6.BÖLÜM: Kurtarış ya da Kısılış

191 89 205
                                    

Haklarımızın en yücesi olan yaşama haklarını - tıpkı benden almaya çalıştıkları gibi - onlardan da almaya çalışıyorlardı. Bana bu hakkımı tekrar veren Liva olmuştu. Yaşamaktan kastım nefes almak ve kalbimin atıyor oluşu değil, acı çekmeden gerçekten yaşayabilmek. Ruhumun da yaşadığını hissedebilmek.

Bedenen her zaman -acı çeksem de- yaşıyorudum ama ruhum hiç bir zaman var olamamıştı. Ruhum hiç bir zaman yaşadığını hissedememişti.

Şimdi Liva tıpkı bedenime ve ruhuma yaşamayı öğrettiği, bana bu hakkı verdiği gibi diğer çocuklara da verecekti. Kimisi benden küçük, kimisi ise benden büyük olacaktı. Evet, kötülerdi ama nihayetinde onlar da birer insandı. İyilerle yaşayan bir kötü, kötülerle yaşayan bir kötü kadar kötü olamazdı.

Onlara yaşamaları için bir hak verilmemişti, hep gizli bir yaşam sürmüşlerdi ve hiç kendileri gibi davranamamışlardı. Biz buna izin verecektik. Liva buna izin verecekti. Kendileri gibi yaşayabileceklerdi, yine gizleneceklerdi ama ruhları daha özgür olacaktı.

"Peki, anlat bakalım nasıl olacak bu?" Diye sordum Liva'ya.

Liva haritayı iyice açarak kalemle işaretlemeler yaptı ve sonrasında da bana işaretlediği yerleri anlatmaya başladı.

" Burası Young kıtası. Biz okyanusa yakın kısmında bulunuyoruz yani kıta içerisinde ayrıyeten bir yolculuğa pek gerek kalmayacak. Seninle geldiğimiz tekne hâlâ burada duruyor, onunla bir süre yolculuk yapacağız. Bu yaklaşık olarak on saat sürecek bir yolculuk olacak. Yolculuğumuzun sonu Diavolos'da bulunan bir limana çıkacak. Oradan bir gemi çalacağız. Genelde çarşamba günleri boş olduğu için zor olmayacak merak etme. "

Çarşamba günü demişti, bugün salıydı ve çoktan akşam olmuştu. Yol on saat kadar sürecekse bu da yarın yola çıkacağız demek oluyordu. Ben bunları düşünürken Liva tekrar haritaya dönüp Angelous kıtasını göstererek anlatmaya devam etti.

" Burası okyanusa yakın bir yerde. Cumartesi suyun varlığına şükran için yapılacak bir parti var, oraya gideceğiz ve konsey başkanını bulup konuşacağız. Olayı anlatacağız ve sonrasında tahminen bir anons geçilir diye düşünüyorum. Orası kesin değil. Sonrasında da gönüllüleri toplayıp geleceğiz işte. Planımız bu."

Planın son kısmı kesinatsız olduğu için garip karşılanacak bir bakışla Liva'ya bakıyordum. Partiden sonra ne olacağını bilmiyordu, oraya boşuna da gidebilirdik. Angolous da iyiler insanlara zarar vermedikleri için tehlikede değildik elbet fakat aralarında bulunabilecek kötü birisi bile bizim için koca bir tehlike olur ki içlerinde fazlasıyla kötü olduğunu düşünüyordum.

Liva ayağa kalkarak şöminenin yanında duran ve benim Liva oraya yönelene kadar farketmediğim poşetlerin içerisine bakarak iki tanesini bana getirdi. Ardından bir de ayakkabı kutusu tutuşturdu elime.

Bunlar da neyin nesi?

Liva iç sesimi duymuşcasına konuşmaya başladı. " Bunlarda siyah bir elbise, makyaj malzemeleri ve toka falan var. Onlar da elbisenin altına giymek için bir ayakkabı. "

Elbise? Makyaj malzemesi? Ayakkabı? Bunlar da ne içindi?

Liva boş bakışlarıma göz devirerek "Partiye gideceğiz demiştim başta, aralarına karışmalı ve çaktırmamalıyız. Kötü olabilecekleri kafamızda oluşturmalı ve sonrasında da yine bir şekilde konsey başkanını bulmalıyız. Bu yüzden partiye uygun olmalısın." dediğinde olayı anlamıştım. Liva cebinden bir saat çıkararak bileğime takmıştı ve bunu sorgulama gereği duymamıştım. Poşetleri ve Ayakkabı kutusunu kucaklamış dönerken Liva arkamdan sesleniyordu. "Odanda dolabının içinde bir valiz var. Rahat giyin ve bunları valize koy. Bir saatin var hızlı gel, yola çıkmalıyız."

YŪGOİA : KELEBEĞİN SAVAŞI (+18)Where stories live. Discover now