25

30.9K 554 28
                                    

Ölmek mi daha acı yoksa kayb etmek mi? Ben neyi kayb etmiştim? Hiçbirşeyi. Neyim vardı kayb edecek? Herkesin kendine ait dertleri dert ortakları var. Benim kimim vardı?

O vardı gece..

Dedi içimdeki ses. Vardı benimde dert ortağım. Kayb etmekden korkacağım birisi vardı. Onu kayb edersem ne kalırdı geriye? Yaşayan ölümü? Yoksa duygusuz birimi? Ne fark eder ikiside olurdum.

Burnuma dolan ilaç ve hastane kokusu midemi kaldırıyordu. Buraya son defa ne zaman geldim bilmiyorum. Gözlerim hala açılmamıştı. Yoğun ışık vardı ve açamıyordum gözlerimi. Kolumda bir acı vardı. Etime ilmek ilmek işleyen bir acı.

Yanımda bir haraketlik hiss etdim. Refleks olarak gözlerimi aniden açtım. Başıma gelen ağrı gözlerimi karartan ışık geri kapatmama neden oldu gözlerimi. Kulaklarıma dolan tanıdık sesle yavaşca açtım gözlerimi.

"Güzelimm"

Abimdi. Bitkin gözüküyordu. Dağılmış saçları, kızarmış gözleri. Sakal sevmeyen abimin uzun kirli sakalları vardı. Torbalanmış siyah göz altlarına baktım. Ne kadarda yorgundu.

"Abii"

Fısıltıyla çıkan sesimi duymuşmuydu bilmiyordum. Susamıştım. Günlerdir su içmiyordum. Su içmek istiyordum içersem bana dünyaları vereceklerdi sanki. Aç değildim serumlardan dolayı diye düşündüm. Ama susuzluğumu gidermemişti.

"Söyle abisinin gülü"

Seruma takılı olan elimi sakallı yüzüne yerleştirerek durdum. Yorgun gözleri kalbimi acıtıyordu. Onun şuan ailesinin yanında olması gerekirken bal ayında olması gerekirken geldiği duruma bak. Benim yüzümden hepsi. Gözümden düşen sıcak damla kulağıma ulaştı.

"Sakalların çıkmış abi"

İçindeki burukluğu gözlerine yansıtarak baktı bana. Ne kadar üzülmüş kim bile bilir? Kaç gece zehir olmuştur ona şimdi? Kaç gündür yemek yememiştir? Ne kadar gün karısına gülmüştür? İçimi param parça eden düşünceleri bastırdım.

"Yoksa böyle yakışıklı değilmiyim?"

Yalancı bir gülümseme takındı dudaklarına. Neşemi yerine getirmek istiyordu. Ama bilmiyordu ki birdaha içten gülemeyeceğimi. Bir daha asla eski neşemi kazanamayacağımı. Birdaha asla eskisi gibi olamayacağımı. Gözümden bir damla daha düşdüğünde elimi geri yerine bırakarak aklımdaki soruları sordum.

"Annemlerin haberi varmı?"

Kafasını iki yana salladı. İyi olmuştu dememeleri. Birde benim için üzülmesinler. Abimin düğününün sevincini yaşarken benim halime, yaşadıklarıma üzülmesinler.

"Söylemedim. Üzülmesinler daha fazla diye."

Gözlerimi "tamam" anlamında kapatarak geri açtım. Peki o neredeydi? En son kollarındaydım. Şimdi neredeydi? Gitmişmiydi? Yada buradan hiç ayrılmışmıydı?

"Doktorlar ne söyledi peki? Ne zaman çıka bilecekmişim?"

Biraz düşündükten sonra yavaşca kalkarak ayaklarımın yanında duran kapaklı dosyayı alarak geri yerine oturdu. Biraz baktıkdan sonra geri kapatarak küçük komidinin üzerine bıraktı.

