12. bölüm

232 18 15
                                    

Pera'dan

Boynumda hissettiğim yumuşak şeyle irkilerek kalktım. Zada'yı kucağımda uyumuş bir şekilde görünce rahatlamıştım.

Çok fazla terlemiştim. Saçlarım ıslanmıştı ve boynuma yapışmıştı.

Tam ayağa kalkmak için yelteniyordum ki, koltukta oturur vaziyette Uhud'u gördüm.

Oldukça huzursuz bir şekilde uyuduğu belliydi. Yüzünü buruşturmuştu.
Ayağa kalktım ve Uhud'a doğru adımladım.

Burada kesinlikle rahat uyumamıştır. Odasına gidip uyuması için seslendim.

"Uhud!"

Direk gözlerini açınca şaşırmıştım. Oysa o gün ne kadar seslensem de uyanmamıştı.

"Ne oldu Pera? iyisin değil mi?"

"İyiyim, odana gidip uyusan iyi olacak. Burası hiç rahat değil çünkü."

Pijamamın üstünü sürekli çekiştiriyordum. Ubeyde abla sanırım böyle pijamalar giyiniyordu ancak ben hiç bu kadar açık pijama giymemiştim.

"En son ateşin düşmüştü. Sonra yine ateşin kalktı ve yine düştü. Öyle iyi olduğunu görünce uyuya kalmışım."

Ateşim yine mi kalkmıştı?

Ve sonra yine mi düşmüştü?

Bunu nereden anlamıştı ki?

"Yani alnının terlemeye başladığını fark edince düştüğünü anladım. Hem senin duş alman gerek, en iyisi ben çıkayım."

Hızlıca konuşup, yanında duran defteri de alıp odadan çıktı.

Bir süre daha öylece yerimde durdum ve duşa girdim.

-

Bedenim fazlasıyla yorgundu. Büyük ihtimalle dün ateşimin olmasından kaynaklıydı. Duş iyi gelmişti. Salona girdiğimde, Uhud'un daha demin ki deftere baktığını gördüm.

"Sen uyumadın mı?" sorum ile hemen bana baktı ve defteri hızla kapattı.

"Birazdan kliniğe gideceğim. Hem kahve yaptım uykum kaçtı." dedi ve ekledi. "Sen de kahve ister misin?"

Kafamı olumsuz anlamda salladım ve Zada'nın mama kabının boş olduğunu görünce, doldurmak için mamayı koyduğum dolaba doğru yürüdüm.

"Ben dün mama doldurdum. Yavru olmasına rağmen çok fazla yiyor. Galiba çok kilolu olacak." Uhud'un konuşmasıyla ona baktım ve mamasını doldurmaya başladım.

Etrafa bakındım ve Zada'yı hiç bir yerde göremedim. İsmiyle çağırınca gelmiyordu çünkü daha ismine alışamamıştı.

"Pisi pisi" diyerek etrafıma bakınmaya devam ettim. Bir iki defa daha çağırmaya devam edince, koşarak ayağımın dibine gelmesiyle eğildim ve kucağıma aldım.

"Ya sen ne tatlısın öyle."

Okşamam ile mırıldama sesi çıkarmaya başlamıştı.

Uhud ayağa kalkarak yanımıza geldi ve gülümseyerek Zada'ya baktı.

"Kucağıma alabilir miyim?"

"Tamam yere bırakay-" diyerek tam yere bırakıyordum ancak Uhud'un sesiyle ona şaşkınca baktım.

"Bence direk bana verebilirsin. Dün ateşin varken elimden ateş ölçeri aldın. İlk defa birinin elinden bir şey aldın değil mi?"

Biraz düşününce gerçekten de elinden ateş ölçeri aldığımı hatırladım. Yani ben kriz geçirmeden birinin elinde bir şey mi aldım? Belki de gelişme vardır benim için.

Hıçkırık Misali Where stories live. Discover now