fourteen

18.1K 1.5K 1.4K
                                    

yorum yapın lütfen

Avuçlarımda sıktığım ve göğsüme yapıştırıp sarıldığım kitabımla bay jeon'u arıyordum. Nereye bakarsam bakayım bulamamıştım. Üstelik bugün nöbetçi olduğu gündü. Ne zaman nöbetçi olsa sessizce bir kenarda oturup onu izler ve o taptığım hareketlerini izlerdim. Genelde elinden kahvesi eksik olmazdı. Acı severdi kahvesini. Yanına gelen birkaç öğrenciyle konuşur ve öyle devam ederdi görevine.

Benim görevim ise sadece oturup onu izlemek ve hareketlerini takip etmekti.

Ama bugün onu bulamamıştım. Aklıma gelen son yerle adımlarımı daha da hızlandırıp ilerlemeye devam ettim. Öğretmenler odasının önünde durunca içeriden birçok ses duymuştum, kafam karışmıştı. Başımı iki yana sallayıp kapıyı birkaç kez tıklattım ve yavaşça içeriye girdim.

Gözlerim direkt odada gezerken aradığım bedeni arıyordu. Çoğu öğretmen bana dönüp ne olduğunu merak ederken bazıları önüne dönüp yaptığı işe devam etmişti. Umursamayıp gözlerimi son olarak camın önüne çevirdim.

Tanımadığım bedenle birlikte yan yana durup konuşmasını kesen bay jeon'u görmüştüm. İkisi de bana merakla bakıyordu. Dudaklarımı ısırıp yavaşça yutkunmuştum. O adamda kimdi?

"Taehyung?" Yanıma ne zaman geldiğini anlamadığım bay jeon'un keskin kokusu burnuma dolarken başımı kaldırıp yüzüne bakmıştım. "Bir sorun mu var?"

Dudaklarımı birbirine bastırıp başımı hızla iki yana salladım. "Ben... Şey," Gözlerine bakamazken bakışlarımı kenardaki uzun dolapta gezdiriyordum. "Birkaç sorum vardı size." Sonunda söylemeyi başarınca gözlerine bakmıştım.

Utanan biri olmamışken bay jeon'un karşısında bütün dengem altüst oluyordu.

"Oh, öyle mi?" Bardakta kalan son kahveyi de içip dudaklarını yalamıştı. "Bahçede çözelim olur mu? Hem burada birçok ses var, hem de etrafı bir kontrol etmem gerekiyor." Sırıtıp boynuna takmış olduğu 'nöbetçi öğretmen' kartını işaret parmağıyla görtermişti.

Hayran kalmış şekilde onu izlerken hızlıca başımla onayladım. "İstersen sen bir yerde oturup beni bekle olur mu? Kahvemi yenilemek istiyorum." Tekrar başımı salladığımda güzel bir gülümseme sunup köşedeki diğer odaya girmişti. Öylece kalmış beklerken derin bir nefes verip arkamı dönecektim ama az önce bay jeon ile konuşan beden kaşlarını bir şey düşünür gibi çatmış bana bakıyordu. Benim de kaşlarım havalanırken umursamayıp odadan çıkmıştım.

Kim olduğunu bir an önce bulmalıydım çünkü bu adamı daha önce hiç görmemiştim.

;

"... Bundan da bunu çıkaracaksın." Kahvesinden bir yudum alıp bardağı çardağın masasına yavaşça koymuştu. Dirseğimi masaya, çenemi de avucuma yaslayıp soruyu değil de onu çözüyorum resmen. Gözlerim her noktasını ezberliyor ve ben de beynime kazıyordum.

"Anladın mı?" Başını bana çevirdiğinde telaşla dikelmiştim ve boğazımı temizleyip başımı sallamıştım. "Ah, evet. Tabii anladım." Gülümseyip dudaklarımı sertçe ısırdım.

"O zaman diğer sorulara bir bakalım." Soruyu okuyacağı zaman telefonunun zil sesi yankılanmıştı. Özür mırıldanıp hemen telefonu çıkarırken ayağa kalkmış bana bakıp hemen geleceğine dair bir şey mırıldanmıştı. Dudaklarım aralanmış ona bakarken sorun olmadığını söylemiştim. Biraz ilerleyip orada konuşmaya başladığında onu dinlemeye çalışıyordum ama inatla sanki kısık sesle konuşuyordu. Elime aldığım kalemle testin kenarına bir şeyler karalamaya başladım.

naughtyWhere stories live. Discover now