"Kollarının bağlanma sonucu"

Kendini zorluyo gibiydi. Gözlerini kapatarak yutkundu. Derin bir nefes alarak yeniden başladı.

"Kollarının bağlanma sonucu olarak kangrene yakınmış. 1gün daha bağlı kalsaymış kangren olacakmış ve.. onun sonucundada dirseklerinden kesilmesi lazm olucakmış. Bedeninde fazla sayıda darp izleri var. Morarmış çürümüş yara izleri var. Bazıları yeni. Kalbinin tam üzerinden vurulmuşsun. Tam 3gündür uyuyorsun ara sıra gözlerini açıp geri kapatdın ama ses vermedin. Yaran derin kalbinin üzerinde o yüzden şimdilik buradasın. 1 2gün sonra taburcu ola bilirsin"

Bunları söylerken o kadar soğuk ve sinirle söylemişti ki. Sıktığı dişleri az kalsın kırılacak gibi gözüküyordu. Bir birine kenetlediği parmaklarının boğumları beyazlaşmıştı.

"Abi beni kurtaramadığın için senden nefret etmiyorum. Bana karşı böyle davranmana gerek yok. Sen suçlu değilsin ki. Lütfen böyle davranma seni çok özledim"

Sözlerimden sonra dolan gözleriyle sıkıca kapandı boynuma. Ağrayam kollarımı boynuna dolayarak döktüm içimde kalan göz yaşlarımı. Oda benim gibi ağlıyordu. Onu sadece çocuklukta ağlarken görmüştüm. Ama benim ağladığımı çok kez görmüştü.

"Özür dilerim seni yanlız kalmana izin vermemeliydim özür dilerim. Hepsi benim hatam"

1gün sonra

1gün olmuştu. 2hafta olmuştu aynı zamanda. 2haftada 10yıl yaşlanırmıydı insan? Ben yaşlanmıştım. 2haftada başıma gelmeyen kalmamıştı. Demir yanımda yoktu. Çok özlemiştim onu. Kokusunu. Sıcak kollarını özlemiştim. Abimden sormaya cesaret edememiştim.

Neden gelmiyordu beni görmeye? 2haftada sadece bir kez gördüm onu. Oda beni diye düşündüm. Belkide ben uyurken görmüştür. Ama şimdi yoktu. Yanımda olması lazımdı. Ona ihtiyacım vardı. Kapı açıldığında hemişire olduğunu anladığım kadın girdi içeri.

"Geçmiş olsun serumunuzu çıkarmaya geldim. Ve yemek yemeniz gerekli"

Kafamı salladım sadece. Acaba bu kadın biliyormuydu demirin nerde olduğunu? Sormaktan ne kayb ederdim ki? Yanıma yaklaşarak hafif dokunuşlarla serumu çıkartdı. Kapı açıldığında diğer hemişire yemeği getirerek çıktı.

"Size birşey sora bilirmiyim?"

Hemişire kapıya yönelerek durdu. Sıcak bir gülümseme sergilediğinde gerginliğim azda olsa gitmişti.

"Acaba demiri gördünüzmü?"

Biraz düşünür gibi olup cevap verdi.

"Öyle bir yakınınız olduğunu görmedim. Sizi buraya abiniz getirdi. Yani abinizden başka kimse gelmedi 4günde buraya"

Kafamı salladım sadece. Oda zaten ardından çıktı. Ama beni en son o almıştı. Bedenimi sarmıştı kolları. Neden gelmemişti 4günde buraya? Unutmuşmuydu? Yoksa intikamımı alıyordu? Ama 4günde bir kez olsa bile uğrardı değil mi?

Yorgun düşen göz kapaklarımı kapatarak zihnimin artık düşünmemesine dinlenmesine karar verdim. Beni unutamazdı. Biz güzeldik. Unutamazdı bizi.

Unutamazdı...

ABİMİN ARKADAŞI (TEXTİNG 18+)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin