4

181 19 11
                                    

Toplanma zamanı geldiğinde kıpırdandı ama kalkmadı, kalkarak kolunu tuttum, kalkınca ilerledik.

Evden çıktık, kolunu bırakınca yutkundu, elleri titriyordu, bir adım attığında gülerek kolunu tuttum.

"Nereye gidiyorsun?"

"A-ama"

"O kumaşı çıkartmayacaksın, seni ben götürücem"

Kafasını salladığında onu kucağıma aldım, korkarak yakalarıma yapıştı, şimdiden teklifi kabul ettiğine pişman olmuştu.

Kanatlarımı açarak havalandım, burnumu saçlarına yaklaştırdım, hafif rüzgar saçlarını uçuşturuyordu ve burnumu gıdıklıyordu.

Masaya geldiğimizde herkes bize şaşkınca bakıyordu, yere inerek onu kucağımdan indirdim, dengesini sağlayarak koluma parmaklarını sardı.

Oturduğum yerin yanında ki sandalyeyi çektim, onu oturtarak bende yerime oturdum, ışık bana baktı,sesi biraz kızgındı.

"Bu da ne?"

"Gözleri iğrenç, bağladım"

"Senin aklın başında mı?"

"Evet, sende çıkart şunu, yemeğini yedirmem"

Titreyen parmakları kumaşa gitti, düğümü açarak kucağında topladı kumaşı, gözleri dolu dolu olmuştu şimdiden.

Yemeğe başladık, küçük lokmalar alıyor uzunca çiğniyordu, tabağım bittiğinde onu bekledim, şarabımı içerek etrafta gözlerimi gezdirdim, onu gördüğümden beri bütün ışığı kendisine almış da etraf ışıltısını kaybetmiş gibiydi.

Tabağı bittiğinde suyunu içti, kalktığımda oda yavaşça kalktı, kumaşı alarak gözlerine bağladığında herkes yeniden ona baktı, gözlerinde acıma duygusu vardı.

Benim meleğime acıyorlardı, sinir ile gözlerimi herkesin üstünde gezdirdiğimde önlerine döndüler.

Hoseok ellerini indirerek durduğunda bedenini kucağıma alarak hızla oradan uzaklaştım, kolları boynumu sarmalarken kafası göğüsüme yaslanmıştı.

Duakları bükülmüş, ağlamamak için zor duruyordu, güldüm.

"Daha bir günün dolmadı, hemen ağlayacaksın"

"Bana yaptığın bir hakaret, beni herkesin içinde aşşağıladın, ağlamam normal değil mi?"

"Hakaret? Hakaret ettiğimi hatırlamıyorum"

"Gözler bizim için önemlidir, sen beni aşşağıladın"

"Abartıyorsun penses"

Sessiz kaldığında bende sustum, ne dediğini anlıyordum, gözler ruhun aynasıydı, üzüldüğünde,mutlu olduğunda, durgunlaştığında bu hisler gözlere de yansırdı ama gözler her zaman doğruyu yansıtmazdı, gözler aynı zamanda yalancıydı.

Sadece bunu kullanmayı bilmeliydin, iş buradan başlardı.

sope: Demon eyeWhere stories live. Discover now