Evlen benimle

6.6K 689 97
                                    

İyi okumalar 💜



Taehyung

Her şeyin güzel gittiğine öyle inandırmıştım ki kendimi bu yüzden bir tokat gibi yüzüme çarpmıştı Jungkook'un gidişi. Şimdi onun benden an be an uzaklaşmasını elim kolum bağlı izlerken arabama yaslanmış, onun evinin önünde dakikalarca düşünüp bu gerçeği sindirmeye çalışıyordum.

Kurdum her saniye onu durdurmadığım için bana eziyet ediyor, pençelerini göğsüme geçiriyordu. Onu zorla yanımda tutamazdım. Belli ki yalnız kalıp, bensiz kalıp düşünmeye ihtiyacı vardı. Bensizlik ona iyi gelecek mi bilemiyordum ama ben onsuz olma fikrinden hiç ama hiç hoşlanmamıştım.

Düşünüp durdukça öfkeden delirmeye başlıyordum ve bunu yaşamamızın sorumlusu olan anneme hesap sormak, yaptığının bedelini ödetmek istiyordum. Annem olduğu gerçeği, mutluluğumu bozmaya hakkı olduğunu göstermiyordu. Üstelik onu çok net bir şekilde uyarmıştım ama o dün geceki yemekte Jungkook'a olan tavırlarıyla onu istemediğini açıkça belli ederek onu kırmıştı. Üstelik Yeri'nin de bir tesadüf üzere orada karşımıza çıkmasına inanmıyordum.

Arabaya binip, motoru çalıştırdım. Ardından gazı körükleyerek şehir merkezine doğru yola çıktım. Annemin orada olduğunu biliyordum ve bu yüzden en hızlı şekilde oraya gittim. Şirketin girişinde beni gören çalışanlar tarafından karşılansamda onları umursayacak bir kafada değildim şu an. Bu yüzden asansöre binip onuncu katın tuşuna bastım. Saniyeler içinde istediğim kata vardığımda açılan kapıdan geçip uzun, geniş koridorun sonundaki odanın kapısına varıp, içeride birilerinin olup olmayacağını umursamadan içeri girdim.

Neyse ki yalnızdı ve beni görür görmez mutlu olan annem ayağa kalktığında yüzümdeki ifadeyle gülüşü silinmiş, şaşkın bir ifade almıştı yerini. "Taehyung bu ne güzel sürp-" sözü yarım kalmıştı. Tam karşısına geçtiğimde koltuğuna geri oturdu. Ellerimin ayalarını masasına yerleştirip yüzüne baktım öfkeyle.

"Senin yüzünden Jungkook gitti." dedim sıktığım dişlerim arasından konuşurken.

"Sen, bana ve eşime istediğim saygıyı göstermedin anne!" dediğimde, beni ilk kez ona karşı böyle öfkeli gördüğünden cevap veremiyordu.

"Oğlum ben bir şey yapmadım. Gittiyse suçlusu ben değilim."

"Kes sesini!" diye bağırdığımda korkuyla yerinde sıçradı. Jungkook'a olan duygularımın farkında değildi. Beni terkederse mahvolurdum. Bu ayrılık sonunda benden ayrılmak isterse herkesi herşeyi yakardım. Kendimi bile...

"Oğlum ben, biraz sakin olur musun? Bana ne olduğunu anlat, sakince konuşalım önce."

Sırtımı doğrultup odanın içinde dolaşmaya başladım. Derin ve hızlı nefesler alıyor, sakinleşemiyordum. "Jungkook'u tanımak istediğini söylediğinde bunu gerçekten iyi bir niyetle yaptığını sanmıştım. Ama sen onu tanımaya çalışmak yerine aksine eski evliliğinden vurup, alay edercesine konuşup durdun. Bunu neden yaptın cevap ver bana?"

"Oğlum öyle değil, yanlış anlaşılmışım niyetim o değildi gerçekten."

"Anne çocuk mu kandırıyorsun sen?"

"Jungkook mu doldurdu seni böyle?" dediğinde ipler benim için o an kopmuştu. Karşımda bir başkası olsa onu parçalara ayırırdım ama o annemdi. Ona nasıl zarar vereceğimi çok iyi biliyordum. Bu yüzden masasına doğru yeniden yürüdüm.

"Yeri'nin orada olması da senin işindi. Onunla asla evlenmeyi düşünmediğimi bildiğin halde sırf Jungkook'u üzmek için ona yalan söyledin. Onu küçük düşürmeye çalıştın ama şunu unutma sakın anne. Eşime yapılan saygısızlığı kendime yapılmış sayarım! Ve sana son kez soruyorum ona bir daha böyle davranmaya devam edecek misin? "

My Omega - taekookWhere stories live. Discover now