Bölüm 29

874 99 1
                                    

Oy vermeden geçmezseniz sevinirim.

Keyifli okumalar dilerim.

Sevgilerimle...

~~~~~~~~~~

"Görüşürüm ama ben yokum diye üzülme. Ben yokum ama Bahar var. O benim kardeşim gibi. Baba, onun okumasına yardım et. Benimle ne yapmak istiyorsan onunla yap ya da ailesi onu yaşamasını iste... Bahar'a bana bakmak isteyeceğin kadar iyi bak. Ben seni affediyorum ve arada gel!" diyerek abisinin yanına dönerek gitti.

***

Ömer duyduklarına daha da dayanamayarak ayağa kalkmıştı. Sağa sola yürüyerek sakinleşmeye çalışmıştı. Ateş'e ve Mehmet ağaya kızıyordu. Nasıl görmez veya duymazdılar. En çokta Ateş'e kızıyordu. Nasıl sustu diye...

Ömer biraz sakinleştiği sırada kadınının elinden tutarak kaldırmıştı. Sımsıkı sardığı kadının anlattıkları öyle kolay ve basit değildi. Tüm bunlara rağmen neden hala onları korumak için kendisini durdurduğunu anlayamıyordu.

"Ömer bana Fidan ablayı bulur musun? Gerçi hakkında pek bir şey bilmiyorum ama Bir köyde yaşadığını hatırlıyorum. Gerçi çokta emin değilim ama belki sen..." Ömer Zeynep'i susturmuştu.

"Tabi! Ben onları bulurum ama sen ne yapacaksın ki Fidan Hanımı? Bir şey mi oldu?" Ömer ağa karısını korumak için gerekeni yapmak istiyordu. Fidan'la görüşmesindeki nedeni de anlamaya çalışıyordu.

"O gün onu affettiğimi söyleyemedim. Ben hesabımı rabbime bıraktım. Ben sadece mutlu olmak ve seninle yaşamak istiyorum. Onu bulursan ona onu affettiğimi söyleyeceğim ve bu yükten de kurtulacağım."

Ömer Zeynep'in söyleyemediklerini yük ettiğini sezmiş ve Zeynep'in yüklerinden kurtulmadan iyileşmeyeceğini düşünüyordu. Zeynep'in iyileşmesi için tüm yüklerinden kurtararak onun kendine gelmesini istiyordu.

Adamlarına Fidan için talimat verdikten sonra Zeynep'i biraz olsun kendine getirmek için atların yanına doğru ilerlemişlerdi. Ömer işaretiyle atların hazırlanmasını istemişti. Zeynep'i beyaz olana, kendisi de siyah olan ata binmişti.

Ömer ağa karanlıktı ve kendi kadar siyah bir atın üzerinde, yavaş yavaş köyün içine doğru ilerliyordu. Zeynep ise Ömer'in hayatına ışıktı. Kendi gibi ışık saçan bembeyaz ata da kadınını oturtmuştu.

Birlikte köye doğru ilerlemiş biraz tur atmışlardı. Bir süre sonra boş bir arazinin ortasında görünen ağaca baktı Zeynep. Zeynep uzun süredir binmediği atın üzerinde güzel gezdiği için kendine güveni gelmişti.

"Ömer yarış yapalım mı? Karşıdaki ağaca kadar!" Ömer ağa gülümsemeye başladı. Ömer tabi ki çok iyi at binerdi. Birlikte beş yüz metre kadar ileride ki ağaca odaklanarak atları sürmeye başladılar.

Zeynep, Ömer her yere araçla gittiği için atla hızlı gidemeyecek gibi hissediyordu. Kendini geçtiğini gördüğünde de morali bozulmuştu. Ömer ağa hemen arkasından gelen Zeynep'in kazanmasını istediği için ağaca yaklaşırken atını şaha kaldırmıştı.

Zeynep geçmenin sevincini yaşarken, Ömer ikinci kez şaha kalkan atın üzerinden sevdiği kadına bakıyordu. Zeynep onun bu haline büyülenmiş gibi bakarken kendi şaha kaldırmayı bilmediği için attan inmişti. Bu sırada araziye koyun otlatan çobanın yanına doğru ilerlemeye başladı.

Zeynep küçükken Mardin'de birçok kez koyun yakalamaya çalışmıştı ama her seferinde kaçıyorlardı. Koyunların arasından kendini belli eden bembeyaz sakallı keçiler, Zeynep'in çok hoşuna gidiyordu.

Peşinde koşturduğu koyunların, kuzuların ve keçilerin kaçmasına neden oluyordu. Çobanında yardımıyla bir tane kuzuyu sevmeye başlamıştı. Kucağına almayı istiyordu ama korkuyordu.

Annemin HikayesiWhere stories live. Discover now