on

5.9K 295 149
                                    

İyi okumalar dilerim!
Yorumlarınızı bekliyoruum🫧
---------------------------------------------------

Telefonun ekranını onuncu defa açtığımda saatin 19.50 olduğunu gördüm. Saat normal zamana göre daha yavaş akıyor gibiydi.

Odanın içinde ileri geri giderken çıkan tek ses ayağımdaki topuklu ayakkabıların sesiydi.

Bu kadar stres olacağımı tahmin etmemiştim, bana da sürpriz olmuştu.

Stres olmamın sebebi büyük ihtimalle tanımadığım bir adamla, yemeğe çıkacak olmamdı. Tek sorun bu da değildi, çıktığım yemek, bir hafta içinde bütün magazinde gezecekti. En azından ben öyle tahmin ediyordum.

Kapının zili odayı doldurduğunda adımlarım durdu. Bakışlarım kapıya döndüğünde derin nefes aldım, koltuğun üzerine bıraktığım çantamı aldıktan sonra kapıya doğru ilerledim.

Kapıyı açmadan önce bir kere daha derin nefes aldım, sonra kapıyı açtım. Kapıyı açmamla birlikte soğuk rüzgar saçlarımı uçuşturdu hafifçe.

Bakışlarımı kapının önünde duran kişiye çevirdiğimde aldığım nefesi yavaşça verdim.

Koyu kahverengi saçları dağınık gözüküyordu. Yeşile çalan, ela gözleri vardı. Burunu kemerliydi ama çıkıklık yoktu, dümdüz iniyordu. Elmacık kemikleri ve çene kasları belirgindi.

Bakışlarım üzerinde gezindiğinde üzerine boğazlı siyah kazak, altına ise siyah pantolon giydiğini gördüm. Üzerinde siyah paltosu vardı.

Sağ bileğinde çelik saat vardı.

Bakışlarımı vücudundan çekip yüzüne çevirdiğimde bakışlarının giydiğim elbisede olduğunu gördüm.

"Niye o kadar dikkatli bakıyorsun?" dedim. İlk konuşan ben olmuştum.

Bakışları konuşmamla birlikte yüzüme çıktığında gözleri yüzümün her zerresini inceledi. "Yemeğe çıkacağım kişiyi inceliyorum sadece." dedi tok sesiyle.

Bakışları en sonunda gözlerimde durduğunda, "Üzerine bir şey almayacak mısın?" diye sordu.

Bakışlarımı havaya çevirdiğimde neredeyse kar yağacak gibi durduğunu gördüm.

Kapının yanındaki askılıktan siyah paltomu aldım. Paltomu üzerime geçirdiğimde Urku'nun bakışları altında olduğumun farkındaydım.

Paltomu giydikten sonra dışarı adım attım, kapıyı ardımdan kapattım. Düz yolda arabaya doğru ilerlerken Urku'da yanımdan ilerliyordu.

Kafamı çevirip Urku'ya baktığımda ellerini siyah paltosunun ceplerine yerleştirdiğini gördüm. Rüzgar saçlarını savuruyordu.

"Niye öyle dikkatli bakıyorsun, Kızıl?" Tok sesi kulaklarımı doldurduğunda kaşlarım havalandı.

"Kızıl?"

"Kızıl."

"Kızıl ne alaka şimdi?" Bakışlarımı tekrar yola çevirmiştim.

"Kızıl değil misin?"

"Bu zamana kadar kızıl diye seslenmedin?"

"Çünkü saçların fotoğrafta siyah çıkmıştı."

"Fotoğrafta da kızıl çıkmışlardı Urku."

"İnan bana, çıkmamıştı."

"Nasıl bu kadar eminsin?" diye sordum arabaya vardığımızda.

KONSER | TEXTİNGWhere stories live. Discover now