2

221 26 13
                                    

Bu hafta sürekli gözüm üstündeydi ve ne zaman çiçek bahçesi yoluna gitse peşinden gidiyordum, varlığımı hissediyordu ama kaçmıyor ya da hızlanmıyordu.

Yanına giderek ona eşlik ettiğimde ses çıkartmadı ya da beni görmezden geldi, ellerini önünde bağlamış kırmızı yanakları ile ilerliyordu, onu oldukça uzun şekilde süzdüğümde bana döndü.

İri kahve gözlerini kırpıştırdı, uzun kirpikleri gölge yapıyordu, dolgun, parlak dudakları iştah açıcı görünüyordu, esmer teni ile oldukça güzeldi.

Yanakları iyice kızardı, sesi kısık ve naifti.

"Bir şey mi diyecektiniz?"

"Hayır"

Onu kestirip atarak ilerlemeye devam ettim, günah fısıltıları kulaklarıma dolarken kendimi tuttum, bu meleği öldürtmek istemiyordum, bu diyarda ki tek eğlencem olabilirdi, onu günahıma çekmek istemiyordum.

Sessiz kaldı, bahçeye geldiğimizde ben yine ağacın yanına giderek altına oturdum ve uzandım, o ise çiçeklerin arasında dolaşmaya başladı.

Bir süre onu izledim, neden bu çiçekler ile ilgileniyordu bilmiyor ama merak ediyordum.

Kalkarak yanına gittim, mırıldanması durdu ve çiçeğe bakmaya devam etti, üstünde durdum, eğilerek yüzüne baktım, kahve gözler siyah gözlerimi buldu,ürkek bir ceylandan farkı yoktu.

Dudaklarım üzerinde dilimi gezdirip ıslattım.

"Neden buradaki çiçekler ile ilgileniyorsun?"

"Görevim bu"

"Seni hiç görmedim, bu iki hafta dışında"

"Güneş doğduğu vakitlerde gelirdim ama artık vaktim var"

Kafamı sallayarak biraz daha gözlerine baktım, beni içine çekiyordu, beni etkisi altına koyu kahve iri gözleri alıyordu, içinde bir sürü duygu barındıran parlak gözler.

Elimi gözlerine kapatarak kendime geldim, şaşkınca dudakları hafif aralandığında sıcak parmakları elime dokundu, geri çekilerek ağacın yanına döndüm ve gözlerimi kapattım, ondan etkilenmediğim söylenemezdi ama kendimi ona kaptırmak da istemiyordum.

Toplanma zamanına kadar onu izledim, o ışık süzmesi ile konuşsam iyi olurdu, bu meleği istiyordum.

sope: Demon eyeWhere stories live. Discover now