27. Bölüm

88.1K 6K 2.6K
                                    

Merhabalar 💗

Nasılsınız?

Sınır: 950 oy 1000 yorum.
(YORUMLAR BÖLÜM İLE İLGİLİ OLSUN LÜTFEN)

İYİ OKUMALAR ❤️🦋

Çocukluğumda yaşadığım şeylerin her zaman nedeni olmazdı. Sebepsiz yere dayak yerdim. Sebepsiz yere küfür... sebepsiz yere dilime sigara söndürüldüğün de daha 14 yaşıma yeni girmiştim. Daha çocuktum. Bir çocuk en fazla ne yapmış olabilirdi ki?

O kadına sesimi yükseltmiştim. Babama da yükseltmiştim. Çünkü anneme dair kalan tek fotoğrafı, çöpe atmak istemişti o kadın. Karşı çıktım. Karşı çıktığım için dilimde sigara izi oldu.

Annem fotoğraf çekilmeyi çok severdi. Onlarca çocukluğuna dair, gençliğine dair fotoğrafı Vardı. Bir sürü fotoğrafı vardı ama çöpe atılmıştı. Son fotoğrafı elimde görünce onu da atmak istemişlerdi. Annemin yüzünü unutmak istemiyordum. Annemin sesini hatırlamıyordum ve yüzünü de unutmak istemiyordum.

Hiç unutmam. Ortaokuldayken bir arkadaşım sürekli sessiz olduğumu ve konu babaya gelince ağladığımı görünce beni kenara çekip "Çok güzelsin. Ne kadar derdin olabilir ki?" Diye sormuştu. Ciddi anlamda böyle bir soru almıştım.

O gün o soruya burukça gülümsedim. Ve beni yaralayan şeyleri sorgulasın istedim. "Evet belki sana göre güzelim. Ama baba konusu açılınca neden ağladığımı biliyor musun? Kardeşimi neden herşeyden koruyorum? Kendimi neden asla sevmiyorum? Neden yemek yerken çok sessizim? Neden etrafımdakileri yitiyorum? Neden biri bana sessini yükseltince ağlamaya başlıyorum? Peki söyle bunları hepsini dinleyeceğin kadar güzel miyim sence? Sorunlarım var ve emin ol güzellik o sorunları almıyor. "

Sessizce beni dinlemişti. "Ben... üzgünüm" demiş şok olmuş ifade ile yanımdan ayrılmıştı. Belki de böyle bir çıkış beklemiyordu. Herkese yayar zannetim ama öyle olmadı. Kimseye söylemedi. Her sabah beni görünce gülümsedi, Günaydın dedi. Karşılık verdim hep. O kızı ölene dek unutmayacaktım. Çünkü ilk defa birisi tarafından duygularım yokmuş gibi tepki almadım.

Umarım iyidir.

Şimdi ise herkes uyumuştu. Polat beni eve getirmişti. O an ki şokunu çok iyi hatırlıyorum. Dakikalarca bana bakmıştı. Başta şaka yapıyorsun demiş gülmüştü. Ama benim gülmediğimi görünce inanmıştı. Gözlerinde oluşan mutluluğa şahit olmuştum. Çok sevinmişti. Onun sevinmesi benim de sevinmem demekkti.

Ona yazdığım günden aylar geçmişti. Yarın kınam vardı ve ben hâlâ uyanıktım. Ama uyuyamayacağımı biliyordum. İstesem de uyuyamazdım. Çünkü bana ait bir şey vardı önümde.

Onu okumadan uyumayacaktım. Cesaretim yoktu. İçimde bir his vardı ve bu his bunu okuduktan sonra babama daha çok nefret besleyeceğimi söylüyordu.
Derin nefes aldım ve zarfı elime aldım. Zaten kenarından yırtık olduğu için mektubu çıkartmak kolay olmuştu. Zarfın üstünde ki yazıya deydi bakışlarım.

"Mehmet'e ve dünyalar güzeli küçük kızıma. 30/09/2009"

Burnumun direği sızladı. Daha okumadan ağlamak istemiyordum. Zor bela yutkunup, bir kez daha derin nefes aldım. Ama aldığım nefes zehir zıkkım oldu. Titreyen ellerim ile katlı olan mektubu açtım. Ve dikleştim. Ne okursam okuyayım sakin olacaktım. Evet... Sakin olacaktım.

Mektubu okumaya başladım.

"MEHMET'E..."

Burada yazılanlar babama aitti ama önemsemedim.

"Sana yazmak istediğim çok şey var Mehmet. Ama gücüm yok. Artık gücüm kalmadı. Her zaman beni neden sevmediğini sorup durdum kendime. Hiç bir zaman cevap alamadım. Zaten almayı da beklemek saçma olurdu. Bunları neden yazıyor acaba? diye sorcaksın... Gidiyorum Mehmet. Ben herkeste özelikle de sende gidiyorum. 17 yaşımda babamdan görmediğim ne zulüm varsa, sen hepsini gösterdin ve yaşattın. Bir kadın için. Bir kadın için... Söylesene çok mu güzeldi? Ya da benim aksime çok mu güler yüzlüydü? Benim kadar sevdi mi seni? Ya da her şeye rağmen sevdi mi seni? Hayır benim kadar seni sevmiş olamaz. Çünkü benim sana olan sevgim, kimse ile yarışmaz. Hepsi geride kalır. Ama senin sevgin yok. Sen ne sevmeyi bilirsin, ne de sevilmeyi. Bana sevgi gösterisi yapmak yerine güç gösterisi yaptın. Söyle ya, Allah aşkına söyle! Ben sana ne yaptım be adam? Ne yaptım da dövme hakkını kendinden buldun? Benim saçlarımı çeken ellerin... o kadının saçlarını okşuyorlardı. Hak mı bu? Çocuğunuz da varmış. Kendi gözlerim ile gördüm. Sana çok benziyor. Sen hep erkek çocuklarını severdin. Belki 2 çocuğumuz da kız olmuş olabilir ama ölmeseydi... Öldürmeseydin belki bizim de bir erkek çocuğumuz olurdu. Sen katilsin! Sen hem ruhumun hem de, daha doğmamış çoğunun katilsin. Sana vurma dedim! Sana beni döverken karnıma tekme atma dedim. Sadece bir an! Sadece bir an konuşmama izin verseydin sana 3 aylık hamile olduğumu söyleyecektim. Ama senin gözün dönmüştü. Senin gözün sadece o kadını görüyordu. Durmadın. Sanki bilerek yapıyormuş gibi dakikalarca karnıma tekme attın.
Öldü, benim çocuğum öldü. Bazı sevgiler, bazı insanlara ağır gelirmiş. Benim sevgim sana ağır geldi taşıyamadın. Sana durman için, kendimi öldürürüm dediğim de Rümeysa'ya oynaması için aldığım ipi yüzüme fırlatmıştın. Ve bana ne dedin hatırlıyor musun ? "Al çok sevdiğin kızının oyuncağı ile canına kıy!" O gün çok düşündüm. Artık gücüm yoktu.Dayanamıyordum. Nefesim kesiliyordu. Canıma kıyacaktım. Ben ölüyordum. Sen,Benim ruhumu çaldın. Çocuğumu çaldın. Sen Mehmet! Sen benim yaşama arzumu çaldın. Hakkım haram olsun. Bana ve kızıma yaşattığın onca acı için... hakkım haram, zıkkım olsun. Dilerim o kadınla mutlu olursun. Kızlarıma iyi bak. Sen ölsende umrumda değil artık. "

GÖRÜCÜ MÜ ? Where stories live. Discover now