YARALI KUŞ VE ALTIN KAFES 1 : " Yaralı Kuş Altın Kafeste "

605 224 150
                                    

Hayatımız bizim yaralarımızdan ibaretti. Hayat bize karşı ne kadar acımasızsa biz bir o kadar yara alırız. Ardı kesilmeyen ve hiç iyileşmeyecek olan yaralar.

"Bu hayatta ki en büyük korkum ağlayışımı birisinin duyması. Bu zamana kadar konuşamıyordum, sesimi çıkaramıyordum. Bu yüzden kimse duymuyordu beni. Şimdi konuşabiliyorum, sesimi çıkarabiliyorum. Ya ağlayışımı şimdi biri duyarsa, Kafes, o zaman ben n'aparım?" dedim hüzünlü bir sesle. Artık konuşabiliyordum. Her zaman konuşamamanın acısıyla yaşamıştım hayatım boyunca. Ama artık konuşabiliyordum ve bu konuşamamaktan daha acı gelmişti bana. Sessiz olmaya, her haykırdığımda sesimin duyulmamasına alışmıştım. Şimdi ise her konuşmak istediğimde beni duyacaklardı. Anlayabiliyor musunuz? Hayır, anlamıyorsunuz. Çünkü siz gerçek anlamda konuşamamanın ne demek olduğunu bilmiyorsunuz.

"Seni ben sessizkende de duyabiliyordum, Yaralı kuş..." dedi gözlerimin içine bakarak. Onun gözlerine baktığımda hiç hissetmediğim kadar huzurlu hissediyordum. Bunu şimdi anlamıştım. "Şimdi de eskiden olduğu gibi, her ağladığında bana geleceksin ve ben diğer insanların senin ağlayışlarını duymasını engelliyeceğim." diye de devam etti. O kadar inandırıcı konuşuyordu ki, inanmak istedim ona o an. Ama bir yanım hep tereddütte kaldı. Her zaman olduğu gibi.

"Yapabilir misin peki bunu?" diye sordum bu sefer de. Hem inanmamak istiyor, hem de yalan söylemesinden delicesine korkuyordum. Bu zamana kadar hayatıma giren herkes yalan vaatlerle beni kandırmış ve çekip gitmişlerdi. Bu sefer de aynısının olmasından korkuyordum. Onu ne kadar çok sevsem de, o diğer karanlık yanımın sesini susturamıyordum. Siz hiç sevdiğiniz insana güvenmek isterken tereddütte kaldınız mı? Ben şu an o kadar tereddüt içindeyim ki, diğer yanım 'onun diğerlerinden ne farkı var?' diyor. Diğer yanımsa 'onu seviyorsun, kendini ona bırak artık!' diyor. Şimdi ben hangisini dinlemeliyim?

"Sen iste tüm dünyayı sağır edeyim." dedi bir an bile düşünmeden. O kadar gerçekti ki hayat bile onun yanında sönük kalırdı. Buruk bir gülümseme oluştu yüzümde. Benim gülümsememle onun da yüzünde gülümse oluştu.

"Neden yapasın ki bunu?" diye tekrar sordum. Aslında ondan duymak istediğim bir kelime vardı ve onu duyuncaya kadar rahat olamayacaktım.

Yüzündeki gülümseme büyüdü ve gözleri parladı bir anda. O da anlamış olacak ki yüzündeki gülümsemeyle konuşmaya başladı.

"Çünkü seni seviyorum, Yaralı kuş... Seni seviyorum." Yüzümdeki gülücük dahada büyüdü o an. Ve bir kaç dakika boyunca o aptal gülümsemeyle gözlerinin içine bakmaya devam ettim.

---

Gelecek bölümlere hazır olun minik kuşlarım. Görüşmek üzere hoşçakalın.

Yaralı Kuş ve Altın Kafes Where stories live. Discover now