uslu uslu onu dinlerken 'bana odaklan' demesiyle dersi kast ettiğini biliyordum ama benim için ders değildi odaklanmam gereken, bay jeon varken bu imkânsızdı.

Başımı aşağı yukarı sallayıp onu onaylarken bana gülümseme sunmuş ve elindeki kalemi bana uzatmıştı. "Bakalım soruyu yapabilecek misin? Eski konulardan, bileceğini biliyorum." O an orada eriyip gideceğim diye çok korkmuştum, karşımda bu afet varken sakin kalmak gerçekten çok zordu.

naughtyWhere stories live. Discover now